MANA 3.Kitap 22.Kısım
MANA 3.Kitap 22.Kısım
Bizler de burada şu sizin sıkılacağınız, planlamalar üzerine konuşmaya devam edelim.
Sohbet edelim, kahve içelim, çay içelim, artık bu teknik olaylara ve teknik konuşmaları bırakalım, bunları kim
kiminle ne konuşacaksa onlar yapsın.
Hadi bakalım bayanlar sizler başka bir yere geçin.
Zeynep abla tabii ki sen de o bayanlarla birlikte…
He Zeynep abla derken, Zeynep abla da bu galaksinin istihbarat şebekesini oluşturacak.
Lütfen onun da istekleri doğrultusunda ona da yardımcı olalım.
Ben şöyle söyleyeyim o zaman…
Zeynep abla bak sen istihbarat oluşturacağım dedin.
Kiminle istihbarat oluşturmak istiyorsan, şu dakika müsaitsen şu dakika, yarın müsaitsen yarın, öbür gün müsaitsen
öbür gün…
Yani ne zaman arzu edersen işte herkes burada…
Kimlerden ne istiyorsan, hiç kimsenin de zannetmiyorum bir itiraz olacağını sana bırakıyorum.
Her imparatorluğun seninle irtibata geçeceği bir görevlisi vardır ve Asım da sana destek versin ya da destek verecek kimse o periyi ayarlasın…
İstersen şimdi bayanlarla gidip kaynat, istersen hemen başla, karışmıyorum.
Sadece tabii sen de aynı şekilde ister bizimle oturup kahve iç, istersen ufaktan başla, istersen dolaş ortamları
gör.
Seni Asım hangi galaksiye, nereye gitmek istiyorsan götürür.
Kiminle konuşmak istiyorsan konuşturur.
Bu ortamı nerede sağlamak istiyorsan öyle yap.
Necmi abi sen öyle, Hayrettin ve Sarp siz öyle, Sacit abi siz de…
Artık görevleri kendiniz halledin, bana hiçbir şey sormayın.
Biz zaten bir şey olursa direkt müdahale ederiz.
Ben olayım, Zoran abi olsun, Orun Bey olsun, ne bileyim sayın kraliçem olsun, yani gereken neyse veya işte diğer tanışmadığımız galaksisi imparatorları, galaksisi büyükleri olsun, bunlar oturumlarınızda müdahale ederler size…
Oturumlarınıza katılırlar, gerekiyorsa yönlendirme yapılacaksa yapılır.
Ama bir de var ki ciğeri beş para etmez İmparatorlar müdahale etmeye kalkışır, onları biz hallederiz.
Tiran hükümdarlar vardır bu racon bize ters der onlar da bizim işimiz.
İşte neyse bunları hep beraber yapacağız.
Şu an bizim de sizinle bir işimiz yok.
Bize bir şey söylemenize gerek yok, oluşturun ve olgunlaştırın sonra konuşalım devamını.
Yani herkes serbest şu anda.
Kim ne istiyorsa onu yapabilir.
Ayrıca bir takım teknoloji alışverişleri ve sağlık hizmetleri konusunda mağdur olan bölgeler varsa o konularda da tabii ki birtakım oluşumlar içerisine girilip birtakım birliktelikler oluşturulacak.
Elbette ki açlık ve sefalet çeken, yiyecek bulamayan bölgeler varsa, bunlar için bir takım sentezleme olayları, makineleri gündeme getirilecek.
Yani herkesin mutlu olacağı bir döneme geçilecek.
Bunun için de gerekenler yapılacak.
Bunun için, gerekenleri yapmak için, nasıl bir heyet kurulması gerekiyor, başkanlığını kim yapacak…
Bunları hiç konuşmadık, düşünmedik, yani şu an aklıma gelen bir şey bu…
Sizin aklınıza daha güzel şeyler gelebilir.
Geldiğinde bunları hep beraber oturalım konuşalım.
Ya da bizim konuşmamıza da gerek yok.
Sadece sen işini yaparken bir şeyle karşılaştın, farklı bir birimin kurulması gerekiyorsa, o birimin içinde temel
atın, bize de gerek varsa danışın.
Anladınız yani bir çeki düzen vereceğiz bütün evrene ki daha çok işimiz var.
