MANA 3.Kitap 36.Kısım

...

MANA 3.Kitap 36.Kısım

Komiser Hayrettin,
“Kendisinin mesleğe ilk başladığında ahlâk polisi olarak çalıştığını ve zaten bu yapının içinde bulunduğu için Evrenin neresinde olunursa olunsun bu yapının değişeceğini zannetmediğini söyledi.

Kafamda birtakım düşünceler var. O nedenle bu fuhuş çeteleri ile savaşma kısmını elbette ki beni destekleyerek bana bırakın. Sizden birtakım isteyeceklerim olacak demiş ve görevin o bölümünü üstlenmişti.

Zeynep Hanım,
“Biz görevimiz başındayken yani bu olaylar olmadan önceki halimizde en büyük mücadeleyi bu uyuşturucu tüccarlarına karşı veriyorduk.

Çünkü en büyük para akışı bu noktada oluyor ve buradan elde edilen paralarla silah temin ediyorlardı.
Dolayısıyla ben de bu noktada aşinayım ve uyuşturucu şebekesi işini ben üstleneceğim.
Elbette ki sizden taleplerim olacak” dedi.

Sarp Peri,
“Bu silah tüccarları ve bunların kurmuş oldukları çetelerle savaşma işini öyle zannediyorum ki bana bıraktınız.

Diğer bölümler zaten benim ince bir hassasiyet göstererek yapabileceğim işler değildi.
Ben şimdi bunların hepsinin kellesini keser 3 dakika sonra bu iş bitti derim, benim için sorun yok.” dedi

Zeynep Hanım,
“Sarp kazın ayağı öyle değil, eğer bunlar yok edilecek olsaydı, Mert Bey bu işi bize havale etmeyeceğini ve kendisiyle Ebru'nun zaten bunların tamamını evrenden 2 dakikada silebileceklerini söyledi.

Yani anlayacağın Mert Bey ve Ebru Ece'nin istediği aynen şu şekilde iyi dinle…

Bu insanlarla göğüs göğüse çarpışmanı istiyor.
Bu çarpışma öyle şiddetli, öyle hararetli olmalıymış ki bütün Evren daha sonra bunların dize getirilişlerini konuşmalıymış.

Aksi takdirde, bizlere kaba kuvvet kullanarak kendimiz için menfaat sağlama yolunda olan Tiran hükümdarlar gözüyle bakacaklarının söyledi.

O nedenle sen güzel bir plan yap, kendin için yardımcı perilerden gruplar oluştur.
Bu grupların miktarlarını elbette ki sen tayin edeceksin.
Çünkü bu silah tüccarları birkaç galaksiye, belki de milyonlarca gezegenlere yayılmış durumda.
Bunların hepsiyle aynı anda savaş vermen gerekebilir.
Bu çerçevede gerektiği kadar birlik oluşturman gerekecektir, bunu çok iyi planla…

Bunun haricinde Sacit ile görüş ve 32'ler grubunun senin bu göğüs göğüse çarpışma ve bu çarpışma neticesinde bunun efsaneleşmesi için senaryo hazırlayarak, bu senaryoya 32'ler grubunu da dahil etsin ki olay gerçekten sinematik bir hale gelmeli” dedi.

Sarp,
“Özür dilerim, ben sizin kadar ayrıntılı düşünemiyorum fakat söylediklerinize harfiyen riayet edecek, uyacağım.

Ecem'i ve sizleri utandıracak, sizlere Tiran dedirtecek bir davranış içerisine kesinlikle girmem.
Bu konuda içiniz rahat olsun Zeynep Hanım” dedi.

Zeynep Hanım,
Hiç endişem yok fakat gerek senin cephen olsun gerek Hayrettin'in cephesi olsun gerek benim cephem olsun aynı çizgide, aynı zamanda bunlarla çarpışmak zorundayız.
Ve bu çarpışmanın sonunda bunları alt ederek bu konuyu açılmamak üzere kapatmak durumundayız.

Biz bu işi bitirdikten sonra fuhuş olmayacak mı?
Elbette ki yine olacak.
Biz bu işi bitirdikten sonra uyuşturucu madde üretilip, imal edilip satılmayacak mı?
Elbette ki yine üretilecek, yine imal edilecek ve yine satılacak.
Biz bu işi bitirdikten sonra silah tüccarları, gasp çeteleri olmayacak mı?
Elbette ki yine olacak.

Mert daha önce yüzde 3 kuralı diye bir kuraldan bahsetmişti.
Yani bir şeyin azaltılabileceği en alt sınır yüzde 3 noktası.

Allah bazı şeylerin sıfırlanmasına izin vermiyormuş.

Burada bize düşen bu fuhuş batağının içerisine zorla çekilen masumları kurtarmak.

Bunların insanlık dışı şekilde çalıştırılmalarına engel olmak, önüne geçmek.

