Hırçın Kız 1.Kitap 1.Kısım
Elinizde sınırsız bir güç olsaydı neyi değiştirirdiniz?
Hırçın Kız 1-2-3. Kitap 2019-2024...
Hırçın Kız 1.Kitap
Tıklayarak kaldığınız kısma geçebilirsiniz...
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16
ÖNSÖZ
Tüm Yaşanmışlıklara…
Elinizde sınırsız bir güç olsaydı neyi değiştirirdiniz?
Peki, bu sınırsız gücü size hiç bir kimsenin hayatına karışmama koşulu ile vermiş olsalar, dayanabilir miydiniz?
Bir maceraya çıktık ve siz daha yazılanları bilmediğinizden, benim kadar keyifli değilsiniz.
Müthiş bir olaylar zincirine hazırsanız, buyrun bu taraftan Efendim...
Hırçın Kız 1.Kitap 1.Kısım
Gökyüzünün pırıl, pırıl parlayan güneş ile aydınlandığı bir gündü.
Kuşlar, neşe içinde cıvıl cıvıl ötmenin tadını, bu sıcak havada bir başka çıkartıyorlardı.
Sıcaktan dolayı, tüm evlerin pencereleri bu sabah saatinde açılmıştı.
Neşe içinde olan sadece kuşlar değil, tüm tabiattı.
Her hayvan, kendine çekici gelen şeyin olduğu tarafa doğru ilerlerken, elbette arılar da, hoş kokular barındıran çiçekleri arıyorlardı.
Bay Arı, her zaman gittiği o güzel bahçeyi hatırlayarak o tarafa yöneldi.
Konağın bahçesi, gerçekten bakımlıydı ve pek çok muhteşem çiçeklerin bulunduğu, hoş bir yerdi.
Şehrin orta yerinde bile, oradaki çiçeklerden bal yapmak mümkündü.
Tam bal toplamak için çiçek ararken, Bay Arı’nın gözü, üst katta bulunan bir pencereye takıldı.
O pencereden gelen güzel koku, bahçedeki çiçeklerin hepsinden daha da güzeldi.
O zaman, orada, o güzel kokuyu veren çiçekten bal toplamak, en doğrusu diye düşündü bay arı ve oraya yöneldi.
Biraz sonra olacakları bilseydi, eminiz ki bunu yapmazdı.
Pencereden içeriye girdiğinde, koku daha hoş ve dayanılmaz bir hal aldı.
Ama henüz görünürde çiçek falan yoktu.
Kokunun arttığı tarafa doğru yöneldi ve oraya geldiğinde, halen bir çiçek görememişti.
Ancak üstü örtü ile kapalı bir şey vardı ve "kesin çiçekleri bunun altına saklamışlardır" diye düşündü.
Yavaşça o örtünün açık yerinden içine girdi...
Fakat yanlış giden bir şeyler vardı ve görünürde çiçek falan yoktu.
O an, bu bir arı tuzağı olmalı diye panikledi ve şiddetle vızıldayarak, kanat çırpmaya başladığı an, örtü hareketlenmeye başladı.
Şiddetli bir haykırışla karışık bir bağırtı ile daha da panikledi bay arı.
Hayvanlar âleminde tavus kuşu bağırırken bile bu kadar kötü bir ses duymamıştı.
Ve o örtünün altından dışarıya bir erkek insan fırladı.
Halen bağırmaya devam ederek, bay arıyı tuzağa düşürdüğünü, diğerlerine haber veriyordu herhalde.
Bu durumda, bay arı için yapılacak tek bir şey kalmıştı, o da kahramanca bir ölüm.
İğnesini bağıran kişiye batırarak, kendi hayatına son vermesi, onu diğer arıların gözünde, öldükten sonra bir kahraman yapacaktı.
Hiç düşünmeden, bağırmaya devam eden erkek insanın üzerine, yukarıdan aşağıya hızla pike yaparak, iğnesini onun tam arka kaba yerine batırdı.
Kahramanca bir ölüm en güzeli oldu diye, son sözlerini söyleyerek ölürken, halen o çılgın bağırtıyı duyuyordu.
Ayten hanım hizmetlilere bağırarak;
- "Semih'in odasından geliyor bu feryatlar kesin kötü bir şeyler oldu...
Hemen oraya koşun" diyordu.
Bir yandan da kendisi, merdivenleri olabildiğince hızlı bir şekilde çıkarken, daha önce bu tür bir feryada,
odadaki bir kuş tüyünün sebep olduğunu hatırladı ve;
- "inşallah bu defa böyle bir şey değildir" diye mırıldandı.
