MANA 3.Kitap 12.Kısım

...

MANA 3.Kitap 12.Kısım

Mert,
“yeterince gezdik, eğlendik şimdi işe koyulma zamanı” dedi.

Ebru bunun üzerine Safinaz'a seslenerek,
“Safinaz toplantıları hazırlanmaya başlayabilirsin… Mert Bey yine konuştu…

Az sonra birisi içeriye girecek...
Bundan emin olabilirsin.

Sen içeriye gireceği beklemeden lütfen gerekli hazırlıkları yapmaya başla” dedi gülerek.

Hakikaten de daha lafını yeni bitirmişti ki, Sarp peri telaşlı bir şekilde içeriye girdi.

Efendim, önümüzde bulunan, 3 dakika sonra yanından geçecek olduğumuz gezegeni bir bomba haline getirmişler…

Öyle bir düzenek kurmuşlar ki çözemedik…

Aslına bakarsanız gezegeni alıp başka bir yere taşıyabiliriz.
Fakat bu esnada bir patlama olursa ya da taşıdığımız yerde bir patlama olursa…
Nelerin etkileneceğini bilemiyoruz.
O nedenle şu an olduğumuz yerde duruyoruz ve sizin talimatlarınızı bekliyoruz.

Mert,
“Geriye dönebiliyor muyuz ya da sağdan soldan gidebiliyor muyuz?” diye sordu.

Sarp peri cevap olarak,
“Hayır efendim, arkamızdaki, sağımızdaki solumuzdaki gezegenler de aynı şekilde birer bomba…

Sanırım bizim bu noktaya gelmemizi beklemişler ve biz bu noktaya geldiğimiz zaman, oluşturdukları düzeneği harekete geçirmişler...

Efendim, inceledik…
Herhangi bir şekilde uzaktan müdahale ile patlatılması imkânsız…

Sadece bizim gemimizin frekansına ayarlanmış ve biz o frekans ile ona belirli bir mesafeye yaklaştığımızda veya öbürlerinden herhangi birisine yaklaştığımızda, patlayacak şekilde ayarlanmış.

Şu an için bir tehlike durumu söz konusu değil fakat yerimize mıhlanmış durumdayız.
Buradan hareket ettiğimiz an ne olacağını bilemiyoruz…
Ne düşünüyorsunuz?” dedi.

Mert şimdi şöyle bir durum var…
Eğer patlaması gerekiyorsa yanına gidelim, patlatalım…
Bizim Bark gemimize herhangi bir zarar verebileceğini zannetmiyorum.

Bizimle birlikte hareket eden Muhip ve kruvazörler var.
Gemiler için de öyle zannediyorum Bark içerisinde bir liman oluşturursunuz veya oluşturmuşsunuzdur oraya alınır ve kapısı kapatılırsa, zannedersem onlar da güven içerisinde olurlar.

Şimdi öncelikle çevreyi bir kolaçan edin, iyice bir araştırın…
Bu patlamadan öyle zannediyorum ki etkilenecek birtakım unsurların mevcut olması lazım.

Bunlar bizim Bark gemimize zarar veremeyeceklerini biliyorlardır.
Amaçlarının bize herhangi bir şekilde zarar vermek olduğunu zannetmiyorum...

Sezgilerimle öyle zannediyorum ki bizimle birlikte gerçekleşecek olan bu patlama sonrasında olacak şeylerden bizi sorumlu tutma gayreti ve evet tamamen böyle bir çerçeve var karşımızda.

O nedenle biz bu gezegenleri ki gezegenlerin boş olduğunu söylediniz…

Biz bu gezegenleri patlatalım ama öncesinde bu gezegenler patladığında, patlama bir başka olayı tetikleyecek mi, tetikleyecekse neyi tetikleyecek onu bulun.
Ve önce onu güvenceye alalım.
Sonra bunları patlatırız geçer gideriz.
Daha sonrasında da bunu yapanı bulur canına okuruz.

Hadi bakalım görev başına, çok uzatmadan bu tetiklenecek unsurları…

Yalnız dikkat edin bakın burada bile bir tuzak olabilir.
Tetiklenecek unsur diye gördüğünüz şey aslında sadece sizin görmenizi istedikleri şey olabilir...

Gerçekten tetiklenecek şeyi bulmanız lazım.
O nedenle bulduk diyerek hemen gelmeyin.
Bulsanız bile başka bir şey var mı tekrar tekrar iyice bakın.
Tam detaylı bir araştırma yaptıktan sonra gelin öyle konuşalım.
Onun için tüm hızınızı, gücünüzü, zamanınızı, zaman kısaltmanızı ayarlayarak bu işi çözün ve öyle gelin dedi.

