MANA 3.Kitap 43.Kısım

...

MANA 3.Kitap 43.Kısım

Sonrasında Mert odasına gitti, bir duş aldı ve hiçbir şey düşünmeden yattı uyudu.
Zaten bu yataklar sebebiyle yarım saat sonra 8 saat uyumuş gibi uyanıyorlardı.
Her ne kadar uyanmış olurlarsa da Mert bir iki saat yatakta kalma süresini uzatmaya gayret etti.
Uyumasa bile istirahat eder vaziyette yatakta yattı.

Saat gece 3 olmuştu ki daha fazla yatamayarak kalktı ve bahçenin terasına geçti.
Oradaki perilerden çay rica etti ve baktı ki Ebru da aynı şekilde daha fazla yatamayarak kalkmıştı ve yanına geldi.

Ebru Safinaz’a sordu,
“Safinaz Eli ablayı ve Ayşe'yi rahatsız etmeden yoklar mısın?
Uyanıklarsa onları da davet et buraya.

Aynı şekilde Kraliçe Eli bir takım meditasyon uygulamalarından bahsetmişti, onları yapıyorsa ona seslenme fakat o da eğer her şeyi bitirip istirahatini uykusunu da almışsa onu da davet et ve burada oturmanın bir anlamı yok kahvaltı yapmak için gideceğimiz yere gidelim.” dedi

Safinaz Ayşe'yi alarak geldi.
Kraliçe Eli işlerini bitirmiş, uykusunu da uyumuştu fakat bir paket hazırlıyordu.
Ben biraz sonra yanınıza geleceğim şu hazırlığı bitirmem gerekiyor diye mesaj gönderdiğini söyledi.

Ebru,
Ya Mert biz böyle dedik ama içime sinmedi…
Şimdi Zeynep ablalardan Avira ablalardan kaçıyormuş gibi olacağız.
Siz üçünüz gitseniz sorun yoktu fakat ben de gittiğim için iznin olursa bu kahvaltıya onları da çağırmak istiyorum.
İşi büyütmeyeceğim fakat en azından dediğim gibi Zeynep ablanın, Avira ablanın, Gubi ve Leyla'nın da bizimle gelmesini istiyorum.

Siz o esnada bizden uzak bir noktada konuşabilirsiniz, tartışabilirsiniz biz sizin yanınıza gelmeyiz.
Siz işiniz bitince tekrar bizim yanımıza gelirsiniz.
Böylece vakit de süper geçmiş olur ve kahvaltı faslı için de uygun zamanı yakalamış oluruz, ne dersin?” dedi.

Mert,
“Elbette ki uygun ve de güzel düşünmüşsün.
Zaten orada yapacağımız pek bir şey yok.
Sadece işte bilmediğimiz birkaç iksir miksir var…
Onlarla ilgili Kraliçe Eli bize ne anlatırsa onun dediklerini yapacağız.

Onun dışında da zaten gizli saklı değil bu işler.
Sorun yok sadece ben olayın çok büyüyüp de bizi bu yarışma öncesi meşgul edip yorar duruma gelmesini istemiyorum, o kadar” dedi.

Ebru,
“Seni çok iyi anladım Mert ve haklısın da…
O nedenle bu çerçevenin dışına çıkmayacağız rahat ol” dedi.

Safinaz’a dönerek,
“Safinaz bahsettiğim kişileri de hazırlandıktan sonra buraya getir.

Tabii ki başka bir manileri varsa, Ecem sizi istiyor hadi işinizi gücünüzü bırakın gelin deme.
İşi gücü olanlar işiyle gücüyle meşgul olsunlar fakat durumu müsait olanları buraya al gel.
Sonra buradan nereyi uygun gördüysen bizi oraya götürürsün” dedi.

Avira Hanım bu davetten dolayı çok memnun olmuştu.

Gubi annesi Zeyda Hanım’ı da getirmişti çünkü Zeyda Hanım yumuşamış ve kızlar grubuna dahil olacak şekilde neşelenmiş, nasıl söylenir kimyası değişmişti.

Leyla da kendisini böyle bir kahvaltıya davet ettikleri için çok memnundu.

Zeynep Hanım,
“Zaten az daha kamberi unutacağınızı düşünmeye başlamıştım çocuklar, kambersiz biliyorsunuz düğün olmaz” diyerek şakalaştı.

Bir süre sonra Kraliçe Eli de yapması gereken işleri bitirmiş ve yanlarına gelmişti.
Ayşe de onunla birlikteydi ve o da gelmişti.

