MANA 3.Kitap 29.Kısım

...

MANA 3.Kitap 29.Kısım

Elbette ki bunlar senin özgün yeteneklerin ve işinde bunları kullanman gerekiyor olabilir.
Başkalarına karşı bu şekilde hareket ediyor olman gerekebilir.
Onlara bir şey demiyorum.
Yeri geldiğinde ne yapman gerekiyorsa öyle yap.
Ben sadece şu an burada bulunan ya da burada bulunmasa bile burada olması durumunda olan kişiler için konuşuyorum.
Bunları meşgul etmeyeceksin, bunlara karşı bu özelliklerini gizleyeceksin.

Çok net anlattım, inşallah seni kırmamışımdır.
Madem ki iş bu noktaya geldi bir şey daha söyleyeyim.
Fakat kırmak için söylemiyorum, sadece hassasiyetimi vurgulamak açısından söyleyeceğim onu da lütfen yanlış anlama.

Dersen ki ben bu konuda dikkat edemem…

O zaman Ecen burada…
Ondan rica ederiz, senin bu dikkat edemediğin bütün özelliklerini senden alır.
Böyle bir şey istiyor musun?

Raz Peri ilk defa konuşuyordu ve Mert’e,
“Hayır efendim, hayır ben sizin söylediğiniz çerçevede olacağıma ve o çerçevede davranacağıma söz veriyorum” dedi.

Ama öyle bir dedi ki o nasıl bir ses tonu, o nasıl ağızdan çıkan büyülü kelimeler, o kelimeler sanki böyle odanın içerisinde dolaşıyor, dolaştıktan sonra insanların üzerine giysi gibi geçiyordu.

O konuştuğunda eğer Ebru orada olmasa, pek çok kişinin farklı davranacağı, aklını yitirme noktasına geleceği şekilde efsunlu bir dil ile konuşuyordu.

Mert,
“Özür dilerim sözünü keseceğim, işte anlatmak istediğim tam da bu.

Bak senden endamını, rayihanı bu topluluk içerisinde terk etmeni istedik fakat sadece bunları istedik diye bunları terk edip de bu tatlı dilini efsunlu bir şekilde konuşturursan anlaşamayız.

Söylediklerimin haricinde bunun emsali, benzeri olabilecek, aynı etkiye sahip neyin varsa senden hassasiyetle bunları da örtmeni, setretmeni rica ediyorum.

Eğer bu söylediğime de tamam diyorsan, öyle zannediyorum ki anlaşmış olacağız” dedi.

Raz Peri tekrar cevap verdi.
Fakat bu sefer cevap verdiğinde sesi çok hoş, çok tatlı, kulağı rahatlatan bir ses tonu idi ancak o efsunlu, o büyülü hali ortadan kalkmıştı.

“Mert Bey sizi çok iyi anladım.
Sayın Ecem özür diliyorum, farkında olmadan konuşurken o şekilde konuştum.
Sadece bu gördükleriniz değil, bunun dışında da bende bir takım özel özellikler mevcut.
Onlar da dahil olmak üzere hepsini hapsediyorum.
Sizin huzurunuzda, sizinle birlikte çalışan insanların yanında, siz orada olun ya da olmayın, kesinlikle herhangi bir yanlışa düşmemeye söz veriyorum.

Farkında olmadığım bir yanlış içerisine girersem de lütfen o an beni uyarabilecek pozisyonda olanlar lütfen uyarsınlar ki Ecem’e karşı mahcup olmayayım” dedi.

Raz Peri 20'li yaşların başında dünya güzeli bir kızcağız görünümündeydi ve gerçekten onu gördükten sonra kolay kolay kimsenin aklından çıkartamayacağı bir endama, bir edaya ve büyülü bir güzelliğe sahipti.

Ebru,
“Raz seni gerçekten sevdim, seninle iyi anlaşacağız.
O nedenle bu söylenenlerin bir kere söylenmesi gerekiyordu ve söylendi.
Fazla da kafana takma.
Kafana takma derken, bunlar ciddi söylenmiş sözler, sakın aklından çıkartma fakat dediğim gibi kafana takma.

Raz Peri,
“Ecem baş üstüne, ben sizin istediğiniz şekilde davranacağıma söz veriyorum.
Her ne kadar benim olan şeyler Allah tarafından verilen güzellikler, ben onları sonradan elde etmedim.
Fakat siz öyle buyurduğunuz için ben onları perdeleyeceğim ve kimseyi rahatsız etmeyeceğim

Mert,
“Sazı ve sözü tekrar bana verin” dedi.

Herkes ona baktı.
Sonrasında,
“Evet sözü bu bakışlarla bana verdiniz, şimdi ben konuşacağım diyerek;

Zeynep abla yakınıma gel, Raz Peri sen de yaklaş, şimdi bakın ikinize de söylüyorum…

Bu söyleyeceklerim bir çerçeve olacak ve bu çerçevede hareket edeceksiniz.

