MANA 3.Kitap 25.Kısım
MANA 3.Kitap 25.Kısım
Mert Safinaz’a, ertesi gün bu akıl oyunları için özellikle armağanın gelmesi gerektiğini söyledi.
“Şu an için onu rahatsız etmeyelim fakat yarın biz Bazira galaksisine geçtiğimiz vakit onu da oraya getirelim.” dedi
Şimdi aslında şöyle bir durum var.
Bu Bark Gemimiz içerisinde bulunan yolcular sonuçta geldiğimiz yerleri görmek isteyecekler... Nasıl yapsak?
Orun Bey bizim gemide kaç kişi var tam olarak bilmiyorum ama sanırım yanımızdaki diğer gemilerle birlikte bir seksen, yüz bin kişi kadar var.
Bunlar yatıya kalmamak üzere de olsa Bazira’ya inmek isteyecekler.
Nasıl bir izin verirsiniz bunlara?
Size sormak isterim.” dedi
Orun Bey tebessüm ederek,
“Mert Bey sizin dünyanızda bildiğim kadarıyla 8 milyar insan çok rahat yaşıyor.
Bizim Bazira galaksimizin merkez gezegeninin ismi de Bazira.
Gezegenimizin büyüklüğü sizin dünyanızın yaklaşık 70 katı.
Yani bu gezegen üzerinde yaşayan nüfusu söyleyeyim size.
Kesin sayıyı söyleyemesem de en az bir 800 milyar canlının yaşadığını söyleyebilirim.
Şimdi aklınızdan şöyle bir soru geçiyordur. Dünya 8 milyar, 70 katı olsa 560 milyar eder.
200-300 milyar fazlalık var.
Demek ki çok sıkışık bir gezegen gibi bir fikir oluşmuşsa bunu hemen dağıtın.
Sebebine gelince, bizde öyle gezegenin her alanına yayılma gibi bir şey söz konusu değil.
Bazira’da öyle binalar var ki bir bina tek başına, 100 150 milyon canlıyı refah içerisinde taşıyabilir.
Aynı zamanda bu binalar da sizin çok katlı dediğiniz ama çok katlıyı nasıl düşünüyorsunuz bilemeyeceğim fakat sanırım böyle bir bin, bin iki yüz katlı binadan bahsettiğimin farkındasınızdır.
Yani bizdeki binaların her katında yaklaşık 1 milyon canlı mutlu ve refah içerisinde, birbirine temas etmeden yaşantısını sürdürebilir durumda.
Mutlu ve refah olayını biraz açacak olursak, sizinle ilgili birtakım görseller gösterilmişti bize...
Orada alışveriş merkezleriniz, spor, olimpiyat sahalarınız, hobisel alanlarınız, iş merkezleriniz, işte ne bileyim yemek yenecek, bir şeyler içilecek gibi her katta bu dediğim şeylerin hepsi fazlasıyla mevcut olacak şekilde katlardan bahsediyoruz.
Sonuçta sizinkilere çok rahat bir şekilde ve diğer katlardan daha özellikli güzel bir kat veririz.
Öyle 100.000 kişi falan bizi sarsmaz.
İsterlerse 1 milyon kişi gelsin, tek kat rahat bir şekilde bu söylediğim rakam kadar canlıyı alıp yaşatabilir
durumda.
Mert Bey rahat olun.
Eğer bu şekilde bir düzenlemeden rahatsız olunma durumu söz konusu ise...
Sizi arzu ederseniz, içinde her şeyin en mükemmel şekilde kurulu olduğu misafir ağırlama gezegenlerimiz var.
Onlardan birisini de tahsis edebiliriz.
Yani bunu bir gösteriş ya da israf gibi görmeyin çünkü biz bir ticaret galaksisiyiz.
Hatta bir ticaret galaksisi değiliz, galaksiler arasında yegâne ana ticaret galaksisi biziz.
O kadar çok canlı alışveriş yapmak için gelir ki bizim galaksiye.
Bazen toplu halde gelmek istediklerinde ya da bir sempozyum, bir fuar gibi, sizin orada öyle diyorlar zannedersem,
bir konferans gibi etkinlik olacağı zaman, gelecek kişi sayısı milyarlarca olabilir.
O nedenle onlara bu tür etkinliklere gezegen bazında tahsisler yapmamız gerekebiliyor.
Mert, “Duydunuz Safinaz...
O zaman ne yapıyorsun, bizden buraya bir portal açıyorsun ve gelip gitsinler. İsterlerse gelsinler, görsünler,
gezsinler, sonrasında gidip bizim gemimizde uyusunlar.
Arzu ederlerse burada verilen yerlerde eğlensinler, yatsınlar, kalksınlar ayarlayın işte.
Zaten herkes ayrı telden çalacak sonuçta.
Bilim insanı ile darbukacı aynı yerde yapamaz, ayar çekin.
