MANA 3.Kitap 1.Kısım

...

Sahip olduğun şeylerin farkında mısın?

MANA 1-2-3-4-5-6-7. Kitap 2018-2024...

MANA 3.Kitap

Tıklayarak kaldığınız kısma geçebilirsiniz...

1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 | 31 | 32 | 33 | 34 | 35 | 36 | 37 | 38 | 39 | 40 | 41 | 42 | 43 | 44 | 45 | 46 | 47 | 48 | 49 | 50

MANA 3.Kitap 1.Kısım

Mert Ebru'ya, sakin ol şampiyon kendi kendini dolduruşa getirip vukuat çıkartma dedi.

Ebru'nun yanakları bir anda al al oldu.

"Sadece düşündüğümü sanmıştım ama sanırım düşüncelerimi yüksek sesle dile getirmişim" diyebildi.

Ebru kızgın bakışlarla,
"Mert bak uyarayım da sonradan demedi deme.
Kız aşırı güzel ve 1001 hüneri var.
Bak zamanında Aydan sana sarılmıştı, o zaman neyse tuttuk kendimizi...
Ama şimdi hem kıdemli hem uzatmalı hem de profesyonel nişanlınım...
Ben diyeyim de…"

Beriana'nın üzerinde muhteşem bir kumaştan yapılmış, orijinal bir giysi vardı.
Spor bir elbise olmasına rağmen, üzerindeki işlemeler, nakışlar ve mücevherler, onu sanki bir gece elbisesiymiş gibi gösteriyordu.
Hele Mert’e doğru mankenlerin podyumdaki yürüyüşlerine taş çıkartırcasına endamlı bir yürüyüşü vardı ki…
Of ki ne Off...

Mert gayri ihtiyari elinde olmadan yutkundu.
Boğazındaki elmacık kemiği, 2-3 kere yukarı çıkıp aşağı indi.
Ebru elmacık kemiğinin hareketini ve Mert'in yutkunmasına izlerken yumruklarını sıkıyordu.

Mert Ebru'nun atağa geçmek üzere olduğunu görerek, ona tebessüm etti ve
"vallahi elimde değil, Allah özenerek yaratmış.
İnsanın vücudu elinde olmadan atağa kalkıyor...
Yoksa bende bir hareket yok...
Emin ol yok.

Beriana yanlarına yaklaştı ve başına sola doğru atarak saçlarını havada dalgalandırdı ve sol omuzundan önüne doğru düşürdü.

Ardından Ebru'ya doğru tüm vücuduyla çeyrek daire dönerek,
"merhaba Ebru Ece" dedi. Sonrasında tekrar aynı şekilde tüm vücuduyla Mert’e doğru döndü ve
"merhaba Mert Bey" dedi.

Mert bu esnada gözünde, Yavuz firkateyninin manevra yapışını canlandırıyordu.

Bazı kadınlar baykuş gibi sadece kafalarını sağa sola çevirerek, hatta bazen arkaya doğru zorlayarak olaylara bakıp laf yetiştirirken, bu güzellik Yavuz firkateyni gibi tüm vücudu ile hareket ediyordu.

Mert Beriana ‘ya,
"bizi tanıyorsunuz galiba...
İsmimizle hitap ettiğinize göre...

Evet ben Mert ve Ebru da nişanlım,
"sevdiğim kadın" dedi.

Bunu bu şekilde söylemek zorundaydı...
Çünkü Beriana'nın doğal bir fütursuzluk içerisinde sergilediği davranışları, ufaktan ufaktan Ebru’yu çileden çıkartmaya başlamıştı.

Ebru Mert'in kendisine "sevdiğim kadın" demesi noktasında takıldı ve kaldı.

O an Mert Beriana ‘ya ne söylemiş ne yapmış hiçbirisi umurunda değildi.
"Sevdiğim Kadın" sözcüğünde takılıp kalmıştı.
Mert içinden derin bir oh çekti.
Doğru bir manevrayla kazasız, belasız bu anı da atlattık diye düşündü.

Mert Beriana ‘ya
"Tekrar hoş geldiniz, önemli bir haberim var dediniz, bizi bilgilendireceğinizi söylediniz, nedir bu bizi bilgilendirmek istediğiniz önemli haber acaba?" dedi.

Beriana,
"Öncelikle şunu açıklamak zorundayım sanırım...
Yoksa uzayıp gidecek bu konuşmaya giriş faslı" diyerek;

"Mert Bey siz şimdi canlı Cevahir'in erkek olanısınız...
Ebru Ece sizde canlı Cevahir’in dişi olan kısmısınız.