Mert, Ebru'ya baktığında Ebru'nun gözleri gene malum büyümüştü.
O kadar heyecanlanmıştı ki panik atağa geçemiyordu.
Mert artık bu olayları nasıl çözeceğini iyice anlamış olarak gitti ve ona sımsıkı sarıldı…

“Merak etme bunlar güzel hareketler…
Bunları çözeriz.
Bunlar olmasa dostu düşmanı ayıramayız.
Şimdi böyle şeyler yapmaları aslında bir noktada iyi oluyor.
Böylece bunu yapanları buldukça düşmanlarımızı da öğreneceğiz ve canlarını okuya okuya bu uzayı, bu evreni adam edeceğiz.
Bismillah dedik yola çıktık.
Öyle her olayda gözlerini üzeceksen, panik atağına takılacaksan beni üzersin…
Sakin ol...!

Hadi bakalım sen şimdi bir çay getir, kendine de güzel bir çay al ve oturalım olayı çözelim.
Sonra da güle oynaya yolumuza devam edelim” dedi.

Ebru'nun kendini toparlama süresi giderek kısalıyordu ve sanki bu duruma düşen o değilmiş, panik atak geçirmek üzere olan o değilmiş gibi Çayı alıp geldi ve
“Görelim bakalım kimmiş bunlar ben de merak ettim” dedi.

Az sonra Sarp peri geldi ve efendim haklıymışsınız büyük bir zincirleme tuzak mevcut…

Şimdi efendim durum şu;
Bu gezegenlerden hangisi patlarsa patlasın, bu patlamanın frekansı ile daha ileride patlayacak başka bir bomba gezegen bulduk…

O bomba gezegenin patlamasıyla daha ileride yine patlayacak başka bir bomba gezegen bulduk ve bu zincir şeklinde yani insan söylerken bir garip oluyor fakat 4216 ileride, 4216 geride, 4216 sağda ve 4216 da solda bomba zincir gezegen sistemi var.

Bu zincirlerin son noktaları da masum topluluklardan oluşan yerleşim yerlerini tetikliyor.

Efendim şimdi şöyle bir durum söz konusu;
Bu olayı bizim üzerimize yıkabilmeleri için bunların belli bir sırayla patlaması gerekiyor.

Yani ikinci bomba gezegen patlamadan üçüncüsü patlamıyor.
Çünkü ikincinin patlama frekansına göre ayarlanmış.
Aynı şekilde 47 patlamadan 48 patlamıyor.

Biraz düşünürsek zannediyorum bu olayı çözebiliriz.
Siz ne ön görüyorsunuz efendim, bize söylerseniz sizin söylediğiniz şekilde bu olayı çözelim” dedi.

Mert,
“Sarp'cım siz zaten olayı çözmüşsünüz.
Dört yönde de birinci gezegenlere dokunmuyorsunuz. Dört yöndeki iki numaralı gezegenleri alıp başka bir yere götürüyorsunuz.
Daha sonra geliyorsunuz bu üzerinde yaşam olmayan birinci gezegenleri patlatıyoruz.

Bu dört yöndeki birinci gezegenleri patladıktan sonra, o götürmüş olduğunuz ikinci gezegenler orada bi dursun…

Sonuncu gezegenden başlayarak o her yöne 4000 küsur tane saydığınız gezegenleri temizleye temizleye, buraya kadar geliyorsunuz ve sonra o götürmüş olduğunuz ikinci gezegenleri de götürdüğünüz yerde temizleyerek geri getirir yerine koyarsınız.

Bu durumda sadece 4 yönde toplam 4 tane gezegen patlamış olacak…

O zaman 4 yöndeki ikinci gezegenleri alın götürün ve dediğim gibi bir temizlik yapın gelin, sonrasında ikinci aşamayı konuşurken size çay ikram edeyim.

Sarp baş üstüne efendim diyerek gitti.

Ebru Safinaz'a,
“Safinaz bu gezegenlerin nasıl götürecek bunlar, bir zorlama, bir zorluk olmaz değil mi?” diye sordu.

“Hayır Sayın Ecem hiçbir zorluk yok.
Belirli sayıda bir peri grubu ışık hızının belirli bir katına bu gezegenin etrafında dönerek çıktıklarında, bir çekim kuvveti oluştururlar ve daha sonra o çekim kuvvetini uyguladıkları gezegene çok seri, yani saniye bile sürmeyecek kadar kısa bir sürede alıp uzayın başka bir yerlerine taşıyabilirler.
Aynen filoyu taşıdığımız metot bu.
Hiçbir sıkıntı çıkmayacaktır, rahat olabilirsiniz” dedi.

