MANA 3.Kitap 40.Kısım
MANA 3.Kitap 40.Kısım
Ebru sen ve diğer arkadaşlar bize izin verirsiniz değil mi?
Kısa bir görüşme yapmamız gerekiyor” dedi ve Mert ile Ayşe'yi alarak sessiz bir köşeye çekilip konuşmaya
başladılar.
Mert Asım’a,
“Burada bazı taktikler konuşabiliriz o nedenle basına kapalı bir toplantı” diye seslendi.
Ebru yanlarına gelerek,
“ben hiç karışmayacağım sadece dinlemek istiyorum…
O da merak ettiğim için izin verir misiniz?” dedi.
Kraliçe Eli elbette ki yavrucuğum izin ne demek bizim gizli saklı yaptığımız bir şey yok sadece burada konuşulacak baharatı da taktiklerin evrene yayınlanmaması için Mert önlem aldı.
Peşinden Zeynep Hanım ve Avira Hanım da geldi.
“Biz de çok merak ediyoruz bize de izin verir misiniz?” dediler.
Mert bunun üzerine ayağa kalktı ve
“Arkadaşlar bizim taktik konuşmamızı merak edenler sessiz olmak şartıyla yanımıza gelerek dinleyebilirler…
“Ayrıca burada konuşulanlar özel, o nedenle basına kapalı bir toplantı olacak ve sizler de lütfen bunu başka bir yerde en azından yarınki yarışmadan önce konuşmayın” diye ricada bulundu.
Köşeye çekilelim sessizce konuşalım demişlerdi ama duyan geldi duyan geldi herkes oradaydı.
Mert bunun üzerine,
“Bu kadar insan başımızdayken burası havasız kaldı.
Sayın kraliçem arzu ederseniz şöyle ortadaki büyük masaya geçelim.
Biz konuşurken arkadaşlar da ayakta kalıp yorulmasınlar, oturarak dinlesinler” dedi.
Kraliçe Eli,
“Başlıyorum, lütfen biz üçümüz konuşacağız sizler önemli bir fikriniz varsa elbette ki bize anlatın fakat onun
haricinde merakınız için soru sorarak toplantımızı bölmeyin” dedikten sonra başladı…
Şimdi bu yarınki olaya spor müsabakası, meydan okuması diyerek gidiyoruz.
Fakat ben size orada gerçekleşecek olayı gözünüzde canlandırmanız için anlatayım.
Şimdi gittiğimiz gezegen Xiulian uygulayan bir galaksinin merkez gezegeni…
Orada öyle ok atma yok, koşma yok dağlardan tepelerden atlama gibi bir spor beklemeyin.
Orada karşılaşacağınız Spor, bahsettiğim gibi bir Xiulian uygulaması tarzında gerçekleşecek ve bunun müsabakaları şeklinde karşımıza çıkacak.
Şöyle bir örnek vereyim…
Örneğin Xiulian ’da karşınıza çıkacak olan takımda onun da rütbeleri var.
Fakat ona daha sonra değineyim, örneğin bir Aziz olduğunu düşünün…
Bir Aziz eğer su grubundan buz türü bir Xiulian uygulayıcısı ise ve size buz atarsa, bu buz size gelip
çarptığında…
yani nasıl anlatayım…
Bir kütle ve bu kütlenin muhteşem bir hızı ve bu hızdan dolayı oluşan, Safinaz size bahsetmiştir…
Hız arttığında maddenin nasıl enerjiye dönüşümüne sebebiyet verdiğini.
Şimdi anlatmakta zorluk çektiğim için cümleler biraz bozuk gelişti şöyle toparlayayım.
Buz türü bir Aziz size buz atacak.
Bu buzu öyle bir hızla atacak ki bu buz, içinde buz barındıran bir enerji topuna dönüşecek ve bu buz aslında
teraziye koysanız belki 20-30 kilo bilemediniz 100 kilo gelir.
Fakat bu atış hızı ve enerjiye dönüşmesi çerçevesinde bu size 100.000 kiloluk bir etki ile çarpacak.
100.000 kilonun 100 ton gibi olduğunu düşünürseniz benim çok nezaketli bir rakam söylediğimi oraya gidince
anlarsınız.
Çünkü bu 100 tonluk değil 100.000 tonluk bir güçle de size çarpacak duruma da gelebilir.
Şimdi bir Azizden bahsettik.
Aziz’den daha güçlü olan Xiulian uygulayıcıları var.
Fakat nezaketen bizim karşımıza Aziz’den daha yukarı olan yarı Tanrı ve Tanrı yani yenilmez diyeceğimiz türden
kimseleri çıkaracaklarını pek zannetmiyorum.
Belki benden dolayı bir yarı tanrı da bulunabilir rakip takımda, neyse…
Eğer bu tür bir beceri sahibi Xiulian uygulayıcısı ile müsabakada karşılaşmak zorunda kalırsak, o zaman ne yapacağımızı ben de bilmiyorum.
Şimdi size işte burada bir alcemy dediğimiz, simya dediğimiz bir olaydan bahsedeceğim.
