MANA 3.Kitap 15.Kısım
MANA 3.Kitap 15.Kısım
“Kız davetiyeleri bile dağıttık, ne dert ediyorsun sen...
Elbette ki düğününü yapacağız ve senin düğününü böyle teknoloji ile meknoloji ile değil, gerçekten kır düğünü
şeklinde yapacağım.
Ben bizzat ilgileneceğim, sen hiç canını sıkma güzel Ebru’cuğum”
Ebru,
“Yaparsın değil mi Zeynep abla...
Sana güveniyorum, ne olur bu iş artık olsun bitsin...
Hayır herhangi bir şeyden dolayı ısrar etmiyorum...
Artık bu iş bitsin istiyorum ve yerimiz belli olsun, yurdumuz belli olsun, statümüz belli olsun, kimliğimiz belli
olsun...
Ne yapacaksak gene onları yapalım ama bu iş beni çok gerginleştirdi ve gerçekten geriliyorum abla.
Lütfen bu işi sana bırakıyorum, bu iş sende.” dedi
Mert hala bu teknolojiyi transferleri konusunda meşguldü ve söylenenleri duymamıştı bile.
Mert tekrar sentezleyici makinasına,
“Bana 2 kilo altın ve 100.000 dolar sentezle.” dedi
Makine,
“Bu dedikleriniz benim yasaklar kapsamında, maalesef bunları yapma yetkisi ne bende var ne de sizde isteme yetkisi
var...
Biraz önce talep etmiş olduğunuz Sivas kalesi çayı, merkeze iletildi, onay alındı, ücreti hesabınıza yazıldı ve
ondan sonra sentezlendi efendim.
Elbette ki misafir olduğunuzdan sizden bir ücret talep etmemem emredildi.
Bakın şu ileride bir askılık var.
O askılık da farklı bir sentezleyici...
Ondan birtakım giyecekler sentezlemesini isteyebilirsiniz, istediğiniz giysiyi sizin için sentezler.
Aksesuar istersiniz onu da sizin için sentezler.
Fakat mücevher istediğiniz takdirde bunu yapma yetkisi onda da yok.
Kendilerine mihmandarlık yapan yani yol gösterip sorularına cevap veren, yanlarında gelen kişiye Mert yöneldi ve
“İsminizi öğrenebilir miyim?” dedi
O kişi,
“Evet Mert Bey benim ismim Xisia ve burada, sizin orada nasıl diyorlar, Kâhya pozisyonundayım
Bana ne sorarsanız sorun, hiçbir şey gizlemeden ve tam bir şeffaflıkla size cevap verme emri aldım.
Ancak malumunuz benim bildiklerimle sınırlı bu verebileceğim cevaplar.
O çerçevede sorarsanız rica ediyorum.” dedi
Mert bunun üzerine,
“Xisia Bey size şunu sormak istiyorum, peki bu makinaların programlarıyla oynanarak bu altın ya da bizim para
dediğimiz alışveriş birimi veya herhangi bir mücevher oluşturulabilir mi?
Yani bizim oralarda bu işe kalpazanlık diyorlar.
Burada bu tür insanlar mevcut mu, varsa nasıl mücadele ediyorsunuz basitçe bunu öğrenmek istiyorum...”
Kâhya Xisia bunun üzerine ,
“Mert Bey bizim şu anda bulunduğumuz Galaksi Quilla galaksisi biliyorsunuz...
Sadece bizim galaksimiz değil diğer galaksilerde de bu tür kalpazanlıkların yapılması mümkün değil.
Neden diye soracak olursanız, bu sentezlenen maddelerin üzerinde nasıl anlatsam, siz hani DNA diyorsunuz ya, DNA
benzeri bir iz var.
Bu iş kesinlikle sizin bahsettiğiniz kalpazanlığın önüne geçebilecek bir yöntem.
Bazı DNA modüllerini oluşturması mümkün değil makinaların.
Oldu ki oluşturdu diyelim...
Harcayamaz ki...
Çünkü alım anındaki benzersiz DNA kontrolünden geçemez.
Ha şunu sorabilirsiniz...
Filanca galakside kurup kalpazanlık yapılamaz mı?
Elbette ki yapılabilir...
Fakat o sizin bahsettiğiniz kalpazanlık türüyle elde edeceğiniz altın olsun, mücevher olsun veya nakit olsun, bu
Yapı DNA uymazsa başka yere transfer edilemez.
Çünkü muazzam bir kontrol ağı mevcut.
Zaten kendi işlerinde de bunu kullanamazlar.
Çünkü öyle olsaydı hiçbir değeri olmazdı bu bahsettiğimiz birimlerin.
