MANA 3.Kitap 45.Kısım
MANA 3.Kitap 45.Kısım
Oradan ayrıldılar ve salıncakların olduğu bölgeye geldiler.
Salıncakların olduğu bölgede kahkahalar, gülüşmeler, laflaşmalar, nasıl derler böyle gırla gidiyordu.
Kraliçe Eli üzerindeki ceketi falan atmış, salıncakta gökyüzüne kadar çıkıyor yeryüzüne kadar iniyordu.
Ebru ve Mert'in geldiğini gördüklerinde durdular ve salıncaklardan indiler.
Kraliçe Eli,
“Ebru bu ne güzel bir şeymiş böyle…
Bizde bilimde ileriyiz diye övünürüz fakat bu kadar güzel bir şey ki akıl edip icat edememişiz, yuh olsun bizim
bildiğimiz ilime de bilime de” dedi.
Zeynep Hanım bir kahkaha attı ve
“Bizde daha ne ilimler ne bilimler var bir görseniz…
Bunların hepsini size öğreteceğiz merak etmeyin.” dedi ve bir kahkaha daha koyuverdi.
Neş’e içerisinde yemiş içmiş eğlenmiş ve Ataları ziyaret etmiş olarak oradan ayrıldılar.
Ebru Bazira’ya döndü ve bahçenin orta yerine kurulmuş olan devasa ekrandan spor müsabakalarını seyretmek üzere herkesle birlikte yerini aldı.
Mert, Kraliçe Eli ve Ayşe spor müsabakalarına katılmak üzere galaksisine geçmişlerdi.
Yaşananlar çok ilginçleşmeye başlamıştı.
Mert bir an için “ne oluyoruz” dedi.
Hakikaten ne oluyordu…
Kısa zaman önce üniversitede bir doktor iken şu an gelinen durumları düşündü.
Dünyayı tek devlet haline getirmişler ve bir federasyon oluşturmuşlardı.
Dünyaya gelen uzaylı misafirler sonrasında bir savunma hattı oluşturmak için uzay gemilerinden oluşan büyük bir filo yapılmıştı.
Kun-Lun dağlarına aynı anda 60 milyon öğrenciyi uzay gemilerinde çalıştırmak üzere eğitime almışlardı.
Sonrasında cadıların filoları ile çarpışmak zorunda kalmışlardı.
Öncelikle dünyayı kurtarıp peşinden uzaya açılmışlar ve galaksiler arası bir yolculuğa çıkmışlardı.
Bu yolculuk her ne kadar tanışma ve barışma adı altında başlasa da uzayı da birleştirip, kötülüklerden ve kötülerden olabildiğince arındırdıktan sonra, tüm evreni kapsayan bir galaksiler federasyonu oluşturmak üzere karar almışlardı.
Evrende bulunan 79 ana galaksi, bunların alt galaksileri ve etnik gruplardan oluşan topluluklar üzerinde, saygı sevgi ve gerektiğinde baskıya dayanan bir davet ile onları federasyona çağırmışlardı.
Bu galaksilerden pek çoğu itirazsız olarak gelmiş fakat bazıları ile meydan okumalar gerekmiş, böyle bir durum ile karşı karşıya kalmışlardı.
Sanat alanında, mimari alanda, değişik yarışmalarda başarılar göstermişler ve o galaksilerin de saygısını kazanarak, onları da galaksiye davet etmişlerdi ve de onlar da seve seve katılmışlardı.
Savaşçı bir galaksi vardı ve bu galaksiyle büyük bir meydan okuması sonucunda onların 12 aşamalı ölüm kalım testini geçmişler, onların da dostluğunu kazanarak galaksiler federasyonuna katılmalarını sağlamışlardı.
Sonrasında sıra spor müsabakalarına gelmişti. Bu gerçekten de en zor olan kısımdı.
Çünkü en baştan beri tereddüt ettikleri Tanrılarla karşı karşıya geleceklerdi.
Bu Tanrı dediğimiz varlıklar, mistik güçleri sebebiyle yenilmezlik noktasına ulaşmışlar ve o nedenle onlara Tanrı lakabı takılmıştı.
Tam buraya gireceklerken, canlı Cevahirin Mert'ten yarışma öncesi Xiu olduğunu açıklamasını istemişti.
Kraliçe Eli ve de Ayşe ile birlikte katılacakları müsabaka öncesinde, ataların mezarlarını ziyaret etmek üzere yasak olan bir bölgeye izin alarak gitmişlerdi.
Burada ölüm noktasına ulaşmalarına rağmen Ruhani varlıklarını hala sürdürebilen Atalar, üst düzey Tanrı pozisyonunda olan varlıklardı.
Onların ruhaniyetleri ile samimi bir kaynaşma yaşamışlar ve canlı Cevahir’in desteği ile çok kıymetli güç ve prestij sağlayarak oradan ayrılmışlardı.
Şimdi sıra Xiulian Spor müsabakalarına katılma noktasına gelmişti ve Mert, Kraliçe Eli ve Ayşe'yi alarak müsabakanın yapılacağı yere gelmişti.