Sacit abi, tabii sen de bizim 32'leri her ne kadar iş yoğunluğun fazlaysa da kontrol ve gözetim altına alırsan.
Yani bu söylediğim kontrol ve gözetim onları baskı altında tutmak için değil, elimizin altında olmalarını istediğimiz için.
Çünkü öyle zannediyorum ki onlara da birtakım görevler düşecek gibi görünüyor.
Bunun dışında Safinaz’cım bildiğim kadarıyla bir takım peri büyüklerini bu geziye dahil etmiştin ve hatırladığım kadarıyla galaksilerdeki diğer peri büyükleri ile tanışmak için gelmişlerdi.
O halde sizde ne yapıyorsunuz?
Aynı Necmi abilerin yaptığı gibi bu galaksilerdeki peri büyüklerini, Orun Bey'in size tahsis edeceği bir gezegende
topluyorsunuz.
Onlar da orada farklı toplantılar yapsınlar ve onlar da bize gerekli olacaklar.
Ortaya bi sayıları çıksın, kabiliyetleri, becerileri çıksın öğrenelim.
Ayrıca hassasiyet göstermeyi istediğim başka bir konu var...
Nasıl ki sizde bir takım dünyada yaşamış ve nasıl söylenir tedavülden kalkmış, yani artık kullanışlı değil,
kıyametleri kopmuş vesaire ama temsilcileri sizinle yaşıyor.
İşte Tanrılar var kadimler var gibi...
Elbette ki bu peri büyüklerinin görüşmeleri esnasında farklı konular konuşulacaktır ama bu konuyu uygun bir şekilde gündem maddesi yapmanı senden rica ediyorum.
Onların yaşadıkları gezegenlerde, galaksilerde bu tür geçmişten kalan, aralarında yaşayan neler var, kimler var,
bunların hikayeleri nedir?
Bu konuda da araştırıp birtakım sonuçlar oluşturduktan sonra bizimle paylaşmanı rica ediyorum.
Çünkü neticede hem bunlar bizim için önemli ve gerekli olabilecek bilgiler, hem de Eceleri burada…
Böyle bir toplantı düzenlerseniz, Ebru’ya hiç sormadan konuşuyorum ama sorsam da ben elbette ki yaparım, planlama işine beni karıştırmayın, vakti geldiğinde ben giderim diyecektir.
O nedenle onu yormuyorum direkt sana söylüyorum.
Böyle büyüklerin toplantılarına Ecelerinin de yani kısa da olsa bir ziyarette bulunup, onlara bir konuşma yapması
gerekecektir.
Evet söylediklerimiz bu çerçevede temel oluşturmak üzere, söylemediklerimiz de buna eklenerek güzel sonuçlar alacağımızı ümit ediyorum.
Şimdi hiç dağılmayalım, bayanlar yine bizden ayrılsınlar ve artık pijama partisi mi yaparlar, Ateş başında
toplanıp birbirlerine korku hikayeleri mi anlatırlar, ne yapacaklarına elbette ki ben karışamıyorum ve
karışmıyorum.
Ama biz biraz erkek erkeğe sohbet yapıp sonra da gidip yatacağız.
Sizler de uygun vakitte yatın ki sabah kahvaltı yaptıktan sonra Bazira’ya geçeceğiz.
Sacit abi bakın siz ve diğerleri burada hiçbir şeye başlamayın.
Planlarınızı yapın fakat her ne yapacaksınız Bazira’da başlayacaksınız.
O nedenle siz de ara verin.
Şöyle güzel çay, kahve içip kendinizi bir rahatlatın.
Sonrasında sizler de istirahate çekilin
Daha artık ben bir şey demiyorum.
Zeynep abla işte hepiniz buradasınız, Safinaz burada, Asım burada, Sarp burada, yani Bark'a dönüp de orada uyumak
istiyorsanız sizin tercihiniz.
Burada kalacaksanız siz daha iyisini bilirsiniz.
Evet yoruldum.
Hadi herkes istediğini yapmak üzere lütfen dağılsın ve önce kafalarınızı dinlendirin sonra vücutlarınızı...
Sabah görüşmek üzere dedi.
Bayanlar söylenenlerin hiçbirisine aldırış etmeksizin, tüm söylenenlerin içinde o pijama partisi olayına takılmışlardı ve Ebru’ya pijama partisinin ne olduğunu soruyorlardı.
Ebru,
“müthiş bir şey...
Her genç kızın mutlaka yapması gereken bir etkinlik ve siz genç kızları yanımda bu partiyi yapmak üzere
götürüyorum.
Biraz sonra çok eğleneceğiz ancak bu eğlencenin tadının çıkması için bize epeyce kuş tüyü yastık takviyesinin
yapılması lazım ki sizlere yastık savaşı nasıl yapılır göstereceğim.” dedi ve kadınlar kahkaha atarak oradan
ayrıldılar.