Yani kısacası her nerede olursanız olun bu alışveriş dediğimiz şey, alma ve vermeye dayanıyor.
Bir şey almak istiyorsanız bir şeyi vermeniz gerekiyor.
Bu vereceğiniz şeyin gerçek bir şey olması gerekiyor.
Yani bunu sahte birim ile gerçek bir şeyi değiştiremezsiniz.
Bu alışveriş olmaz.
O nedenle bu mümkün değil.
Ancak şöyle bir durum var.
Zaten bunları muhtemelen yemekte ya da sonrasında konuşacaksınız.
Bazı galaksiler var ki...
Nasıl söylerler sizin orada...
Ben not almıştım bir saniye bakayım...
Ha evet siz dünyanızda bu tür yerlere “melanet yuvası” diyorsunuz.
Hatta araştırmam emredildiği için bunlarla ilgili birtakım araştırmalar yaptım.
Sizin geçmişteki filmlerinizin binlercesini de teknolojimizle hızlandırılmış bir şekilde izledim.
Korsan Adaları dediğiniz türden adalar var.
Bunlar birtakım soygunlar yaparak gerçek birimleri başkalarından çalıp ya da ne bileyim sizin bazı filmlerinizde
gördüğüm kadarıyla, birtakım derebeyleri, bir takım Tiran dediğiniz zalim hükümdarlar ya da korsanlar ya da
eşkıyalar...
Bu tür bahsettiğiniz her ne kadar kötü insan grubu varsa, aynıları bu gezeceğiniz galaksilerde de mevcut.
Bunların hepsi ile zaten karşılaşacaksınız...
Size ayrıntılar da mutlaka verilecektir.
Nereye giderseniz gidin bunlar gerçek, bunları değiştiremezsiniz.
Ancak öyle zannediyorum ki sizin gücünüzü ve azametinizi gördüm, şahit oldum...
Bunları zaman içerisinde değiştirebileceğiniz kanaatindeyim.
En azından başlangıçta bunları kontrol altına alabileceğinizi düşünüyor ve inanıyorum.”
Mert,
“Xisia Bey gerçekten teşekkür ederim.
Benim soracağım 40 soruyu tek cevapta birleştirdiniz ve beni samimi bir şekilde aydınlattınız.
Demek ki nereye gidersek gidelim bizim oralarda bir deyim vardır…
“Aynı tas aynı hamam”.”
Safinaz senden rica edeceğim şimdi Xisia Bey de burada...
Tabii bu prosedürü bilmiyorum...
Buraya birisini ışınlayabiliyor musunuz? Öyle herkes her yere ışınlanabiliyor mu veya belki siz getirebilirsiniz
de onlara karşı bir nezaketsizlik olabilir.
Sonuçta Safinaz’ım ben senden şunu istiyorum, Küt Necmi Bey buraya gelsin ve bizimle birlikte yemeğe katılsın.
Beraberinde Hayrettin komiseri de istiyorum, lütfen onu da buraya getirin.
Nasıl getireceğiniz konusunda Xisia Bey ile görüşürseniz nezaketli bir şekilde olması için çözersiniz.
Safinaz,
“Baş üstüne Mert Bey onu biz hallederiz” diyerek Xisia Bey ile birlikte dışarı çıktılar.
Birkaç dakika geçmişti ki küt Necmi, komiser Hayrettin ile içeriye girdi.
Küt Necmi,
“Selamünaleyküm akşam şerifleriniz hayırlara vesile ola” diyerek selam verdi.
Komiser Hayrettin de aynı şekilde,
“Merhaba efendim bizi çağırdığınız için geldik, bir emriniz var mı?” diye sordu.
Mert bunun üzerine,
“Hayır estağfurullah size nasıl bir emrim olabilir...
Sadece akşam burada bir yemek yenilecek, o yemeğe sizin de katılmanızı arzu ettim.
Necmi Bey bakın önce tanıştırayım, bu Kâhya Xisia imparatoriçenin kâhyası
Tebessüm ederek ve baş selamı ile kişiler birbirlerine selam verdiler
Mert devam etti,
“Burada bir takım madde sentezleyicileri var hatta size göstermek için onlardan Safinaz’ın çay istemesini rica
edelim.
Safinaz makineye,
“Lütfen bize 2 bardak Sivas kalesindeki çay lezzetinde çay verir misin? dedi ve makine hemen 2 bardak çay
çıkarttı.
Küt Necmi ve komiser Hayrettin'e bu çayları ikram ettiler.
Küt Necmi çaydan bir yudum aldığında
“Aynen o çay” dedi.
