MANA 3.Kitap 33.Kısım
MANA 3.Kitap 33.Kısım
Sonraki günlerde Sacit Bey başkanlığında oluşturulan heyet, hummalı bir çalışma içerisine girmişti.
Sacit Bey her galaksiden, her alt galaksiden ve hatta alt galaksilerin de altında bulunan etnik gruplardan temsilciler istemişti.
Orun Bey, İmparator Zoran ve İmparatoriçe Eli tarafından yardımcı olarak atanan kişilerce bu istek yerine getirilmiş ve muazzam büyüklükte bir konferans ortamı oluşmuştu.
Böyle bir toplantının ne şekilde olursa olsun Bazira’da yapılması mümkün değildi.
Çünkü toplanan grup korkunç bir büyüklükteydi.
Rakam vermek çok zor olsa da toplantıya katılanların sayısı milyarlarca diyebileceğimiz türden bir büyüklükteydi.
Orun Bey bunun için Bazira’nın yakınlarında Sezinala isminde bir gezegeni onlara tahsis etmişti.
Bu gezegen, Bazira gezegeninin dünyanın 70 katı olduğunu göz önüne alarak düşünüldüğünde, Bazira’dan 24 kat daha büyüktü.
Gezegen üzerinde sadece tarım yapılıyor ve bu tarımda çalışan işçiler yapay zekâ sahibi robotlardan oluşuyordu.
Bunları kontrol etmek, denetlemek ve yönlendirmek için Bazira’dan giden birtakım görevliler dışında gezegen yüzeyinde başka canlı bulunmuyordu.
Safinaz'ın yönetiminde bölge perilerinin detaylı çalışması neticesi çok güzel bir konferans ortamı oluşmuştu.
Her şeyden önce bütün evreni neredeyse bu gezegene temsilci düzeyinde oturtmuşlardı.
Yani 79 galaksinin 79'u için 79 bölge oluşturmuşlar bu her bir bölge bir galaksiyi temsil ediyordu.
Bu her bir bölgenin içerisine alt galaksileri ve onların temsilciliklerini oluşturmuşlar, bunun ötesinde bu alt galaksilerin de altını oluşturan etnik grupların, etik elçilerini bu vesileyle oluşturulma düşüncesi içerisindeydiler.
Bu etik elçilere ve onların çalışma grupları içinde, yine bulundukları temsil ettikleri etnik grupları niteleyen yerler verilmişti.
Şöyle gezegenin dışına doğru çıkıp bakıldığında, bütün evreni 79 Galaksiyi alt galaksiler ve alt galaksilerin de altında bulunan etnik grup bölgeleri açıkça görülebiliyordu.
Bu konferans grubu neredeyse evrenin bir haritasını niteliğindeydi.
Hedef belliydi, öncelikle bu davete galaksiler federasyonuna katılma düşüncesinde olsun ya da olmasın herkes katılmıştı.
Çünkü katılmak ya da katılmamak daha sonra düşünülecek bir olaydı.
Herkes burada ne yapılacağını merak etmiş, bu yapılacak şeyin kendileri için nasıl bir fayda, nasıl bir zarara sebep olabileceğini görmek için mutlaka gelmişti.
Olay belliydi ve bu düşünceler sistemi güçlü bir doküman halinde gelenlere verilmek üzere hazırlanmıştı.
79 galaksiden 79 senatör isteniyordu.
Yine 79 galaksinin her birisinden 12 şer tane temsilciler meclisini oluşturacak milletvekili gönderilmesi istenmişti.
Yine 79 galaksinin her alt galaksisinden birer tane yardımcı senatör isteniyordu.
Bunun dışında alt galaksilerin de daha altında mevcut olan etnik gruplar için etik elçiler gönderilmesi istenmişti.
Bunlar yanlarında elbette ki sekreterlerini ve küçük de olsa bir çalışma grubunu beraberlerinde getirmişlerdi.
Evrende milyarlarca belki de trilyonlarca gezegen olduğu göz önünde bulundurulduğunda bunların temsilcilerinin bu bahsedilen sayı çerçevesinde olacağı malumdu.
Neticede elbette ki bu istenilen senatörler, yardımcı senatörler, milletvekilleri ve etik elçiler için uygun adayların belirlenmesi noktasında bazı yerlerde atama, bazı yerlerde seçim yapılmış ve bunun için de belirli bir zaman dilimi tüketilmişti.
Mert'in cami açılışında bu konuyu ortaya koymasından 17 gün sonra bahsedilen senatörler, milletvekilleri ve elçiler, Sezinala gezegeninde konferans için hazırdılar.