Ki bu simya ile elde ettiğimiz birtakım iksirleri kullanarak, bu size gelen enerji ile karışık buz olabilir, Ateş
olabilir, Toprak olabilir, değişik şeyler olabilir…
Yani size atılan mermi gibi düşünün bunu.
İşte bu size atılan merminin önüne bir set çekmeniz gerekecek.
Askerlikte nasıl diyorsunuz?
Buna siper diyorsunuz, yani bir siperin arkasına geçmeniz gibi düşünün…
Bu kullanacağımız iksirler size karşı tarafın saldırısının gücünü azaltma yeteneği verecek ve böylece korunmuş
olacaksınız.
Sanırım kafanızda canlandırmayı başardım…
Zaten bu Xiulian dedikleri şey de bu simya ile elde edeceğimiz birtakım iksirleri düzenli olarak kullanıp,
bunlarla belirli meditasyon teknikleri ile meditasyon yapıp, ayrıca nasıl anlatılır…
O kabaran güçleri ile antrenmanlar yapmak suretiyle bunu artık iksir kullanmadan da vücutlarında kalıcı hale
getirebilmeleri sanatı.
Yani sizin anlayacağınız bu karşılaşacağınız en az Aziz mertebesindeki Xiulian uygulayıcıları, bu dediğim şekilde yüzlerce senedir, belki de binlerce yıldır bu işle uğraşan varlıklar olacak.
Neden varlık dedim?
Çünkü karşınıza çıkacak olan Aziz’in ne tür bir yaşam formu olacağını ne ben söyleyebilirim ne siz tahmin
edebilirsiniz.
Onun için de bir örnek vererek kafanızda canlanmasına yardımcı olmam gerekirse…
Karşınıza bir sincap çıkıp sizi ezip geçebilir.
Yani karşınızda kendiniz gibi bir insan bekleyip başka bir şeyle karşılaştığınız zaman şaşkınlığa düşmeyin.
Evet özetledik.
Şimdi biz ne tür iksirler yapacağız ve bu iksirlerin bize önümüzde birkaç saat olduğunu düşünürsek, en fazla yarım
gün, bir gün bu kadar kısa süre içerisinde nasıl bir etkisi olacak.
Şimdi özür dileyerek söylüyorum.
Ben bu Xiulian’ı çok uzun, yüzyıllarca diyebileceğimiz bir zaman dilimi içerisinde uyguluyor olmam sebebiyle ve
elbette ki imparatoriçe olmamın kaynaklara kolay ulaşılabilmesi noktasında, yarı Tanrı denilen yarı yenilmez
seviyesine gelmiş durumdayım.
Eğer düzenli çalışmalarıma devam eder ve bazı çok çok çok zor bulunabilen bitkilerden bazılarını bulabilir ve şansın da yaver giderse, bir üst kademe Tanrı denilen, aslında yenilmez olarak ifade etmemiz gereken bir duruma geçebilecek pozisyondayım.
Şunu da eklemem gerekiyor ki bu yarı Tanrı durumundayken benimle mücadele edip beni yenebilecek çok fazla sayıda varlık yok.
Tanrılarla mücadele etmen elbette ki zor fakat imkânsız değil.
Çünkü bazı iksirlerle onlarla mücadele edebilecek duruma geçebilirim fakat bu kısa sürer.
Savaş oyunlarınızda elde edip Safinaz ile bana gönderdiğiniz “Eli” ismindeki bitkinin, benim için neden önemli olduğunu şimdi zannedersem anlamışsınızdır.
O bitki olmadan seviyemi yarı tanrıdan tanrıya yükseltmem imkansızdı.
Şimdi onu kullanarak bu gece Tanrı mı olacaksınız diye sorarsanız…
Özür dilerim Tanrı deyip duruyorum fakat böyle dedikleri için biz de onlara uymak zorundayız yoksa dediğim gibi
yani yenilmez yenilmesi çok zor olan bir gruba geçmek durumundan bahsediyorum.
Hayır bir gecede Tanrı olunmaz.
Bunun için o bitkiden alacağım iksir olayı ile öncelikle birtakım kanalları yeniden organize edip, yani kanal
dediğim işte bu insan vücudundaki damarlar gibi düşünün…
Bunlara Xiulian’da biz işte meridyenler vesaire diyoruz.
Bu şekilde onları yeniden düzenleyip, enerji akışını değiştirerek…
Sizin dünyanızda şakra açma gibi terimlerin kullanıldığını duymuşsunuzdur…
İşte o bir takım şakra açmalar falan falan falan yani öyle hemen anlatılabilecek bir konuda değil, çok yüzeysel ve
çok özet geçiyorum.
Sonuçta o getirmiş olduğunuz bitkiyi başka birtakım bitkilerle ve değerli taşlarla karıştırıp, belirli bir iksir
oluşturduktan sonra, bunu düzgün aralıklarla kullanıp, uygulamalara geçirip, daha sonra uzun meditasyonlar
yaparak, en sonunda da bir takım bedensel, bunları yerine oturtturma hareketleri var…
İşte vesaire vesaire bu şekilde uzun bir süreç…
Yani belki bir yıl, belki 10 yıl bununla uğraştıktan sonra mertebe atlayabilme durumum şansa bağlı olarak söz
konusu.