Yoksa bu gene gündemde olacak ve yapılacak.
Ancak bizim amacımız bu melanetten masumları korumak noktasında ve şu an oran yüzde 40'larda ise, 50'lerde ise, 60'larda ise bu oranı yüzde 3'ler seviyesine indirmek olacaktır.

Uyuşturucu noktasında da aynı şey…
Şu an çok yüksek bir oran var evrende.
Bu oranı gene yüzde 3'ler seviyesine çekmeyi başarırsak, büyük bir başarı sağlamış olacağız.

Dünyamızda pek çok bağımlılık yapan madde yasak fakat buna rağmen federasyon öncesi bu oranın yüzde 30'lardan aşağı düşmesini hiçbir şekilde başaramamıştık.

Çok şükür şu an epeyce bir gerilemiş durumda.

Aynı mantıkla, dediğimiz gibi bu yine varlığını sürdürecek fakat öyle yüksek oranlarda değil çok çok çok az diyebileceğimiz yüzde 3 seviyelerinde devam edecektir.

Bu da doğanın bir gereği ve buna engel olamıyoruz.

Aynı şekilde belki silah tüccarlarının silah imal eden fabrikalarını vuracağız ve kapatacağız.
Bunların nakliyesini engelleyeceğiz, dağıtımını engelleyeceğiz.

Alıcılarının akıllı olması için onlara baskı yapacağız.
Dağıtanların zaten canını okuyacağız.
Fakat ne yaparsak yapalım, bunu üretemeseler bile yine bir yerlerden temin edecekler, elde edecekler, çalacaklar, çırpacaklar…

Yani bu oranda sıfıra düşmez fakat bize düşen şu an evrende korkunç bir silahlanma yarışı mevcut…
Buraya ayrılan fonlar insanların refah seviyesinden ve asgari yaşam kalitelerinden aktarılıyor.
O nedenle bunu da ne kadar aşağıya çekebilirsek bizim için mükemmel bir başarı olacaktır

Sarp beni anladın sanırım…
Olay tamamen Show time

Yani ne yapacaksanız yapacaksınız fakat büyük bir Show görüntüsü altında, göstere göstere ve zalim olmadan, kimsenin size zalim demeden, Tiran demeden alkışlayacağı şekilde bu işi halledeceksiniz” dedi.

Olay netleşmişti.
Herkes ne yapacağının farkındaydı.
Sarp Peri Sacit Bey ile görüşmüş, Sacit Bey bu noktada çok ilginç senaryolar oluşturmuş ve öncelikle bu silah tüccarlarının fabrikalarının imha edilmesi noktasında faaliyet gösterilmişti.

Daha sonra depoları imha edilmiş…

Sonrasında dağıtım ağları ortadan kaldırılmış…

Alıcıların sözde alım satım memurları tespit edilmiş…

Bunlarla ilgili defterler ortaya çıkartılmış…

Rüşvet yiyerek ve peşkeşler zinciri ile silahın değerinden daha fazla para kazanan bu aracılar ortadan kaldırılmışlardı.

Bu silahları alan etnik gruplar olsun, alt galaksiler olsun, ana galaksiler olsun uyarılmış ve boşuna para harcamamaları, harcadıkları paranın karşılığının kendilerine gelmeyeceği çok net bir şekilde ifade edilmişti.

Gasp çeteleri noktasına gelindiğinde, bunların delikanlı olmadıkları ve delikanlılıkla bunlarla mücadele edilmesinin de doğru olmadığı Mert tarafından uyarılmış, onların tepesine balyoz gibi inin emri çerçevesinde, hiçbirisinin gözünün yaşına bakılmaksızın canları alınarak ortadan kaldırılmışlardı.

Halk zaten bu konuda çok muzdarip, mağdur bir durumdaydı ki bunlara yumruk vuruldukça halk teşekkür ediyordu.
Şovun bir kısmının da demek ki böyle gerçekleşmesi gerekiyordu ki böyle gerçekleşiyordu.

Sarp Peri üzerine düşeni layığı ile yerine getirmiş ve görevini tamamlamıştı.

Diğer yanda Hayrettin kendisine yardım etmesi için Raz Peri’den ricada bulunmuş, o ve ekibinin kendisiyle birlikte hareket etmesini rica etmişti.

Ebru'nun,
“Elbette ki neden olmasın, gayet uygun” demesi üzerine Raz peri “baş üstüne” diyerek, komiser Hayrettin ile kafa kafaya vermiş ve bu noktada planlar yapmıştı.

Öncelikle evrende bu fuhuş çetelerinin elinde yetiştirilmek üzere esir hayatı süren buluğ çağına ulaşmamış ne kadar sabi, sübyan var ise, bunlar periler vasıtasıyla bulundukları yerden alınarak, emniyetli galaksilerin emniyetli gezegenlerine nakledilmişler ve de orada misafir ediliyorlardı.

