MANA 3.Kitap 4.Kısım

...

MANA 3.Kitap 4.Kısım

Şimdi Aybar dedenin beni alıp getirmesindeki nedene gelecek olursak…

Çocuklar bir kere bu cadılarla savaş aslında kolay fakat siz yöntem ve metot bilmiyorsunuz.
Biz, Safinaz'a ve onunla birlikte bir grup periye bu bilgileri vereceğiz.
Biz zamanında, iblisin cadıları ile çok büyük savaşlar verdik ve çok şükür onları yendik.
şu anki cadıların da onlardan pek büyük bir farkı yok.
Fakat Beriana o zamandan kalma kadim bir cadı.
Allah'ın izniyle bunların hakkından geleceksiniz.

Fakat benim asıl endişem, bu cadıların buraya geliş sebeplerinin, iblis ve kavminin mührünü kırmak olduğu korkusu.
Büyük ihtimalle de düşüncemde yanıldığımı zannetmiyorum.
Bunlar bu mührü kırmak ve sizi zor durumda bırakmak, sadece sizi değil bütün evreni zor durumda bırakmak için buradalar.
O nedenle bunlara derhal müdahale edilmesi ve bu mührü kıramadan bunların yok edilmesi gerekiyor.

Evet bana soracağınız bir soru varsa memnuniyetle cevap veririm.
Eğer bir sorunuz yoksa, ben Safinaz ile birlikte onun oluşturacağı peri ordusunun yanına gidiyorum ve bu yazıtsal, kadim bilgileri onlara kısa sürede öğretmem gerekiyor.

Mert,
“Sadık Efe gerçekten seni tekrar gördüğüme çok ama çok memnun oldum. Seni zaman zaman hep düşündüm, kulakların çınlamıştır.
Namın dillerde dolaşır, bütün galaksilerde senin için yazılmış ağıtlar söylenir.

Mert durdu ve
“Sadık Efe şu anda ben konuşuyor olsam da konuşan ben değilim canlı Cevahir...

Bunu bil ve ona göre onunla konuşuyor olarak cevap ver” dedi.

Sadık Efe, farkındayım Mert evladım biz canlı Cevahir ile eski dostuz.
Onun sendeki ışımasını ayan Beyan görüyorum.
Sadece sende değil Ebru kızımda da görüyorum.
Ne mutlu ki canlı cevahirle tanışmışsınız.

Canlı Cevahir öyle durup dururken herhangi bir kişiyi konak olarak seçmez.
Eminim ahlâki olarak ve Allah korkusu içerisinde adaletli insanlarsınız ki, sizi seçmiş.
Onu iyi dinleyin...

Ayrıca şunu da bilin ki istese bu cadıları yek nazarda yok eder.
Karışmayıp kenarda duruşunun sizi sonraki olaylara hazırlamak için antrenman yaptırmak olduğunu biliyorum.

O böyle düşünüyorsa kesinlikle bir bildiği vardır.
Neyse…

Şu ana kadar olanları 1. kat Sema’dan takip ediyordum fakat daha henüz hiçbir şey olmadı, bundan da emin olun.

Canlı Cevahir’in size gelmiş olmasının asıl sebebini Allah ömür verirse, ileride hep birlikte göreceğiz.

Mert evladım, Ebru kızım ve eski dost Cevahir'im, Allahaısmarladık...

inşallah daha iyi günlerde, daha uzun sohbetlerde birlikte olmak dileğiyle, ben Safinaz’ı alıp gidiyorum.
bize dua edin, Allahaısmarladık dedi ve Safinaz'ı alarak gitti Sadık Efe.

Mert,
“Asım burada mısın” dedi.

Asım,
“Evet Mert Bey buradayım” diyerek ortaya çıktı.
Asım’cım şu biraz önceki konuşmaları lütfen bir rapor halinde kâğıda dök ve Asaf Hocama acilen ilet.

Hocam iyice okuyun, anlamadığınız bir yer varsa bir kere daha okuyun, gerekiyorsa bir kere daha okuyun...

Çünkü siz okumayı bitirdiğinizde, bu evrakı yok etmem gerekiyor diyerek, onun okumasını sağla.
Bu bilgilerin hiçbirisinin gizli olmadığını fakat ortalıkta dolaşmasının sakıncalı olduğunu söyle.

Yani paylaşması gereken kişilerle paylaşabilir fakat ulu orta bu bilgilerin dolaşması uygun değil.
Kendisine bu şekilde ilet, hiç oyalanma kolay gelsin dedi.

Asım,
“Baş üstüne Mert Bey merak etmeyin hemen gidiyorum” diyerek gitti.