Raz Peri şimdi Zeynep abla bize bir istihbarat ağı kuruyor ve bunun başındaki kişi.

Bu kurduğu istihbarat ağı böyle birinden görülen, yani silah çeteleri, fuhuş çeteleri, madde bağımlılığı oluşturan maddeleri imal eden, temin eden, alan, satan gruplar, bazı komplocular…

Ne bileyim birtakım suikastçılar, yani kötü planlar yapan, kötülük yolunda adım atan grupların bunları yapmadan önce, bunlardan haberdar olarak önlem alınması ve mümkünse bu hareketin gerçekleşmesini önleyici yönde bir çalışma.

Zeynep abla diyorum, bak o bizim gerçekten büyüğümüz ve saygı duyduğumuz bir insan.

Şimdi Zeynep ablanın çizgisini burada sonlandırdık,
Çünkü Zeynep ablanın bu cadılarla, büyücülerle, efsuncularla, nekrocularla ya da Safinaz’ın söylediğine göre burada varlığını devam ettiren Xiulian uygulayıcıları, belki de Tanrılardan burada olanlar vardır…

Onlarla ilgili herhangi bir istihbarat çalışması yapmasını istemiyorum.

İstemiyorum çünkü bu istihbarat çalışmasını yapabiliyor olsa bile karşılaşacaklarını aşacak bir yeteneğe sahip değil.

Bir cadı ya da büyücü ile karşılaşsa ona en fazla besmele çeker.

Yani elinden gelen bu.

Kaçamaz bile öylece kala kalır, bildiği dualar okumaya başlar.
Yani insanoğlunun sınırları burada bitiyor.

Şimdi diyeceksiniz ki peki bu görevi bana ve yanındaki oluşturacağım gruba, benim kuracağım ağa veriyorsanız ben ne yapabilirim.

Raz’cım sen şunu yapabilirsin.
Sadık Efe’yi duydun, duymuşsundur.
Aybar dedeyi duydun, duymuşsundur.
Onlardan rica edeceğiz, size ne yapabileceğinizi anlatacaklar ve öğretecekler.

Ayrıca biliyorsun bir de canlı Cevahir var ki…
Cevahir abi benimle birlikte aynı vücudu paylaşıyoruz.
Aynı zamanda Ecenizle birlikte onunla da aynı vücudu paylaşıyorlar fakat onun vücudundayken konuşmuyor.
Benim vücudumda benim ağzımdan konuşuyor, bu özet bilgiyi de vermiş olayım.

Şimdi bu bahsi geçen büyüklerimiz size bazı temel bilgileri öyle zannediyorum ki rica edersek verirler.

Sizi bazı konularda bilgi sahibi etmenin ötesinde bazı taktikler ve davranış kalıpları verirler.

Sonuçta da bir olay olduğunda öylece kalakalmaz ne yapacağınızı bilirsiniz.

Şu soru akla gelebilir.
Bunları Zeynep ablalara anlatsalar Zeynep ablalar da aynı şeyleri yaparlardı, bize ne gerek var.

Yok işte o öyle değil…
Zeynep Hanım bir şey yapmak isterse 3 gün sürecekse 3 gün sürer.

Aynı şeyi sizin yapmanız ve hızlı bir şekilde yapmanız gerekirse ne bileyim 3 dakika mı sürer 3 saniye mi sürer…

Ayrıca normal bir peri 70 insan gücünde ki sizin gücünüz bunun çok ötesindedir.

Anladınız ne demek istediğimi.
Yani sizdeki hareket kabiliyeti ve birtakım güçler insanoğlunda mevcut olmadığından, onlara bir sınır çizdik.
O sınırın ötesinde bunlara bulaşmamalarını istiyoruz.

Siz bu çerçevede çalışacaksınız ve şimdi söyleyeceğim çok önemli.
Unuturum diyorsan sakın ola ki unutma, istersen yaz bir kenara...

Senin rapor vermen gereken amirin Zeynep abla.

Yapacağın işlerde ondan fikir almayacaksın, bütün planları oluşturup bazen kendince hareket edeceksin,
bazen Safinaz’a, bazen bana, bazen Ecene danışmak zorunda kalacağın durumlar elbette ki olacak.
Fakat bunun dışında Zeynep abla nasıl ki kendi birimini kendisi yönetiyorsa, sen de kendi birimini kendin yöneteceksin.

Ama her yapılmaya başlanan önemli işlerden önce onunla istişare edip, onun fikrini ve olurunu alacaksın.
Her önemli işin sonunda sonuç raporunu onunla paylaşacaksın.

Zannedersem anlaştık Raz Peri…

Sonuçta sen de belirli bir zaman sürecinden geçmiş, olgun düşüncelere sahip ve hatta herkesin bakmaya cesaret edemeyeceği konularda araştırma yapma cesaretini göstermiş, kıymetli bir perisin.

Şimdi Ebru ecen 79 galaksinin peri büyüklerini uygun bir yerde görüşmeye davet edecek ve onlarla birlikte olacak.