Bu esnada Asaf Hoca tüm galaksilerin ağır toplarıyla gerek özel gerek kısmi gerekse genel toplantılar yapmıştı.
Böylelikle tüm bu sayılan senato ve meclislerin, etik grupların üstünde kurulacak olan kanun koyucular ekibi şekillenmişti.
Bahsi geçen grup Mert'in bir masanın etrafında toplanacağınız kadar sayıyı aşmayın tavsiyesi çerçevesinde, mümkün olduğunca az sayı tutularak çalışılmış ve neticesinde Kırklar meclisi misali 40 kişilik bir kanun koyucu, yasa yapıcı en tepe meclis oluşturulmuştu.
Mesele basitti, bu bahsedilen grupların geldikleri yerlerde bulunan yasalar, kutsal kitaplar, yazıtlar ve o bölgenin ahlaki kriterleri masaya yatırılıyor ve bunlar içerisinde ortak bir nokta belirlenmek üzere hareket ediliyordu.
Öncelikle bu çalışma etnik gruplar çerçevesinde başlamış çünkü onların inançlarının ve değerlerinin farklılık göstermesi sebebiyle etnik gruplar oluşmuştu.
Aslında olaya ahlaki açıdan, Adalet açısından bakıldığında bütün evrenin neresi olursa olsun ahlaki kuralları ve yasaları aynıydı.
Bu çerçevede pek sıkıntı çıkacağa benzemiyordu.
Çünkü ahlâk, evrenin neresinde olursa olsun aynı ahlâktı.
Çünkü Allah birdi ve aynı Allah'tan gelmiş olan ahlâk mevcuttu.
Adalet noktasında da yine Adalet farklı yerlere göre farklılık gösterecek bir şey değildi.
Dolayısıyla evrenin her yerinde Adalet aynı adaletli.
“O zaman bu ayrılıklar, farklılıklar neden var?” diye bir soru akla gelebilir.
Bunun cevabı gayet basitti…
Ahlâk aynı ahlâk, Adalet aynı Adalet fakat insanların bunu uygulayıp uygulamamaları, kendi çıkarları için çarpıtmaları, yönlendirmeleri ve bozmaları mevcuttu.
Evet maalesef çıkar çevrelerinin menfaat elde etmeleri uğruna ahlâk büyük hasar görmüş, Adalet bağlanacak derecede zedelenmişti.
Elbette ki galaksiler üstü anayasanın oluşumu ahlâk ve adaletten ibaret değildi.
Ancak bu ikisinin temel alınmadığı hiçbir anayasanın yürürlükte kalması ve uygulanması, kabul görmesi imkânsızdı.
Evrende yaşayan canlılar çok farklı türlere, vücut biçimlerine, anlayış ve zekâ dediğimiz farklı kalıplara mensup olsalar da her birisini bir birey olarak kabul ettiğimizde, bir bireyin temel standartları dediğimiz yeme, içme, örtünme, barınma gibi ihtiyaçları sağlanmalıydı.
Bu temel ihtiyaçların sağlanması noktasından sonraki elit yaşantı her bireyin kapasite, çalışma ve bölgesel imkânlarına göre elbette ki değişecekti.
Çok zengin doğal kaynaklara sahip bir bölgenin neredeyse hiçbir doğal kaynağa sahip olmayan bir bölgede yaşayanlara göre mutlaka ki refah derecesi daha üstündü ve Yaradanın takdiri çerçevesinde öyle de olması gerekiyordu.
Bu mecburiyetlere hiç dokunmadılar ancak o zengin kaynaklara sahip bölgeden birtakım miktarların alınacak ve diğer kaynak sahibi olmayan bölgelerdeki bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılamak üzere yönlendirilmesi gerekiyordu.
Bu çerçevede daha da olgun bir fizibilite çalışması yapılarak, kıt kaynaklara sahip bölgelerin diğer bölgelerdeki işçi ve personel açığını kapatmak üzere birtakım eğitimler aldıktan sonra, buralarda çalışmaya yönlendirilmesi yerinde olacaktı.
En azından verimli Topraklar üzerine fabrikalar kurulması engellenmiş olacak ve bu eksik kaynaklara sahip bölgelere bu fabrikaların aktarılması neticesinde o bölgeler yavaş yavaş zaten kendi refah düzeylerini oluşturmaya başlayacaklardı.
Zengin kaynaklara sahip bölgelerin, fakir kaynaklara sahip bu bölgelere sanayi oluşturması sonrasında her ne kadar oraya destek veriyor ve yardım ediyor gibi görünse de kendileri için elde edilen kâr kat be kat katlanacağı için hiçbir zarar söz konusu değildi.