Aybar dede ile Ebru sohbet ediyorlardı.
Ebru Aybar dedeye güzel bir çay ikram etmiş, kendisine çay ikram edilmesi Aybar Dede’nin çok hoşuna gitmişti.

Mert evladım bize nurani dede diyorlar, ak sakallı dede diyorlar, Bir sürü şey diyorlar…
Gördüklerinde konuşuyorlar, dinliyorlar, fakat ilk defa Ebru kızım bana çay ikram etti.
Yav demiyorlar ki bir ikramda bulunalım, yese de yemese de içse de içmese de bir misafir olarak onu ağırlayalım...
Hiç bunu düşünen yok.

Varsa yoksa, o nedir, bu nedir, o nasıl, bu nasıl, soru soruyorlar, söylediklerimi de zaten anlayamıyorlar ya, neyse.

Ebru çayın yanına su böreği de ikram edince, Aybar dede,
“Kızım dile benden ne dilersen, yaşarken en çok sevdiğim iki şeyi bana ikram ettin... Birisi çay, birisi su böreği.” dedi

Evet Mert evladım durumlar böyleyken böyle.
Siz endişe etmeyin, sadık Efe ve Safinaz peri O cadıların canına okur.
Epeycesinin canına okuyacaklar ve bir kısmı da kaçmak zorunda kalacaktır.
onları da artık kaderin gösterdiği noktada siz halledersiniz.

Unutmayın yalnız değilsiniz, Allah sizinle beraber.
Allah sizinle beraberse, bütün mükevvenat sizinle beraberdir.

Unutmayın, hiçbir zaman için yardım endişeniz olmasın.
Allah'ın desteklediği kişiyi, her mahlukat destekler ve asla ve de asla onun sırtı yere gelmez.

Bazen ümitsizliklerle karşılaşmış olabilirsiniz ve yine karşılaşacaksınız.
Ama bunları Allah'ın size yüz çevirmesi, sırtını dönmesi gibi görmeyesiniz sakın.
Bir şey meydana geleceği zaman, bir şeyler olur.

Yemek pişerken nasıl ki fokur fokur kaynıyorsa, bazen olaylar öyle fokur fokur kaynar, dumanlar çıkar, buharlar çıkar, ısı yükselir, bir sürü şey olur.
Ama bunlar hep sonunda lezzetli bir yemeğin ortaya çıkması için gerekli olan şeylerdir.

Yaşadığınız ve yaşayacağınız sıkıntılar da işte bu yemeğin pişmesi gibi gerekli olan şeyler...

Allah sizin elinizden, sizin vesileniz ile lezzetli bir şeyler halk etmek istiyor demek ki.

Evet bu ihtiyarın söyleyecekleri bu kadar. Bana müsaade...

Tekrar söylüyorum, her zaman sizinle birlikteyiz, hiçbir şeyden korkmayın.
Biliyorum zaten korkmuyorsunuz ama gerçekten korkmayın.
Haydi Allahaısmarladık, bana müsaade dedi ve hiçbir şey söylenmesini beklemeden kayboldu Aybar dede.

Sadık Efe Safinaz'a 7 grup gerektiğini söyledi.

“Safinaz beni iyi dinle, yapacağımız şey çok zor değil.
7 tane Yıldız oluşturacağız.
Her bir yıldız 7 köşeli olacak.
Her Yıldız’da 28 peri görev yapacak.
Yani 196 periye ihtiyacımız var.
Bir de merkezinde sen, ne eder 197.

Alt taraf 7 kişi, 1 üstü 6, 5, 4, 3, 2, 1.
Toplamda ne ediyor, her grupta bu şekilde 28 li piramit, kule dediğiniz şey oluşturuluyor.
Bu piramitlerin her birisi birbirine değecek şekilde yerleşecek ve en alttaki iki kişi, öbür yıldızın en alttaki iki kişisinin elini tutacak.
Sonuçta, bir bütünlük sağlanacak bu oluşum olduğunda…
Sadece şunu söyleyecek ve tekrar tekrar söyleyeceksiniz.

“Ey Allah'ın kulu Allah'ın izniyle açıl.”
Sadece bunu tekrar ederek o bariyeri açarsınız.

Sonrasında mesela, önünüze bir duvar örmüşler...
Ona ne diyeceksiniz, hep bir ağızdan;

“Ey Allah'ın kulu Allah'ın izniyle çekil.”

Bu şekilde karşılaştığımız her engel için bu cümleyi ona uygun şekilde düzenleyerek, tekrar tekrar tekrar edeceksiniz.

Bu kadar basit fakat herkesin kalbi bu iş ile meşgul olmalı.

Sacit Bey nerede?
O ve 32'li grubu gelsin buraya.