Mert,
“Safinaz ben bundan pek emin değilim.
Şimdi çocuklar biraz sonra zaten bu işi hallettik diye gelecekler fakat biz burada galaksinin içerisindeki belli bir sayıda yıldızı, gezegeni yerinden oynattık...

Bazılarını da yok ettik...

Bu etkinin mutlaka bir tepkisi olacaktır. O nedenle nasıl yapsak...

Şimdi günde 3-5 tane gezegen ya da Yıldız doğuran galaksiler var.

Bizim Samanyolu galaksimizde yavruluyor ama senede bir tane gezegen ya da yıldız sayısı artıyor.

Yani Galaksi içerisindeki işte o toz bulutları vesaire, ısı şudur budur yeni bir gezegen oluşuyor bu etkiler sonucunda ya bu da bir denge yani balans dengesi.

Şimdi bakın bir şeyler söyleyeceğim fakat bunu ben söylemiyorum, canlı Cevahir abimiz söylüyor...

Dünyadan 30 milyar ışık yılı uzaklıkta Anka galaksisi varmış.
İşte bunun diğer bir adına Anka kuşu da denir, Phoenix galaksisi…

Şimdi bu Anka galaksisi bizim Samanyolu galaksimizin yüzde bir, yüzde ikisi kadar bir kütleye sahip ama galakside bulunan gaz ve toz bulutları bizim Samanyolu galaksimizden yüzlerce kat daha fazla...

Bu yüzlerce kat daha fazla olmasının yanı sıra Anka galaksisi aynı Anka kuşunun kanat çırpması gibi çok hızlı bir şekilde dönüyor sanki kanat çırpıyormuşçasına.

Bu dönüş ve ivmeli hareket sonucunda aynı Anka kuşunun küllerinden doğması gibi yeni yeni yıldızlar doğuyor.
Bu yıldızlara bağlı gezegenler de doğuyor...

Yani şöyle düşünün, günde 3-5 tane Yıldız doğuyor ve bu yıldıza bağlı bir sürü gezegenler oluşuyor ve bu bir denge çerçevesinde meydana geliyor.

Şimdi bu olay Anka galaksisinin merkezinde oluyor.

Demek ki siz Anka galaksisinin merkezinden, 4 tane patlattığımız gezegenlere benzer gezegen alıp getirip, buraya aynı yerlerine koyarsanız...

Burasının bir kere dengesini kurtarmış oluruz.

Anka galaksisi de bu yeni duruma göre ya üretimini hızlandıracak ya da o Balansı kurmak için A noktasında değil de B noktasında yeni yıldızlar ve gezegenler oluşturacak.

Yani oraya da bir zarar vermemiş olacağız, böylece sorun olmayacak.

Safinaz sen beni çok iyi anladın, öyle zannediyorum ki Sarp da anladı ama yine de senin gözlerin daha bir parlıyor...

Sarp'a bir de sen anlatırsın bu olayı.
Oradan 4 tane gezegen kapıp getirsin ve buraya koysunlar.
Buranın dengesi bozulmasın, öbür taraf kendi dengesini kendisi kuracaktır.

Evet duydunuz Cevahir ağabeyimizi...
Hem bize güzel bir hikâye anlattı, hem de olayın çözümünü sundu.
Kendisine hepiniz adını ve hepimiz adına teşekkür ediyorum” dedi Mert.

Sonra Ebru'ya dönerek,
“şimdi ben Cevahir ağabeye teşekkür ettim o da benim ağzımdan bana bir şey değil derse...
Kendi kendime teşekkür edip kendi kendime bir şey değil demişim gibi olacağım ve artık Ebru'cum bu durumda ne oluyor, bana artık bir huni takabilirsiniz dedi ve kahkaha attı.

Bu kahkaha ile birlikte herkesin gerginliği de yok olmuştu.

Evet bu sorun çözüldüğüne göre şimdi ne yapıyoruz Safinaz kaptan marşa bas ve gaza yüklen, yolumuza devam edelim dedi.

Safinaz,
“Baş üstüne Mert Bey” diyerek önce emniyete aldığı Muhip ve kruvazörleri eski yerlerine döndürdü, daha sonra da harekete geçildi.

Mert,
“bak şimdi Safinaz, gemimizin içerisinde işte 60.000 kişi mi, 70.000 kişi mi, yoksa 200.000 kişi mi durmadan birileri geldi...
Sayıyı bilmiyorum, siz daha iyi biliyorsunuz, pek çok insan var, peri var…

Şöyle yapalım biz bu seyahatimiz boyunca Moral bozucu ve çok yüksek derecede gizliliği olabilecek ya da birisinin sırrını ifşa etme noktası olabilir böyle durumlar olmadıkça, şeffaf olalım yaşadıklarımızı...

Asım burada mısın?

MANA 3.Kitap 13.Kısım için tıkla..

...