İmparator Zoran,
“Mert Avira’yı kaybettik.
Artık bundan sonra hep beraber olmak zorundasınız.
Çünkü siz giderseniz ben Avira ile baş edemem.
Ben savaşçıyım savaşırım.
Başka bir şey yapamam falan dedim ama...
Ne olduğunu bilmesem de hislerim diyor ki O yastık savaşları falan bizi bozar.
Herkes gülüyordu ortam hoştu insanlar tatlıydı.
Güzel sohbetler yapıldı, çaylar içildi, sonrasında herkes sessizliğine çekilerek yataklarında uykuya daldılar.
Yatmadan önce Kâhya Bey onlara yatacakları yatağın özellikleri olduğunu, onları çok rahatlatacağını ve yarım saatlik bir uykunun normalde 8 saatlik bir uykuya eşdeğer olarak gerçekleşeceğini söyledi.
O yarım saatten sonrası artık sizin bileceğiniz şey dedi.
Kendilerinin dünyada ki gibi 6-8 saat uyumadıklarını, akşamları yarım saat bir saat uyuduktan sonra kalkıp, yine farklı istirahatlerde bulunduklarını ve bunların toplamının 3-4 saat sürdüğünü sonrasında tekrar görevlere başına geldiklerine ifade etti.
Yani sizin dünyanıza göre bir gün 24 saatse bunun 4 saatinde biz çok rahat bir şekilde istirahatimizi yapıp kendimizi yeni bir çalışma gününe hazır hale getirebiliyoruz.” dedi.
Bunun elbette ki güneş dediğimiz ışık kaynağının doğma ve batma süreleri her gezegene göre değişiyordu.
Ancak gidecekleri Bazira gezegeni 7 gün gündüz 3 gün gece zaman periyoduna sahipti.
O sebepten uyku ve istirahat olayları, vakti geldikçe bu şekilde yarım saatler şeklinde çözülüyordu.
Fakat dolaşırken göreceksiniz bazı yerlerde 3 günde bir Güneş batar battıktan 5 gün sonra doğar gibi hadiseleri de şahit olacaksınız.
Bu şu anda yatacağınız yatakların aynılarını Orun Bey size temin edecektir.
Hatta bana sorarsanız Efendim, Bark geminize de periler bu yatakları organize ederek uygulasınlar.
Mert Kâhya Bey’e teşekkür etti.
Sadece bu değil, bizim kendi dünyamız için bunun gibi pek pek çok bilgi alışverişlerinde ve teknoloji
transferlerinde bulunmamız gerekecek...
Ah bir dönebilsek oraya...
Yapılacak çok şey var da biraz zor gibi oraya dönmemiz.
Bakalım tekrar ne zaman dönebileceğiz.
Aman bu dediklerimi Ebru duymasın.
Birkaç hafta içerisinde oraya döneceğimizi Umut ediyor.
İnşallah umduğu gibi gerçekleşir.
Fakat işimiz çook çok zor Kâhya Bey dedi.
Sonrasında herkes istirahate çekildi ve gerçekten Kâhya Bey'in dediği gibi, yarım saat sonra herkes sanki 8 saat uyumuşçasına bir zindelikle ve uykularını almış olarak uyandılar.
Fakat henüz sabah olmamıştı.
O nedenle kimisi biraz daha uyumaya gayret etti, kimisi birtakım konularda o bölgeye ait bilgiler içeren
kitapçıkları okudu, kimisi bir şeyler yazdı, sonuçta gün doğdu ve yaşayanlar günlük hayatlarına başladılar.
Kahvaltı zamanını kaçırıp ayıp etmemeleri için kendilerini uygun zamanda haberdar etmesini Mert yatmadan önce Safinaz’a tembih etmişti.
Safinaz kapıyı çalıp içeri girerek,
“Mert Bey kahvaltı 5-10 dakika sonra hazır hale gelecek, siz de uygunsanız buyurun.
Ebru Ecem’e de haber verdim, diğer arkadaşlara da haber verdim.” dedi ve ayrıldı.
Mert kahvaltı için geldiğinde kahvaltının farklı bir konsept ile terasa hazırlanmış olduğunu gördü ve gülümseyerek
yanlarına gelip
“Gününüz aydın olsun hepinizin” dedi.
Herkesle selamlaştıktan sonra baktı, herkeste sanki bir böyle nasıl söylenir, saat farkından dolayı uçak yolculuğu sonucu oluşan jetlag benzeri bir durum söz konusu idi.
Kendisinde de olduğu için insanların ne tür bir sıkıntı yaşadıklarını tahmin edebiliyordu.
Alışkın olmadıkları bir şekilde o teknolojik yatakların yarım saat içerisinde 8 saatlik uykuyu ve dinlenmeyi kendilerine vermesi sonucu, nasıl söylenir böyle abandone olmuş durumdaydılar.