Orada çok samimi ve dostane bir karşılama ile karşılandılar.
Her ne kadar Kraliçe Eli yarı tanrı pozisyonunda olsa da onun zarafeti ve nezaketi ile, ayrıca konumu itibariyle, kendileri için bir tehdit oluşturmadığını düşündüklerinden, karşılarına çıkan ekipte Tanrı unvanlı hiç kimse yoktu.
2 Aziz ve bir yarı Tanrıdan oluşan ekiple karşılaşacaklardı.
Yarışmanın kuralları ilan edildikten ve hassas noktaları vurgulandıktan sonra yarışma başlamak üzereydi ki Mert,
“izniniz olursa size yarışma başlamadan önce bir bilgi vermek istiyorum.
Bu bilgiyi mutlaka vermem gerekiyor çünkü gerçekten önemli” dedi ve devam etti.
“Sizler gerçekten dostsunuz ve samimi bir ortam içerisinde bir yarışma hazırlamışsınız ve de gerçekten teşekkür ederiz ki karşımıza bizi dümdüz edecek tanrı pozisyonunda bir yarışmacı çıkarmayarak büyük nezaket göstermişsiniz.
2 Aziz ve bir yarı Tanrı ile müsabaka yapmamızı uygun görmüşsünüz ve bunun için size gerçekten teşekkür ediyoruz.
Yalnız size şunu söylemek istiyorum ki ben ne Azizim ne yarı Tanrıyım ne de Tanrıyım.
Bu söyleyeceğim kelimeyi ve unvanı daha önce duydunuz mu bilmiyorum fakat ben bir Xiu ’yum.”
Mert bunu söylediğinde seyirciler de dahil olmak üzere bütün üyeler ayağa kalkmış ve çok ciddi bir tavır takılmışlardı.
Oranın imparatoru olduğu ve o an gösterdiği büyük bir baskılı güç bunun doğruluğunu pekiştirmesi ile konuşan Xoba isminde bir Tanrıydı.
“Mert Bey sizleri gerçekten dost olarak karşıladık ve samimi duygularımızı göstermek üzere sizinle yarışacak ekibimizi dengeli bir şekilde ve özenle seçtik…
Ancak sizin bu davranışınız ve konuşmanız hiç yakışık almadı.
Her ne kadar bizi tanımadığınızı bilsek de bizim değerlerimiz ile bu şekilde alay etmenize izin veremeyiz.” dedi
Mert,
“Tendor sözlerine dikkat et, bağladığım tendonunu tekrar kopartırım.” dedi
İmparator Xoba afallamıştı.
Çünkü tarihte kendisine Tendor diye hitap edebilecek tek bir kişi vardı.
Konuşmaya çalıştı fakat konuşamadı.
Bunun üzerine Mert'in ağzından canlı Cevahir,
“Evet dostum yanılmıyorsun ben canlı Cevahir” dedi.
Canlı Cevahir ismini duyanlar, bütün seyirciler de dahil sağ ellerini yumruk yaparak kalplerinin üstüne koydular ve hafif eğilerek selamladılar.
Canlı Cevahir de Mert'in vücuduyla aynı hareketi yaparak selam verdi
Şaşırmayın…
Biliyorsunuz ben çok önceleri vücudumu terk etmiş ve enerji formuna geçmiştim.
Dolayısıyla enerjimi aktarabileceğim her şeyin vücudunda yaşayabiliyorum.
Elbette her şeyin derken, beraberinde yaşadığım vücut ya da nesne temiz olmalı, karanlık tarafa geçmemiş aydınlık bir benliğe sahip olmalı…
Bu delikanlının ismi Mert ve aynen bütün evrende seçtiğim nadir bir vücut sahibi.
Ayrıca gerçekten de kıymetli bir varlık.
Gücümü Mert’te toplarken, Efsun ve büyüm ile sihrimi Ebru isminde çok hoş bir bayanda topladım.
Evet sonuçta karşınızdayım ve Mert biraz önce Xiu olduğunu ifade etti dostlarım.
Bu doğru…
Ömrü hayatınızda görüp göreceğiniz tek Xiu ile karşı karşıyasınız.
Elbette her ne kadar sözüme inanıp güvendiğinizi bilsem de en azından merakınızı gidermek açısından Mert'in Xiu olup olmadığını test etmenizi isterim.
Fakat burada bir sorun var ki Mert’i test edebilecek düzeyde Bir Xiulian uygulayıcısı mevcut değil.
Yani isteseniz de test edemezsiniz.
Bu nedenle size şöyle bir fikir vereyim.
Şu karşıdaki tepeyi görüyor musunuz?
İçinizde tanrı pozisyonunda olan imparatorunuz da dahil olmak üzere, hanginiz isterseniz o tepe üzerine güç
uygulamasında bulunun.
Belki biraz yontarsınız.
Başka tepeleri belki yok edebilirsiniz fakat o tepenin içi çok sert bir metal ile, kara göktaşı ile dolu.
Evrendeki en sert cevheri bulunduruyor.