Öte yandan henüz buluğa ermiş olanlar ile daha bu işte yol kat etmemiş olan genç kızlar ve genç oğlanlar, kendileriyle irtibat halinde olunarak ve evrenin bu şovu seyretmesine izin verilerek, rızaları çerçevesinde geri çekilmişler ve onlar da emniyetli yerlere nakledilmişlerdi.

Sonrasında bu yolda dönülmez noktaya gelmiş bazı kişiler, onlarda bu durum alışkanlık haline ulaşmış olan kesime hiç dokunulmadan uzaktan koruma sağlanmış ve bu işin zinciri çekile çekile en alt seviyeden en üst seviyeye kadar baronlar tespit edilerek teker teker toplanmıştı.

Elbette ki bu baronların hepsinin canına okunmuş, hak ettiklerinden daha fazlasıyla cezalandırılarak perişan edilmişlerdi.

İçlerinden haysiyet dediğimiz duyguyu kaybetmiş olanlar zaten konuşmaya değmez durumdaydı ve onların imha edilmesi için emir gelmiş ve onlar imha edilmişlerdi.

Sonuçta burada da bir tercih meselesi söz konusuydu…

Bu şebekenin içerisinde mağdur gibi görünse de bu işten hoşlanan, buradan elde ettikleri ile yaşadığı lüks hayatı kabullenmiş ve ondan vazgeçmeye niyeti olmayan bir kesim vardı ki bunlara sadece üzülüne bilinir, bazılarına acınabilirdi.

Fakat bunun ötesinde onları ne şekilde zorlarsanız, alıp nereye götürürseniz götürün, bir yolunu bulup tekrar bu hayatlarına döneceklerdi.

Bazı durumlarda sonuç belli olsa da problemi çözme noktasındaki gayret ve samimiyetiniz sonucu sonuç değiştirebilirdi.
Fakat bazı durumlarda da sonuç gerçekten belliydi ve ne yaparsanız yapın sonucu değiştiremiyordunuz.
Durum bundan ibaretti.

Komiser Hayrettin dünyada da bu tür olaylarla karşılaşıldığında, bu işin kendileri için vazgeçilmez olduğunu söyleyen belirli bir kesime vesika çıkartıldığını, bunların belirli günlerde kontrol için hastanelere gitmelerini ve emniyete görünmelerini şart koştuklarını, bunun haricinde onları kontrollü bir şekilde serbest bıraktıklarına söylemiş ve burada da bu kesim için böyle bir uygulamanın uygun olacağını ifade etmişti.

Bunun üzerine Asaf Hoca ile görüşülmüş ve Asaf Hoca'nın da Hayrettin’in söylediği doğru, bu noktada uygun bir bakanlık oluşturularak, Evren çapında bunları denetim ve gözetim altında tutularak miktarlarını sınırlayabiliriz…

Dediğiniz gibi yüzde 3'lük bir çizginin altına maalesef inilemiyor demiş ve gerekeni yapacağını ifade etmişti.

Komiser Hayrettin cephesinde de olay bu şekildeydi ve Zeynep Hanım cephesi zaten silah tüccarları ve gasp çeteleri ile olan hesaplaşmadan pek farklı değildi.

Büyük bir hesaplaşma olmuş, her şeyden önce bunun ekili alanları imha edilmiş, periler tarafından o ekili alanlara başka bitkiler dikilerek tekrar orada uyuşturucu ham maddesinin ekilip yetiştirilmesi noktasının önüne geçilmişti.

En önemli nokta üretim yapılan laboratuvarlardı ve bunlar direkt imha edilmişlerdi.
Depolarda bulunan maddelerin bazıları ilaç sanayinde kullanılabilecek nitelikte olduğundan federasyona devredilmiş, geri kalanları imha edilmişti.

Bu uyuşturucunun baronları aynı şekilde zincirleme olarak tespit edilmiş ve yine bulaştıkları pislik seviyesine göre cezalandırılmaları, bazılarının ise direkt imha edilmesi gündeme gelmiş ve o şekilde davranılmıştı.

Elbette ki bu konuda da yine sıfıra inmek mümkün değildi.
Çünkü koskoca Evrende hiç kimsenin ayak basmadığı ücra köşeler ve noktalar, ortada dönen büyük rüşvetler çerçevesinde bu iş yine bir miktar devam edecekti.
Bu artık kaçınılmazdı fakat elbette ki bunun masumları etkilemesinin tamamı ile önüne geçilmişti.

Bütün Evren rahat bir nefes almış ve bu noktada bu işi sonlandırmak üzere kollarını sıvayanlar Kahraman olmuşlar ve de hepsine şükran duyguları ile hayır duaları ediliyordu.

MANA 3.Kitap 37.Kısım için tıkla..

...