Canlı Cevahir’in bir cinsiyeti elbette ki yok.
Fakat kendisi bazı özelliklerini Mert Bey’e, bazı özelliklerini de Ebru Ece'ye verecek şekilde...

Ne düşünerek yaptı bunu tabii ki bilmiyoruz ama ayırmış durumda.

Siz de fark etmişsinizdir ki Mert Bey'in Canlı Cevahir'den aldığı güçle hareket etmesi, Ebru Ece’nin Canlı Cevahir'den aldığı güç ile hareket etmesinden farklı.

İmparator Zoran'ın dünyaya gelen ekibinde bulunan bazı gevezeler, sizi 79 galaksiye reklam ettiler.

Şimdi bu 79 galakside bulunan...
Nasıl söylesem insanlar desem olmayacak...
Varlıklar diyelim.

E tabii bunların her birisinin kendilerine göre bir kültürleri,
geçmişleri,
geçmişte gelen ziyaretçileri,
geçmişte yaşamış kadimleri ve yine bu kadimlerinden kalan el yazmaları...

Her galaksideki her sistemde,
parça parça,
bazıları doğru,
bazıları yanlış,
bazıları yarım yamalak,
ama mutlaka bir şeyler var.

Şimdi bu ellerindeki yazıtlardan yola çıkarak, Canlı Cevahir’i sizden alabileceklerini düşünüp, sizin karşınıza geçmeye hazırlanan, hatta yola çıkmış olanlar var.

Bana sorarsanız değil yazıt, ellerinde sizden söküp alma kılavuzu bile olsa, Canlı Cevahir izin vermedikçe size hiç birisi bir şey yapamaz.

Ama gel bunu onlara anlat...

Şimdi bu giriş kısmını daha sonra detaylıca konuşacağız fakat öncelikle önemli olan haberi vereyim ki bir hazırlık yapacaksanız geç kalmayasınız.

Mert Bey bizim galaksinin, yani Quilla'nın komşusu olan Marbelous galaksisi var...

Bu Galaksi diğer galaksilere göre nüfus olarak çok kalabalık bir galaksidir.

Ve insanları da çok kavgacıdır.
Kimse kimseyi dinlemez...
Galakside güç kimin elinde ise, en büyük odur.
Zayıf kimseler de güçlülerin hizmetçisidir.
Burayı da sonra konuşalım...

Önemli olan kısım şu ki;
324 milyon gemi ile bu tarafa doğru bir öncü birlik yola çıkmış durumda.

Ana birlikte kaç gemi olduğunu bilmiyorum ama bunun herhâlde bir en az 20-30 katı vardır.
Dedi ve sustu Beriana.

Sustu ama ne Mert ne de Ebru konuşmuyordu ve soru da sormuyorlardı.

Böyle birkaç dakika geçince, Beriana tekrar konuşmaya başladı ve
"hiç soru sormayacak mısınız bana" dedi.

Mert "yok ne soracağız ki..."

"gelen ağam, giden paşam..."

Gelsinler misafir olarak geliyorlarsa onları misafir olarak ağırlarız.
Dost olarak geliyorlarsa burada dost bulurlar, dostluk bulurlar.

Düşman olarak geliyorlarsa da zaten öyle bir şey imkânsız gelemezler, yolu yarılayamadan mahvederiz onları...

Konuşacak ya da düşünecek bir şey yok ama bir sorum var.
Tam soracakken sen bir şey daha anlatmaya başlıyorsun.

İzninle sorumu sorayım...
Beriana aç mısın, karnın aç mı, susadın mı, ne yemek istersin, sana ne ikram edelim.

Yoksa o geliyormuş, bu gidiyormuş, şu kadar milyonmuş, bu kadar canlı varmış, bu kadar kavgacılarmış...

Bunlar boş işler...
Bunları zaten hallederiz.
Halledemeyeceksek de halledemeyiz...
Yani her şey olacağına varır.

Biz şimdi böyle uçarak, koşa koşa, uça uça, kaya kaya, yıldız gibi parlayarak gelmiş bir misafire önce ikramda bulunalım.
Onu bir ağırlayalım.
Dostunuzum dedi, biz de onu dost olarak kabul edip öyle davranalım.
Gerisi teferruat...

Nasılsa bir şekilde hallederiz" dedi.

