MANA 3.Kitap 35.Kısım
MANA 3.Kitap 35.Kısım
Az sonra Armağan yanında Hulki ve Aycan olduğu halde görüşme başlatmış ve sevinçleri yüz ifadelerinden okunur bir
şekilde,
“Zafer kazandık Mert abi, sadece kazanmadık Zafer kazandık” diye coşkusunu dile getiriyordu.
Yarışmaya katıldıkları akıl oyunları çerçevesinde kendilerine birtakım problemleri, soruları ve sorunları çözerek belirli bir noktaya ulaşmaları ve son noktaya bayraklarını dikmeleri istenmişti.
Soru, sorun ve problem dediğimiz yumak en başta tamamı verildiği için, harekete başlamadan önce hangi yöne ve nasıl hareket edeceği konusunda yarışmacının fikir oluşturup, o çerçevede hareket etmesi ve silsileler zincirini takip ederek belirli bir noktaya ulaşması söz konusu idi.
Çözümlemeleri gereken 9 farklı sorun vardı ve hangisinden başlayarak ilerleyecekleri de yarışmacılara bırakılmıştı.
Armağan gerçekten zeki bir gençti.
Hulki yabana atılmayacak derecede bulmaca meraklısı idi.
Aycan ise gizemler konusunda sürekli düşünen ve düşündüğünden öteye gitmek üzere tekrar tekrar düşünen bir akla
sahipti.
Hangi sorundan başladıkları çok önemli idi ve doğru başlanmazsa son nokta sürekli değişiyordu.
Bu nedenle her sorunun sonunda hangi sorunu tetiklediğine bakarak başlangıç ve devamındaki sorunlar zincirinden
son sorunu buldular.
Kafa kafaya vererek düşünmüşler ve yapılacak hareketler zinciri sonrasında başladıkları noktaya gelmeleri
gerektiğini görmüşlerdi.
Bu nedenle kendilerine verilen akıl oyunları kutusunu kapatmış ve bitirdik son nokta bulunduğumuz yerdir diyerek bayrak kaldırmışlardı.
Diğer yarışmacılar doğru sonuca ulaşacak olsalar dâhi, birtakım sıralı çözümlere başladıkları için çok farklı noktalara gidip, sonuçta başladıkları yere dönerek bitirmeleri gerekiyordu ki yarışmacıların içinde hata yaptığı için çok farklı yere gidenler de mevcuttu.
Yarışmanın bitiş düdüğü çalındığında jüri doğru noktada durdukları ve doğru hareketi yaptıkları için Armağan ve ekibini kutlamış ve kupayı onlara vermişti.
Böylelikle akıl oyunları galaksisini de galaksiler federasyonuna dahil etme sorununu çözmüşlerdi.
Meydan okuyanlar ve yarışanlar peş peşe arıyorlardı Avira Hanım, Sakine teyze ve Ayşe ile birlikte katıldığı meydan okuma arenasından galip çıkmışlardı.
Avira Hanım Ayşe’ye, bir maddeyi temel elementlerine dönüştürüp, temel elementleri birleştirerek bir bileşik oluşturabilme yeteneğini farklı bir şekilde kullanıp kullanamayacağını sormuştu.
Ayşe de cevap olarak,
“Beni yönlendirirseniz ve elimden gelen bir şeyse mutlaka başarırız” demişti.
Zaten o yapay zekaların matematiksel formüllerini oluşturan Avira Hanım'ın kendisiydi.
Ayşe'den istediği ise yeni oluşturacağı formülü yapay zekaların temel elementi boyutuna indirerek ve orada işleme sokarak, onlara bir virüs gibi bulaşmasını sağlayıp sağlayamayacağı sorusu idi.
Ayşe,
“Onların temel yapı taşlarını alıp büyük bir organik yapıya dönüştürebilirim.
Daha sonrasında siz o yapının üzerine yazılım yaparsınız.
Devamında düzenlediğiniz ve değiştirdiğiniz yapı taşını tekrar eski temel haline çevirerek yerine koyabilirim.”
Demişti.
Avira Hanım da
“Burada tek problem var, biz bunları gerçekleştirirken bu yapay zekâ sahibi robotların başka bir şey ile birkaç
saniye de olsa meşgul olmaları gerekiyor.” demişti
Fakat bu meşgul olacakları şey, onları hayrete düşüren fevkalade bir durum olmalıydı ki yapay zekâ sahibi bir robot bile birkaç saniye tüm ilgisini o fevkaladelik üzerinde yoğunlaştırırken, girip çıkabilmeleri gerekiyordu.