Fakat bugüne kadar imkansızdı.
Artık sadece belirli bir zaman sonra bunun olma imkânı ortaya çıktı.
Sanırım konuyu dağıtmaya başladık, onun için özür diliyorum ve toparlıyorum.
Şimdi arkadaşlar sizlere bir takım daha önceden hazırlamış olduğum iksirlerden yarın sabah vereceğim. Bunu şunun için yapmak zorundayız…
Karşı taraf örnek veriyorum size bir enerji formu hızına ulaşmış buz attığında, sizin onu karşılarken bir teknik
göstermeniz gerekecek.
Bu teknikleri ne anlatmak ne de öğrenmek için yeterli zamanımız yok.
Mert araya girerek,
“Özür dilerim sayın kraliçem size bir şey söylemem gerekiyor bu noktada” dedi.
Sonrasında, “şu an konuşan canlı Cevahir” diye ekledi.
Sayın kraliçem Mert'in bu tür herhangi bir uygulamaya ihtiyacı yok.
Biraz önce siz çok güzel anlattınız, çok kısa özetlediniz,
Tanrılık, yenilmezlik dediğiniz bir düzeyden, mertebeden bahsettiniz…
Bugüne kadar Xiulian uygulayıcılarının ulaştıkları son nokta Tanrı denilen yenilmezlik pozisyonu.
Bütün Evren biliyor ki bir efsane var ve bu Tanrı pozisyonunun üstünde bir ulu Tanrı pozisyonu mevcut.
Fakat henüz oraya bugüne kadar hiç kimse ulaşamadığı için bu sadece efsane ya da nasıl söylenir kehanet gibi
konuşuluyor.
Sayın kraliçem ben de lafı fazla uzatmayacağım.
Sadece şunu bilmeniz gerekiyor ki Mert'in pozisyonu ne Aziz ne yarı tanrı ne de tanrı değil.
Nasıl ki Ebru kızımızın pozisyonu bütün kâinatta bulunan perilerin ecesi durumunda ise ki ona büyük Ece diyorlar…
Yani Ecelerin Ecesi, ecelerin üstünde bir Ece…
İşte Mert'in pozisyonu da tanrıların tanrısı olan ulu tanrıdır.
Her ne kadar bu kelimeler kullanılıyorsa da benim hoşuma gitmiyor.
Tanrı dediğimiz Yaradan’ın esmalarının, sıfatlarının vücuda gelmiş hali gibi düşünülmesi gerekirken, bu tür
işlerde bahsedilmesi hoş değil.
O nedenle ben konuşurken ulu tanrı kelimesini kullanmayacağım.
Çünkü o bizim için kutsal değerler açısından kullanılan bir kelime ve öyle olması hem doğru hem de hoşumuza
gidiyor.
Mert nasıl söylenir, efsanede kehanette söylendiği şekilde söyleyeyim “Xiu” ’dır.
Evet sayın kraliçem, Xiu'nın ne olduğunu biliyorsunuz.
Bugüne kadar Xiu mertebesine ulaşabilen hiçbir Xiulian uygulayıcısı mevcut değil fakat işte şu an yanınızda oturan
bir Xiu’dır.
Elbette ki yarışmanın kurallarına uygunluk açısından kendisine yapılan saldırıyı önlerken, birtakım efektler
oluşturulması için birtakım iksirler hazırladığınızı tahmin ediyorum.
Bu şekilde bir efekt vurgulanırsa çok da güzel olur.
Benim size tavsiyem, sayın kraliçem siz olsun, Ayşe kızımız olsun, geri planda destek verin.
Yapılması gerekenler hususunda, orada uygulayacağınız bir şey varsa konuşun.
Fakat şu kadarını söyleyeyim, kendinizi çok da yormanıza gerek yok.
Mert onların nasıl derler bir deyim var,
“onların alayının hakkından gelir”.
Sizlere iyi akşamlar diliyorum ve ben yine sessizliğime çekiliyorum kolay gelsin.
Mert,
“Evet şu an konuşan Mert”…
Cevahir abi bilmediğimiz yeni bir şeyler söyledi.
Herkes gibi ben de şok durumundayım.
Fakat dedim ya ilk günden bu yana o kadar çok şey yaşadık ki…
Artık duyduklarımız, gördüklerimiz ve yaşadıklarımız konusunda hayrete düşmemeyi öğrendik.
Demek ki böyle bir gereklilik var ve o nedenle bize böyle bir görev yüklenmiş.
Ben şunu bilir şunu söylerim…
Sizlere de bu bildiğimi aktarayım, söylemiş olayım.
Bunun sahibi Yaradan dediğimiz, yani nasıl söyleyeyim bunu bir dini bağnazlık noktasında konuşarak ifade etmek istemiyorum.