Sacit Bey'e haber gönderildi ve 20+12 yabancılardan oluşan 32 li grubu ile Sacit Bey Sadık Efe’nin yanına geldi.

Sadık Efe,
“Sacit Bey perilere bir oluşum öğrettim...

Bu oluşumu uygulayacaklar ve engelleri ortadan kaldıracaklar.
Sizde engeller ortadan kalktığında saldıracaksınız.

Bu cadıların en hassas olduğu iki şeyi söyleyeyim size.

Birisi Ateş, diğeri ise Demir.

Yani demirden mızraklar yapıp, o mızraklardan Alev püskürtebilirsiniz, uçlarını kor edebilirsiniz...
Elinizdeki arkadaşlar bu iş için yetenekli.

Demir mızrakların ucu erimek üzere olan kor halinde olursa size yaklaşamazlar.

Unutmayın sadece bu ikisinden etkileniyorlar.
Bunun dışında rüzgarmış, buzmuş, sismiş, yağmurmuş, bulutmuş bunlardan etkilenmezler.
Boşa kürek çekmeyin.

Safinaz'ın komutasında, 197 peri oluşum oluşturarak engelleri yıkacak.
Sizlerde ucu kor halinde kızgın demirlerle saldıracaksınız.

İçinizde aleve dönme yeteneği olan arkadaş var, maddeleri birbirine değiştirme yeteneği olan arkadaş var...

Bu arkadaşlar birlikte çalışıp, diğerleri ellerindeki mızraklarla onlara destek versinler.
Ateş olup Ateş atan, direkt saldırsın.

Maddeleri demire dönüştüren, o Ateş arkadaşının yardımıyla, onların ucunu kızartsın ve cadıların etrafını çevrelemeye gayret edin.

Eğer oluşum ile engelleri yıkıp, bu şekilde cadıların etrafını kızgın demirlerle çevreleyebilirseniz, yanıp yok olduklarını göreceksiniz.

Elbette onlar da boş durmayacaklar ve size birtakım büyüler ile saldıracaklar.
Onlar saldırdıklarında da siz savunma yapmayın saldırınıza devam edin.

Safinaz oluşumu ile bariyerleri yıkıp, Sacit Beylere ve grubuna yol açtıktan sonra cadıların saldırısı olursa ne yapacağınızı anlatıyorum.
Beni Can kulağı ile dinleyin...

Yıldız oluşumunuzu asla bozmayacaksınız.
En alttaki arkadaşlar, bariyerler yıkıldıkça yeni alana doğru oluşumu ilerletecekler.

Büyücülerin ve cadıların size saldırısına karşı dua olarak, yani en başlangıcında Euzu Besmele çekersiniz, sonrasında sadece dua olarak olduğundan besmele ile başlamadan okuyacağınız Felak ve Nas sureleri okunacak.

Euzu besmele çekiyorsunuz, “ya baki entel baki” diyorsunuz ve Felak suresini besmelesiz, katı ve tok bir sesle okuyorsunuz...

Sonrasında yine ihlas suresinin anlamını taşıyan ama kısaltılmışı olan “ya baki entel baki” diyorsunuz ve peşine besmele çekmeden nas suresini okuyorsunuz.

Ama Nas suresi yılan dilinde indirilmiştir ve sonlarını tıslayarak okumanız lâzım.
Yani,
Kul e'ûzü birabbinnâssssssssssss
Melikinnâsssssssssssssss
İlâhinnâsssssssssssssssss gibi...

Ve “ya baki entel baki” diyerek turu tamamlıyorsunuz.

Sonra bir adım yaklaşıyorsunuz ve yine biraz önceki turun aynısını tekrar ediyorsunuz.
Sonra tekrar biraz daha yaklaşıp yeniden tura başlayıp bitiriyorsunuz.

Yaklaşacağınız mesafe önemli değil, bir ayak boyu da olsa adımı ileriye doğru atarsanız, okuyacağınız surelerin, duaların etkisi, cadılar ve büyücüler üzerinde katbekat fazla olacaktır.
Arkadaşlar herkes anladı ise haydi bakalım gazamız mübarek ola.

Yapılacak iş gayet sade ve kolaydı.
Safinaz perileri topladı ve yıldız oluşumu ile bariyer yıkmayı onlara birkaç sefer çalıştırdı.
Sonrasında cadılar ve büyücülerin saldırılarına karşı, tur olarak okunacak sureler ve aradaki dualar tekrarlanarak, o konuda da pekiştirme yaptı.
Ve sonrasında Sadık Efe'ye “hazırız Efem” dedi.

MANA 3.Kitap 5.Kısım için tıkla..

...