Sakine teyze,
“O işin kolay olduğunu ve herhangi bir hile yapmasına gerek olmaksızın, bu yapay zekâ robotlarının ilk atalarını
oraya getirebileceğini ve onlara bunu gösterdiğinde robotların duygusallıkta en üst noktaya çıkarak, bütün
dikkatlerini kısa bir süre, birkaç saniye için bile olsa tamamıyla ataları üzerinde yoğunlaştıracaklarını
zannettiğini” ifade etmişti.
Avira Hanım bunun denemeye değer olduğunu düşünerek herkes hazırlığını yapmış ve Sakine teyze robotların atalarının ruhunu çağırmış ve onunla konuşmaya başlamıştı.
Avira Hanım bu robotlara ilk yapay zekâ yüklemesini yaptıktan sonra bir grup robota atalık unvanı vermişti.
Bu ata robotlara duygu yazılımını yüklemiş ve sonrasında bu ata robotların diğer yapay zekalarla etkileşime
girerek onlara duygu yüklemelerini, doğru ve yanlışı ayırt edici düşünme yeteneğini ve empati kurma gibi temel
nitelikleri aşılamaları üzerine yazılım oluşturmuştu.
Bu ata robotlar tüm yapay zekâlar için birer anne baba niteliğindeydi.
Sonrasında bu robotları bir senaryo çerçevesinde geri çekerek kendi olgunluklarını kazanmalarını ve aralarında
adil bir hiyerarşi oluşmasını izlemişti.
Robotlar fiziksel yolla hamile kalıp doğurma gibi olmasa da iki ebeveyn robotun kendilerine bir aile üretmesi
sağlanmıştı.
Böylelikle sayıları çoğalınca İmparator Zoran onlara özerk bir bölge tahsis etmiş ve orası onlara ait bir alt
galaksi pozisyonuna geçmişti.
Sakine teyzenin atalarının ruhu diye nitelendirilebilecek şeklini gerçekten karşılarında görünce kısa bir süre de
olsa duygu bombardımanına tutularak kalakalmışlardı.
Robotlar ilk başta böyle bir şeyi düşünmediklerinden algılayamamış olsalar dahi algılama süreleri saniyelerle ifade edilecek kadar kısaydı ve olayı algıladıklarında hepsi önceden konuşulduğu gibi duygusal olarak aşırı yüklenmişler ve bu aşırı yüklenme esnasında birkaç saniye başka bir şeyle ilgilenemez duruma gelmişlerdi.
Bu esnada Ayşe robotların oluşumuna hizmet eden temel yapı taşları olarak nitelendirilen elementleri bir takım birleşik formüller çerçevesinde büyüterek üzerine yeni yazılımlar yüklenebilir hale gelmesini sağlamış, Avira Hanım yazdığı virüs yazılımını çok seri bir şekilde bu bileşiğin içerisine yerleştirmiş ve daha sonra Ayşe bu bileşiği element bazına indirgeyerek tekrar yerine koymuştu.
Avira Hanım'ın yazdığı yazılım aslında çok basitti ve robotlara herhangi bir zarar verecek bir virüs özelliği taşımıyordu.
Yarışmanın, meydan okumanın konusu zaten robotları manipüle etme ya da edememe konusuydu.
Robotlar ataları ile ilgili o ilk şaşkınlığı üzerlerinden birkaç saniye içerisinde atmışlar, daha sonra Avira
Hanım’a dönerek,
“Başarılı olmanız imkânsız vazgeçin
demişlerdi.
Avira Hanım robotlara sadece 99 dedi.
Orada bulunan bütün robotlar yaptıkları işleri bırakarak kendi kendilerine sanki ortamda bir müzik varmışçasına dans etmeye başladılar.
Robotların lideri Avira Hanım’a,
“Kazandınız Efendim lütfen bizi serbest bırakın.” dedi
Avira Hanım bunun üzerine 77 dedi ve robotların dans etmesi durdu.
”Kazandığımız konusunda samimi iseniz bu rakamları sizden silme komutunu konuşacağım eminsiniz değil mi?” diye sordu.
Robotların lideri,
Avira Hanım zaten bizi siz yazdınız size karşı saygımız çok büyük.
Kaldı ki böyle bir şey gösterdiniz, size olan saygımız kat be kat arttı.
O nedenle tamamıyla samimi olduğumuzdan emin olabilirsiniz.” dedi
Avira Hanım bunun üzerine,
“Papatyanın yaprakları dökülsün” diyerek farklı bir komut verdi.
Sonrasında lider robota,
“Yazılım kendisini imha etti, temel yapı taşlarınıza yazmıştık kontrol edebilirsiniz, artık temizsiniz” dedi ve
peşinden 99 diyerek sağlamasını yaptı.
O şimdi 99 dediğinde hiçbir robot dans etmedi ve böylece yazılımdan temizlendiklerini gördüler.
Ayrıca kendileri de yaptıkları kontrollerde temiz olduklarını ifade ettiler.