O nedenle dediğim gibi anca tıraşlarsınız tepeyi.
Elbette bu da lafta kalmasın, buyurun tepe için gücünüzü gösterip test edin.
Daha sonra Mert'in tek parmağı ile yapacağı Xiu uygulamasını görün.
Ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Şimdi Tanrı pozisyonunda dediğiniz, yani yenilmez olduğunu iddia ettiğiniz hanginiz olursa olsun, ancak bir başka yenilmezin artı bir daha artı bir daha yani en fazla 3 Yenilmez’e karşı koyabilir.
Karşı koyabilir derken, onunla savaşmadan onun uygulayacağı baskın güce en fazla 3 tanesine karşı durabilir ve dayanabilir, dördüncüsünde çok ciddi sakatlanmalarla karşılaşabilir.
Şimdi burada gördüğüm kadarıyla 17 tane Tanrı dediğiniz, yenilmez pozisyonunda Xiulian uygulayıcısı mevcut.
Onun 5 katı kadar yarı Tanrı ve pek çok Aziz ile diğer mertebede uygulayıcılarınız mevcut.
O tepeye Mert'in yapacağı uygulamadan sonra Mert bu meydanın ortasında dursun.
Burada bulunan bütün Tanrılar, yarı Tanrılar, Azizler ve diğer uygulayıcılar onu bastırsın.
Alayınıza aynı anda karşı koyabilirse koyar…
Koyamazsa bu defteri burada kapatırız.
Fakat siz de biliyorsunuz ki Mert gerçekten bir Xiu ise 3 tane değil 300.000 tane de yenilmez tanrı dediğiniz
uygulayıcı onu bastırmaya çalışsa da fayda etmez.
Bu sadece Xiu düzeyine ulaşmış bir uygulayıcı için olan bir özellik.
Şimdi bunu neden yaptırıyorum size…
Çünkü yarışma marışma diyeceksiniz, Mert'in karşısına rakip diye çıkacaksınız…
O her ne kadar gücünü kontrol etse bile, sizin yapacağınız sert bir hareket sonucunda oluşan tepkiyle kendinize
zarar verebilirsiniz.
Evet dediğim gibi öncelikle siz o tepeye bir yoğunlaşın, bir tıraş edin, bütün gücünüzü kullanın ve ne
yapabiliyorsunuz görelim.
Sonra Mert tek parmağıyla, tek bir hareket ile ne yapabiliyor onu görün.
Sonra da Mert’i şöyle bir ezmeye çalışın.
Hepiniz birleşip aynı anda üstüne güç uygulayarak bakın.
Böylece Xiu olup olmadığını anlarsınız.
İmparator Xoba teşekkür etti ve canlı Cevahir sessizliğine çekildikten sonra Mert,
“Saygıdeğer uygulayıcılar hepinize merhaba, ben Mert” dedi.
Mert'in konuşması tebessümle ve tezahüratla karşılandı.
Demek ki övgüye değer bir yeteneği olduğunu hissetmişlerdi.
Orada bulunan yüksek seviyeli uygulayıcılar, canlı Cevahir'in işaret ettiği tepeye tüm güçleriyle saldırdılar fakat aynen bahsedildiği gibi de tepeyi ancak tıraş edebildiler.
Sonrasında Mert’e
“Lütfen siz güç uygular mısınız?” dediler.
Mert tek parmakla yapılacak bir hareket olduğunu biraz önce dinlemişti ve sadece sağ elinin işaret parmağını kaldırdı ve komik bir hareket ile o tepeye, çocuklar oynarken parmaklarını tabanca yapıp Ateş ederler ya o misal ateş ediyormuş gibi yaptı ve hoş bir şekilde bir ses çıkarttı.
Mert'in bu hareketi ile tepe tuzla buz olmuştu.
Yani toz toprak gibi, un ufak gibi ifade edebileceğimiz türden parçalara ayrılmış ve tepe diye bir şey kalmamıştı.
Sonrasında Mert biraz önce dinlediği konuşmaya binaen meydanın ortasına geçti ve
“Lütfen buyurun, çekinmeden buyurun” dedi.
Yine oradaki tüm uygulayıcılar ona bütün güçleriyle baskı uyguladılar fakat Mert uzaklara doğru bakıyordu.
Ne gözünü kırptı ne başını eğdi ne de hiçbir şekilde ona yöneltilen saldırılarla ilgilenmedi.
Bunun üzerine imparator Xoba,
“Senin bir Xiu olduğunu anladık.
Bizi hoş gör, böyle bir testi yapmak zorundaydık” dedi.
Mert,
“Rica ederim elbette ki böyle bir testi yapacaksınız.
Biz buraya meydan okumaya geldik ve meydan okumada bir yarışma yapacaktık fakat bu yarışmaya bu nedenle
başlamamanız gerektiğini size söylediğimiz için, siz de bu sözümüzü test etmek zorundaydınız.
Şu an öyle zannediyorum ki herhangi bir yarışma yapmamıza gerek kalmadı, federasyona katılıyorsunuz değil mi?”
dedi.