Beriana bunun üzerine,
"Mert Bey bu söylediklerinizden anladığım kadarıyla, şu an benimle Canlı Cevahir konuşuyor.
Ben aldım cevabımı...

Yani vız gelir, tırıs giderler diyor Canlı Cevahir...
Ve endişe edecek hiçbir şey olmadığını söylüyor.

O öyle diyorsa öyledir.
O zaman ben de diyeceğimi dedim...
Şimdi sizin misafirinizim.

Mert Sude Peri’den misafir Beriana ile özel olarak ilgilenmesini istedi.
Sude peri onu ihtiyaçlarını karşılamak ve yemeğe hazırlanmak üzere odasına götürürken, Mert Safinaz'a sesleniyordu.

Safinaz geldiğinde Mert Ebru'nun yanında yanaştı ve Safinaz’a,
"Bu Beriana ‘da bir iş var Safinaz’ım.
Sen şöyle en acil tarafından bunun galaksisinde tam kapsamlı bir araştırma yap bakalım.
Dostunuzum mostunuzum dedi ama dikkat ederseniz konuşmasındaki 9 cümleden 8'i Canlı Cevahir üzerineydi.
Yani resmen bize cilveli cilveli bir şeyler yaparken, dikkatimizi başka yöne çekerken, Canlı Cevahir’i soruşturdu.
Aklı sıra canlı Cevahir ile ilgili bilgi alacak.

Yani benim bu Beriana'yı gözüm tutmadı...

Sen söyle gerçekten çok ciddi bir araştırma yap bakalım nedir, ne değildir bi öğrenelim.

Tabii kendin gidip araştır demiyorum. Sen bize lazımsın...

Bu araştırmayı kimler yapacaksa onları gönder."

İkinci bir konu da Asaf Hocamı, çekirdek ekibi ile birlikte buraya davet et.
Ama Beriana ile karşılaşmasınlar.
Onları kaptan köprüsüne al, biz de Ebru ile oraya geliyoruz.

Safinaz,
"peki Mert Bey, öncelikle soruşturma ekibini gönderip, sonra Asaf Hoca’yı alıp, hemen köprüye getiriyorum" diyerek ortadan kayboldu.

Hayatım görüyorsun ki Beriana’ya karşı herhangi bir yakınlığım ya da herhangi bir ilgim yok.
Ona karşı biraz yakın ve etkilenmiş gibi davrandım ki eteğindeki taşları döksün diye.
Göreceksin bak neler çıkacak bu araştırmanın sonunda...

Neyse, sonuçta her şey bir tecrübeden ibaret. Hadi Asaf Hocamı bekletmeyelim, yanlarına gidelim.

Ebru herkes meşgul bu aralar...
Sana zahmet gelenlere ufak tefek ikramları sen yaparsın bir zahmet.

Ebru,
"Hiç mesele değil rahat ol o iş bende" dedi.

Mert,
"Anneler babalar ortadan kayboldu, sen hiç gördün mü bugün onları" diye sordu Ebru'ya.
Leyla da istikametinde kayıp.

Bir de bizim bir zamanlar Zeynep ablamız, Sacit abimiz vardı...

Onlar da balayı yapıyorlar galiba, iyice kendilerini kaybettirdiler bize.
Köprüye onların da gelmesi lazım...
Ebru sana zahmet onlara bir seslen ya da birilerini gönder onlarda gelsinler.

Ebru,
"Asım boştaydı söyledim, şimdi O halleder Zeynep ablaları, hadi biz geçelim" dedi.
Köprüye geçtiklerinde Asaf Hoca ve yanındaki 6 kişilik çekirdek heyet köprüye gelmişti.

Mert Asaf Hoca'ya ve ekibine, "hoş geldiniz" dedikten sonra,
Asaf Hoca sözü alarak,
"Mert gene bizi buraya topladın, hayırdır ne o yeni bir durum mu var" dedi.

Hocam hiç lafı uzatmayacağım, Ebru size şimdi ikramlarda bulunacak, Zeynep ablaların da gelmesini bekleyelim, onlar da geldikten sonra çok seri bir şekilde, yeni durumlar ortaya koyarak yeni çözümler oluşturacağız.

Ebru bir yandan ikramları yapıyorken Asaf Hocaya, Hocam ikram işi bize kaldıysa siz anlayın artık ekibi nerelere gönderdik, şu an neler yapılıyor?

Epeyce karışık durumlar var...
Neyse Zeynep abla bi gelsin...

MANA 3.Kitap 2.Kısım için tıkla..

...