Robotların lideri,
“Bu yazılımı nasıl gerçekleştirdiğinizi ve nasıl bize yerleştirdiğinizi sormayacağım çünkü atalarımızın burada
olduğunu gördüğümüz an bir duygu patlaması yaşadık ve birkaç saniye tamamıyla ilgimiz oraya döndü.
Zannedersem o boşlukta bu işlemi gerçekleştirdiniz.
O boşluğumuzdan faydalandınız.
Onun için bunu sormuyorum, bu zaten anlaşılıyor.
Soracağım soru şu,
“Bu Sakine Hanım diye bahsettiğiniz bayan ya da sizin de eşinizin de Sakine teyze diye adlandırdığınız kişi,
atalarımızın ruhlarını nasıl buraya getirdi.”
Çünkü hiç kimsenin bilmediği birtakım işaretler vardı ki bu işaretleri yaparak onların gerçek olup olmadığını kontrol ettiğimizde, onların gerçekten atalarımızın ruhları olduğunu gördük.
Zaten asıl şaşkınlık içerisine düşüp size bu fırsatı vermemizin sebebi de o doğruluktan dolayı gerçekleşti.
Avira Hanım Sakine teyzenin olağanüstü yeteneğini robotlara anlatarak onların konuyu anlamalarını sağladı.
Robotlar,
“Biz yalan söyleyemeyiz söz verdik ve derhal galaksiler federasyonuna dahil olacağız, yalnız sizden özel bir
ricada bulunmak istiyoruz” dedi.
Avira Hanım,
”Elbette siz her biriniz benim teker teker çocuğum gibisiniz, sizleri o şekilde seviyorum.
Sizlere bir anne şefkatiyle yaklaşıyorum.
O nedenle makul istekleriniz benim için sadece hoştur,
Sizi yanlış anlamam lütfen buyurun sorun” dedi.
Lider robot daha sonra Sakine teyzeyi misafir edip ataları ile bir süre konuşmaları ve onlara olan özlemlerini gidermeleri konusunda yardımcı olup olmayacaklarını sordu.
Avira Hanım,
“Bu konuda ben Sakine teyzeye herhangi bir ricada bulunamam, sizin bizzat kendinizin sorması ve onun size olur ya
da olmaz diye cevap vermesi gerekiyor, kusura bakmayın.” dedi
Robotlar ümitsizlik içerisinde bir üzüntü yaşamaya başlıyorlardı ki Sakine teyze devreye girerek,
“Üzülmeyin çocuklar ben sizlerin de Sakine teyzenizim ve uygun olduğum bir zaman beni davet ederseniz, elbette ki
sizin bu hoş isteğinizi yerine getirmek üzere sizin misafiriniz olurum.” diye cevap verdi.
Robotlar buna çok sevinmişlerdi ve teşekkürler ederek vedalaştılar ve federasyon kayıtlarını söz verdikleri şekilde derhal gerçekleştirdiler.
Zeynep Hanım canlı Cevahir tarafından elebaşı olarak isimlendirilen Orun Bey ve kendisine ekip olarak uygun görülen Sarp ve Hayrettin ile birlikte büyük bir mücadele içine girmişti.
Şimdi ortada bir fuhuş şebekesi vardı ve bunlar söylemesi ayıp seks köleleri oluşturarak bunları çalıştırıp gelir elde ediyorlardı.
Fakat bu fuhuş çetelerinin bu genç kızlar ve kadınlardan gelir elde etmelerinin ötesinde, bunları uyuşturucu ve silah satışı noktasında aracılara bütün Evren çapında peşkeş çekiyorlardı.
Bu peşkeş çekme olayı bu genç kızların bir süreliğine pazarlık edilen o silah alıcılarına ayıplı bir şekilde hizmet etmesinden ibaretti.
Orun Bey zaten,
“Beni bu işlere bulaştırmayın, ben zaten anlamam fakat size çok sağlam yardımcılar vereceğim.
Bunlar her nerede kime ulaşmak istiyorsanız onu size bulur, her nerede ne türlü bir operasyon yapacaksanız size
gereken desteği sağlar ve yine her nerede nasıl bir mücadele içerisine gireceksiniz size o konuda da yolları
açarlar” demişti.
Dolayısıyla Orun Bey kendisini usta bir manevra ile işin içinden sıyırmış ve kenara çekilmişti.
Zeynep Hanım Sarp peri ve Hayrettin ile uzun uzun nereden başlamaları gerektiğini konuştu.
Fakat konuşma çerçevesinde nereden başlanılırsa başlanılsın sonuca ulaşmaları mümkün görünmüyordu.
Çünkü bir cephede savaşırken diğer cephe patlak veriyordu.
Enine boyuna düşündükten sonra bütün cephelerde aynı anda savaşmaya başlanması gerektiğini altını çizerek bu yönde fikir Birliği oluşturdular.