Odanın kapısını açtığında, Semih yerde boylu boyunca yatıyordu...
Odanın yatak bölgesinin de darmadağın olduğunu gördü.
- "Bu defa kesin kötü bir şeyler olmuş, Allah hayırlara vesile etsin" diye konuşarak, oğlunun yanına ulaştı.
Semih, kesik kesik nefes alıyordu ve baygındı.
- "Doktor, doktor, doktora haber verin...
Hemen ambulans çağırın...
Doktora haber verin...
Bizi hastane girişinde karşılasın" diye bağırdı.
Az sonra ambulansın sesi duyuldu ve gelen ambulans ile Semih hastaneye ulaştırıldı.
Aile doktorları Azmi Bey, kısa bir muayeneden sonra gülümsedi ve
- "Sadece kaba etinden bir arı sokmuş, önemli değil ve hatta şifadır." dedi.
Ancak o da biliyordu ki, Semih'e bir böceğin dokunması ile evlerine, gökyüzünden binlerce bomba atılması aynı şeydi.
Semih 30 yaşına gelmiş olmasına rağmen onda titizlik ve aşırı temizlik bir hastalıktı.
Bir böceğin ona dokunması ile bir kaplanın onu ısırması arasında bir fark yoktu.
Az sonra gözlerini açan Semih'in ilk sözleri;
- "bana saldırıp, kaba yerime dişlerini geçiren, o yırtıcı canavarı yakaladınız mı?" oldu.
Herkes bir an için birbirine baktı ve sessizliği, annesi kendi kendine mırıldanarak...
- "kız dayıya oğlan halaya elbette, ne bekliyorduk ki..." dedikten sonra yüzüne tebessüm maskesini takınarak;
- "yok oğlum, ne yırtıcı hayvanı, ne kaba yerinin dişlenmesi, sadece ufacık bir arı..." demeye kalmadı;
- "Arı" kelimesini duyan Semih derhal yeniden kendinden geçti.
Halası Esra 44 yaşındaydı ve hiç evlenmemişti.
Evhamla karışık bir panik atak hastalığına sahipti.
Semih, bir süre sonra kendine geldiğinde, doktorun tavsiyesi ile herkes odayı boşaltmış, sadece Semih'in yardımcısı Halil kalmıştı.
Halil kahır çekebilen bir yapıya sahipti ve zaten Semih'i ondan başkası da çekemezdi.
Ancak bu kahır çekmesi, Semih'in O'nun ailesine yaptığı, kimsenin yapmayacağı iyiliklere karşılık bir tür minnetti.
Annesinin kurtulması imkânsız denilen akciğer hastalığını, yurt dışında tedavi ettirmiş ve o burada değilken evlerinin düzeninin sağlanması için, pek çok kişi görevlendirmişti.
Semih için her ne söylenirse söylensin o eşi zor bulunur kalbe sahipti.
Sadece sevdiklerini değil, sevdiklerinin sevdiklerini de korur ve kollardı.
Semih tekrar kendine geldiğinde etrafına bakındı ve Halil'e;
- "Annemler nerede?" diye sordu.
- "Doktor onları eve gönderdi Semih Bey" cevabını verdi Halil ve ekledi;
- "ağrınız için doktor gerekeni yaptı ve uyanınca hastaneden çıkabileceğinizi söyledi."
"İsterseniz çıkalım ve ofise geçelim bizde.
Bugün akşamüstü biliyorsunuz, akıllı alışveriş merkezi projenizin sunumu var" dedi.
Semih ender yetişen özel mimarlardandı ve projelendirdiği akıllı alışveriş merkezi, teknoloji ile bütünleşmiş harika bir şeydi.
Sadece vip müşterilerin faydalanabildiği bir sistem binası projelendirmiş ve alışverişe gelen insanların, mağazayı gezmesi yerine, onların arzu ve isteği olan şeylerin, onların önüne gelmesi temeline oturtulmuş, kırk kollu bir ahtapot gibi bir şeydi proje.
İstekler önceden belirlenip bildirilirse, sistem müşterilere özel danışmanlık hizmetlileri verip, defile ve sunumlar bile oluşturuluyordu.
- "Evet, haklısın bunun hesabını evdeki hizmetlilerden, daha sonra sorarım şimdi gidelim" diyerek kalktı ve çıkış için hazırlanmaya başladı.
Zengin ve yakışıklı olması nedeniyle sosyete ve basının ilgi odağıydı.