Bu doğal olarak, “ kendiliğinden daha önce neden oluşamamıştı? ” sorusunu akla gelebilir.
Çünkü zengin kaynaklara sahip bölgeler, hiçbir kaynağa sahip olmayan ya da yetersiz kaynaklara sahip bölgelere gidip bu fabrikaları, bu sanayiyi kurmak istediklerinde, bununla ilgili hiçbir garanti mevcut değildi.
O bölgede meydana gelecek olan herhangi bir olayın çözülebileceği bir adil mahkeme ya da çözebilecek yetkide bir makam yoktu.
Daha önceden bunu yapsalardı kâr etmek amacıyla çıktıkları yolda külli bir zarar içerisine girmeleri ve bu zararın da ötesinde “kaz peşinde koşarken evdeki tavuktan olma” atasözünde söylendiği gibi her şeylerini de kaybedebilirlerdi.
Oysa şimdi galaksiler federasyonunun güvencesi altında ve oluşturulacak müdahale birliklerinin kontrolü çerçevesinde böyle bir zarardan söz etmek imkânsızdı.
Sonuçta böyle bir şey gerçekleşirse, nasıl söylenir win win, kazanç kazanç şeklinde herkes için bir kazanç söz konusuydu.
Bunun da ötesinde her galakside her alt galakside ya da her etnik grup bünyesinde bir takım eğitim gezegenlerinin oluşturulması da mümkündü.
Buralarda gerekli eğitimi alıp belirli bir noktaya ulaşanlar, farklı farklı dallarda oluşturulmuş federasyon üniversitelerinde, eğitim merkezlerinde üst düzey eğitim almak üzere federasyon merkezine gelip, burada elit bir gruba girme şansına sahip olacaklardı.
Evrende bugüne kadar hiçbir sağlık hizmeti görmemiş olan bölgeler mevcuttu ve ciddi rahatsızlıklar sebebiyle bazı bölgelerde çocuk ölümlerinden hiç bahsetmesek bile normal ölüm yaşı 30'un bile altına inmişti.
Oysa ki Evren üzerinde ortalama ölüm yaşı 5.000 sene civarındaydı.
Bu temel bir standart değil elbette.
Yani dünyamızdaki yaşantının ortalama 60-70 sene olduğunu ve sonrasında ölümle tanışacağının beklenildiğinde, buradan bir insanı alıp ne yaparsanız yapın belki ölüm yaşını 60-70'ten 100 lere 200 lere çıkartabilirsiniz fakat 5.000 seneye tek nesilde çıkması söz konusu değildi.
Aynı şekilde evrende de ölüm yaşı çok düşük olan bölgeler vardı.
Bazı imkânların ve teknik sağlık yatırımlarının uygulanması sonucu bunlar makul normallik seviyesine çekilebilir ve insanların bu konuda endişe duymayı terk etmeleri ve huzurlu olmaları sağlanabilirdi.
Tüm bunlar çok güzel düşünceler ve anayasanın iftihar edilebilecekleri noktaları olsa da daha da önemlisi vardı.
O da Evren üzerindeki galaksilerin, alt galaksilerinin ve etnik gruplarının savunma harcamalarıydı.
Sadece bu savunma harcamalarının asgariye inmesi, bazı bölgelerde sıfırlanması, oradan elde edilecek kaynak miktarının farklı yerlerde harcanmasını düşünmek bile muhteşem bir şeydi.
Bahsedildiği üzere bu samimi ve herkese faydası olacak galaksiler federasyonunun çalışma ve anayasa üzerinde gözle görülen mükemmellik pek çok galaksiyi etkilemiş ve çalışma başladıktan üç gün sonra arzu edilen ve katılması kesin gözüyle bakılan, iki tanesi hariç tüm galaksiler federasyona katılma kararı almış ve katılım belgelerini imzalamışlardı.
Hiç beklenmedik iki galaksi buna karşı çıkmış ve kabul etmelerinin mümkün olmadığını söylemişlerdi.
Bunlardan bir tanesi Amazon bölgesi diye nitelendirilen yüzde 97'sini kadınların oluşturduğu bir galaksiydi.
Bu galakside yüzde 3 çerçevesinde bulunan erkekler diğer yüzde 97'nin içerisinde seçilen yüzde 12'lik kadın ile nesil tazeleme yani üreme durumuna giriyorlar fakat bir süre geçtikten sonra kendileri için tahsis edilen bölgede bulunan gezegenlere dönüyorlardı.