Bu Evren bizim için uzun yolculuğumuz esnasında sadece üç adımlık bir şey…
Onun için burada çok fazla oyalanmayacağız, bu işleri bitireceğiz ve yolumuza devam edeceğiz
Şimdi son noktayı koyayım da bunu sonradan konuşmuş, sonradan söylemiş gibi olmayalım.
Asıl amacım bütün bu galaksileri tek bir bayrak altında toplayarak birleşik galaksiler konfederasyonunu oluşturmak.
Yani bütün galaksileri bağlayan, bütün galaksileri kucaklayan, bütün galaksilere gerektiğinde mükafat,
gerektiğinde ceza veren, onların üstünde bir birim olan birleşik galaksiler konfederasyonu ve her bir galaksinin
temsilcisi senatörü ile oluşturabileceği bir meclis…
Buraya doğru gidiyoruz.
Yine herkes ona taktir edilen, elinde var olan refah içerisinde yaşamaya elbette ki devam edecek.
Çünkü yani Yaradan öyle yaratmış.
Bizim bu yaratılışa karşı durmak gibi bir tavrımız olamaz fakat onlardan nasıl söylenir araştırırken görmüşsünüzdür, bizim dünyamızda zekât denilen bir olay var…
Yani herkes, zenginler için bahsediyorum bütün zenginler, nasıl söyleyeyim ana kaynaklarına dokunmadan, hani böyle
elde ettikleri kâr olur ya…
O yıl o kârının işte böyle kırkta birini fakirlere dağıtırlar.
Sizden de öyle bir şey bekliyorum.
Yani böyle ihtiyacı olan galaksilere elinizdeki servetten elde ettiğiniz, o servetten böyle kırkta bir gibi artık
nasıl uygun görürseniz, kırkta bir olur, 20’de bir olur, uygun olan neyse…
Bizim orada kırkta bir ve burada ne olacağını bilmiyorum.
Ha şunu da ekleyeyim Safinaz 4 dakikada çözer bu işi ama gene bizim orda bir laf var ki tarlada yetişen domates
ile serada yetişen domatesin tadı bir olmaz derler…
Bunu da lütfen sadece tabii bir gündeme getirip araştırın.
İşte ihtiyacı olan yerlere nereden ne kadar kaynak aktarılacaksa, ama orayı zedelemeden, onların doğal hakkı
olarak ellerinde bulunan zenginliklerini sarsmadan fakat içinden bir parça göz hakkı dediğimiz o payı alıp diğer
yerlere iletecek şekilde bir konsept oluşturmanız da gerekiyor ve de her şeyden önce bu işleri nerede yapacağız
onu belirlememiz gerekiyor.
Orun Bey söz alarak,
“Mert Bey bakın Canlı Cevahir ile berabersiniz…
O şimdi müdahale etmeden ben söyleyeyim ki yoksa canımı Okur.
Her ne kadar burada Quilla galaksisinde sayın kraliçe Eli’nin çerçevesinde bir teknolojik üstünlük, bir zenginlik,
zengin bir sofra, muhteşem ikramlar…
Bunları görmüş olsanız da bizim galaksimiz olan Bazira yanında tüm bunlar, sizin orada nasıl söylenir devede kulak
kalır.
O nedenle sizi ağırlamak, ihtiyaçlarınızı karşılamak gerek maddi gerek teknoloji olarak sizin ihtiyaçlarınızı karşılamak, rahatınızı sağlamak, bir şey istediğinizde ulaşmanızı kolaylaştırmak adına bu merkezi Bazira’da kurmanızı talep ediyorum.
Çünkü ne yaparsanız yapın o sendeki Cevahir sonunda bu işi benim başıma yıkacaktır.
Bunu çok iyi biliyorum ve hikayesini de anlatmamış henüz size ki tüm zenginliğim aslında onun sayesindedir.
O nedenle o benim başıma yıkmadan önce ben teklif etmiş olayım ki böylece bu işin lafını sözünü daha sonra bana
edemezsin.
Mert gülümsedi ve
“Orun Bey çok teşekkür ederim, sizin söylediğiniz şekilde hareket edeceğiz.
O zaman arkadaşlar demek ki bütün bu heyetleri Bazira galaksisinde Orun Bey’in uygun gördüğü yerde kuruyorsunuz ve
masrafları da Ona yıkıyorsunuz.
Tabii Latife yapıyorum.
Safinaz masraf konusunda ve ne bileyim gerekli olan şeyler konusunda Orun Bey’i yormadan siz bunları
halledersiniz.