Mert gülümseyerek,
“Evet Necmi Bey aynen o çay...
Şimdi şöyle bir durum var...
Bu makine yiyecek ve içecek olarak ne isterseniz sentezliyor.
Bakın şurada bir askılık var...
O da elbise türünden veya giyecek türünden, işte ne isterseniz sentezliyor.
Bu olayı ücretli ya da ücretsiz yapıyor.
Yani nasıl söylenir...
Yoktan var etmiyor elbette ki.
Bu maddelerle ilgili arka planda birtakım şeyler var...
Onları birleştirerek, molekülleri yeniden bir araya getirerek vs. bunları oluşturuyor.
Biz şimdi sorduk, dedik ki bu makine peki bize altın, mücevher, para da sentezleyebilir mi?
Aldığımız cevap bunun mümkün olmadığı, çok sıkı bir kontrol olduğu, makinelerden istenilen her şeyin merkezden onay aldığı, eğer onay alınamayacak bir şey isteniliyorsa isteyenin uyarıldığı konusunda net bir cevaptı.
Bu tür makinaların diğer galaksilerde kötü amaçlar için kullanılabilecek şekilde programlanabileceğinin de önünün açık olduğu ifade edildi.
Sonuçta orada böyle bir şey yapılsa bile bu imal edilen, üretilen, sentezlenen her neyse onun üzerinde bir nasıl
söylenir...
Dünyada hani barkod diyoruz ya bir barkod oluşturulduğu, Xisia Bey bunu bir DNA yapısı gibi düşünmemiz gerektiğini
ifade etti.
Sonuçta böyle yapılan şey sahte bir şey gibi oluyor.
Gerçek bir şeyi sentezleyemiyorlar, yapılması mümkün değil fakat ayarlarla oynanarak yapılsa bile, bu burada da
olsa, başka yerde de olsa kullanılamıyor.
Ama Xisia Beyin bahsettiği başka bir şey var...
Aynı bizim dünyamızdaki gibi burada da soyguncuların, çetelerin veya ne bileyim geçmiş zamandaki korsanlar gibi
korsanların, derebeylerinin, Tiran dediğimiz kötü hükümdarların var olduğu ve bazı grupların ileri giderek,
zalimlik yaptıklarını, insanları sömürdüklerini, onların işte ne bileyim varlıklarını...
Necmi Bey sizin deyiminizle varlıklarına çöktüklerini ifade etti.
Sonuçta akşam bu yemekte sizin bulunmanızı tam da bu nedenle istedim.
Biz öyle zannediyorum ki önümüzdeki zaman içerisinde burada birtakım oluşumlar oluşturacak ve bu bahsedilen
grupların kulağını çekmek zorunda kalacağız.
Sarp zaten size bu konuda gereken oluşumları, destekleri hepsini sağlayacaktır ama Necmi Bey benim sizden istediğim bu 79 galaksinin tepesinde Bir “Racon Merkezi ” oluşturmanız.
Bu bahsettiğim racon merkezi öyle bir şey olacak ki bir adaletsizlik olduğunda tabii ki tutup da trilyonlarca, onlarca yüzlerce binlerce trilyon canlıyı karşınıza alıp dinleyebilme durumunu elbette ki olmayacak.
Bunu nasıl söyleyeyim öyle bir makine programı haline getirmemiz gerekir ki sizin hassasiyetinizle racon
kesebilsinler.
Tabii ki üst düzey, nasıl söyleyeyim böyle dünyalar arası ya da galaksiler arası bir problem olduğunda bizzat
olaya müdahale ederek bunun raconunu siz kesersiniz.
Hayrettin ’ciğim senden istediğimiz daha farklı.
Sen de Sarp ile birlikte ki Sarp'ın sana kanı ısındı...
Biz zaten seni seviyoruz.
Bu eşkıyaların, korsanların canına okuma merkezi gibi bir merkez oluşturacağız.
Sen de burada görev yapacaksın ve gerekiyorsa siz de oranın raconunu keseceksiniz.
Eğer racon kesme noktasında bir tıkanıklığınız olursa da Necmi Beyden destek isteyeceksiniz.
Necmi Bey buradaki yardımcılarına, elbette ki dünyadaki sevdiğiniz, sizi sayan, güvendiğiniz insanlardan da yanınıza alabilirsiniz fakat böyle nasıl söyleyeyim, belki de 1 milyar yardımcıya ihtiyacınız olacak sayı olarak...
Bunları size, bizim ya da bu bölgede bulunan perilerin oluşturacağını, yapının bu yaklaşımla oluşturulacağını ifade edebilirim.