O esnada senin de orada olmanı istiyorum.

O peri büyükleri gelirken yanlarında mutlaka ki mahiyetlerini de yani akıl danışacakları, fikir soracakları kişileri de getireceklerdir.

Bazı durumlarda direkt o galaksinin ya da o galaksi haricinde belki önemli alt galaksilerin peri büyüklerine de soru sorabilirsin.

Fakat mümkün olduğunca onları rahatsız etmeden, bu beraberinde gelen mahiyet dediğimiz grupları ile görüşerek, onların galaksisindeki bu olağanüstü, doğaüstü diyeceğimiz durumları güzel bir rapor haline getirmeni istiyorum.

Nerede cadı var, nerede büyücü var, nerede sihirbaz var, nerede nekro var, nerede Xiulian uygulanıyor, nerede böyle nasıl söylenir yarı Tanrı, Tanrı diyeceğimiz türden varlıklar mevcut…

Bunlar hakkında tabii ki tüm bildiklerimiz tamamen kulaktan dolma ve hiçbir şey bilmiyoruz…

En azından belki Cevahir abi bu konuda bilgi sahibidir fakat henüz onunla da konuşmadık, o da söze karışmadığına göre bazı şeyleri bizim kendimizin oluşturmasını, olgunlaştırmasını istiyor.

Öyle zannediyorum.
O nedenle hiç konuşmuyor, lafa girmiyor.
Elbette ki bütün bunların sonunda onun da söyleyecekleri vardır.
Onun söyleyecekleri hepimizin bildiğinin ötesinde.

Şimdi sen özelliklerini perdelediğine göre salondaki insanlara diyorum ki, herkes işinin başına…
Ne yapıyorsanız onu yapmaya devam edin, burayla bağlantınızı kesin.

Raz Peri seni Zeynep abla ile baş başa bırakıyorum. Asım’ın her ne kadar başka bir sürü işi olsa da Zeynep ablanın yanında ve onunla paslaşıyor.

Sarp her ne kadar şu an Sacit abi ile birlikte çalışıyor olsa da Necmi abiye destek veriyor olsa da komiser Hayrettin ile iş birlikteliği içinde olsa da, bu istihbarat işlerine dünyadayken dalmış olduğundan dolayı o da zaman zaman Zeynep abla ile paslaşıyor

Yani zaman zaman Asım ve Sarp size katılır, daha sonra kendi işlerinin başına döner.
Fakat sizin Zeynep abla ile iyi bir diyalog oluşturmanız ve anlaşıyor olarak hareket etmeniz gerekiyor ki bunun için de bir süre birbirinizi tanımanız ve birlikte vakit geçirmeniz gerekiyor.

Eğer bana ya da bize soracağın bir şey varsa buyur sor.
Eğer yoksa sizi de Zeynep abla ile baş başa bırakıyorum” dedi ve Ebru’ya dönerek

“Sözlücüm boğazım kurudu.
Hadi gidelim biz çay içelim, bu işler bitmez.
Herkes ne yapacağını biliyor.
Herkes işiyle meşgul olsun, bunları bir an önce bitirmeniz gerekiyor.
Çünkü davetiyeler basıldı, 90 gün sonra düğünümüz var.
O zamana kadar bütün bu işlerin bitmiş olması gerekiyor.

Lütfen bizi daraltmayın.
Herkes hızlı bir şekilde işini bitirsin ve düğünümüzü yapalım.
Ondan sonra o kadar çok işimiz olacak ki, bu yaptıklarınız sadece antrenman olarak hatırlanacak diyor ve müsaadenizi istiyorum.”

Ebru ya sarılarak onu oradan uzaklaştırdı.

Ebru,
“Çok güzel konuştun Mert.
Çizgileri çok net çizdin.
Kimseyi kırmadın.
Bu şekilde her şeyin rayında gitmesi beni 90 gün sonra düğünümüzün yapılabileceği noktasında umutlandırdı.

İnşallah arzu ettiğimiz gibi işlerimizi yoluna koyar ve mutluluğumuzu yaşama fırsatı elde ederiz.” dedi

Mert,
“Hiç merak etme hayatım, kesinlikle bu söylediklerimin çerçevesinde, her şeyin rayına oturması ve yolunda gitmesi için ben bana düşeni katbekat fazlasıyla yapacağım.
Sen de sana düşene eminim ki aynı şekilde yapacaksın.
Herkes de bunun farkında ve üzerine düşenleri herkes de bu şekilde gerçekleştirecek.

İstersen seninle bir…
Biliyorsun burası Bahçe, Bahçenin bir versiyonu.
Bu ne demektir?
Yukarıda bizim terasımızın aynı şekilde var olması gerekiyor.
Aynı şekilde senin salıncağının da orada olması gerekiyor.
O zaman biz şimdi bir terasa çıkalım.”

MANA 3.Kitap 30.Kısım için tıkla..

...