Benim tüm söylediklerim Latife’den ibaret.
Safinaz,
“Baş üstüne Mert Bey siz hiç merak etmeyin, biz ne gerekiyorsa anında yerine getiririz, hiç kimse rahatsız olmaz,
mutsuz olmaz emin olun” dedi.
Sonrasında kadınlar başka bir yere geçtiler.
Uzaktan da olsa kahkaha sesleri geliyordu.
Demek ki kendi aralarında kadın kadına farklı şeyler konuşuyorlardı.
Erkekler de bu siyasi ekonomik askeri konuşmaları bir kenara bırakmış vaziyette daha farklı konularda
konuşuyorlardı.
Merak ettikleri konular vardı onları soruyorlardı.
Uygun olan cevaplar onlara veriliyordu.
Tüm bunlar, dünyaya ve diğer galaksilere şeffaflık içerisinde ama nezaketle, gösterilecek yer var gösterilmeyecek
yer var o nezaket çerçevesinde izlettiriliyordu.
Safinaz’da ecesiyle birlikte kadınlar tarafına geçmişti bu nedenle Mert Sarp’a seslenerek Sarp müsait misin yoksa Asım’ı mı çağırayım diye sordu.
Sarp,
“Her türlü emriniz için, her şeyden önce sizin emriniz gelir fakat bir şey oluşturuyoruz.
Asım müsaitse ondan rica edelim Mert Bey” dedi
Mert bunun üzerine,
“Tamam Sarp sen Necmi abi Hayrettin ve Sacit abi ile zannedersem bir şeyler planlıyorsun, sen onlarla ilgilen ben
Asım’la hallederim” dedi.
“Asım şimdi senden rica edeceğim şey şu;
Asaf Hocamı, yanında artık kimleri getirmek istiyorsa, bu konuşulanları seyrettiler, hâlâ da seyretmeye devam
ediyorlar…
Şu anda zannedersem bizi duyuyorlar.
Beraberinde kimleri getirmesi gerekiyorsa, nasıl bir heyet oluşturması gerekiyorsa, onları da alarak, tabii ki
onları alırken onları böyle mağdur etme, eşiyle çocuklarıyla birlikte Bazira’da bunları misafir edecek şekilde
sana zahmet getir.
Gelirken bir ihtiyaçları varsa onları karşılayın.
Giysi olur, ne bileyim işte şu olur bu olur veya ayrılmadan önce orada yapmaları işleri vardır.
Onlara yardım edin…
Bunları falan hallettikten sonra Asaf Hocam ne zaman müsait olursa, evet onunla beraber de gelebilirler, yarın da
gelebilirler bunları size bırakıyorum.
Yani özetle Asaf Hocam bize lâzım, bu tanışma ortamında onun da olmasını istiyorum onları bir kap gel sana zahmet” dedi
Asım baş üstüne dedi ve gitti bir 15 dakika kadar geçmişti ki Asım Asaf Hoca’yı alarak Mert’in yanına geldi.
“Mert Bey konuşmadan sonra Asaf Hoca zaten konuşmanın nereye gideceğini tahmin ederek böyle bir heyet hazırlamış.
Onların bir kısmını Bazira’ya getirip yerleştirdik, yerleşiyorlar.
Diğer arkadaşların bazıları var bugün gelmeleri uygun değil, onlar yarın katılacaklar, gidip onları da alacağız.
Asaf Hoca’mı da size teslim ediyorum” dedi ve selam vererek ayrıldı.
Mert Asaf Hoca’yı gördüğünde ayağa kalkmıştı.
Ona doğru yürüdü ve sarıldıktan sonra eğilip Elini öpmek istedi fakat Asaf Hoca estağfurullah diyerek elini kaçırdı.
Mert oradakileri dönerek, işte bu görmüş olduğunuz, Zoran abi daha önce tanışmıştı, bu görmüş olduğunuz bizim dünya federasyon başkanımız, canımız, ciğerimiz Asaf Hocamız” diyerek onu oradakilere tanıştırdı.
Oradakileri de uygun bir şekilde Asaf Hoca’ya takdim etti ve sadece kraliçe Elinin kadınlarla birlikte içerde
kaynattığını, onunla daha sonra tanışmasını uygun olacağını söyledi.
Asaf Hoca büyük bir samimiyetle ve hassasiyetle oradakileri selamladıktan sonra sohbete katıldı.