Safinaz herkesi topladı ve sizleri Zongabaren’e götüreceğim dedi.

Kraliçe Eli ve Avira Hanım şaşkınlık içerisinde ona baktılar…

Kraliçe Eli,
“Safinaz bunu bilerek mi konuşuyorsun bilmiyorum fakat oraya gitmenin imkânsız olduğunu biliyorum.”

Avira Hanım,
“Ömrüm boyunca görmek istediğim bir yer fakat kraliçe Eli’nin de söylediği gibi oraya gitmek imkânsız, nasıl götüreceksin bizi?” diye sordu.

Safinaz,
“O bölgenin ebediyete intikal etmiş, yani nasıl söylerler öbür dünyaya geçmiş peri atalarının ve başka kutsal varlıkların ebedi istirahatgâhı olan bir bölge olduğunu, bu nedenle aşılamaz duvarlarla çevrili olduğunu söyledi.

Fakat söz konusu Ebru Ecem olduğundan ben çok kolay bir şekilde bu izinleri aldım ve o bölgeye hep birlikte biraz sonra gideceğiz” dedi.

Ebru,
“Safinaz biz böyle güzel bir doğa sesleri eşliğinde kahvaltı demiştik ama sen bizi yani nasıl söylenir… Böyle mezarlık ziyaretine, türbe ziyareti gibi bir yere mi götürüyorsun?” diye sordu.

Avira Hanım,
“Bunu Safinaz size benim söyleyeceğim şekilde cevaplayamaz o nedenle ben cevap vermek istiyorum sorunuza…

Zongabaren bu evrende bulunan bir, nasıl söylenir Cennet diyelim.
Bu evrende bulunan Cennet misali bir yerdir.

Yani Safinaz bizi bir nevi bu evrende temsili olarak bulunan bir cennete götüreceğinden bahsediyor.
Oraya gittiğinizde göreceksiniz.
Bu yer sadece nasıl söylenir, böyle efsane gibi anlatılan, sadece masallarda duyulan bir cennet.
Buraya daha önce gidebilen periler de dahil hiç kimse yok.
Yani burada bulunanların hepsi orayı ilk defa görecekler ve sadece dediğim gibi masal kitaplarında okuduğumuz bir yeri bugün canlı olarak gözlerimizle göreceğimiz için, içimde böyle kıpır kıpır heyecan var” dedi.

Sonrasında,
“Zaten bunu Zoran’a anlattığım zaman çok kıskanacak.
Çünkü ben bu konulardan hiç bahsetmezken, Zoran bana bu efsaneleri, bu masalları hep anlatır dururdu.”
Beklenmedik bir şekilde çok hoş bir kahkaha atarak mutluluğunu gösterdi.

Safinaz,
“Herkes hazırsa Zongabaren’e geçelim.
Fakat oraya ben portal açamıyorum, herkes gibi bize de mühürlü.
Ecem top sizde, buyurun her ne kadar ben sizi oraya götüreceğim dediysem de Ecem sadece siz bizi oraya götürebilirsiniz, rica ediyorum sizden” dedi.

Ebru,
“Nasıl yapacağımı bilmesem de zannedersem istediğim takdirde yerine gelecektir.
Hadi bakalım bunu bize düşen bir görevmiş gibi düşünerek yerine getirelim” dedi.

Ebru tüm tatlı halleriyle gözlerini kapatıp sağ elinin iki parmağını oynattı ve önlerinde ışıklı Kemer bir kapı açıldı, yürüyerek o kapıdan geçtiler.

Her ne kadar kapı dediysek de bu böyle hoş bir portaldı.
Kapıdan geçtiklerinde diğer taraftan Zongabaren’e çıktılar.

Ulaştıkları yerin kelimelerle anlatılması çok zordu.
Gerçekten de bir cennete gelmişlerdi.

Doğa çok farklıydı, tabiat çok farklıydı, akan sular çok farklıydı, çiçekler, çimenler çok farklıydı, ağaçlar fevkalade güzellikteydiler.

Oturup yemek yiyecekleri masanın dizaynından tutun da sandalyelerinden yemek takımlarına varıncaya kadar muhteşem şeylerdi.

Kahvaltıda yiyecekleri şeyleri anlatmak zaten mümkün değildi muhteşem bir sofra onları bekliyordu.

Ebru Ece’nin geleceğini duyan Zongabaren hizmetinde görevli periler coşmuş vaziyette hazırlık yapmışlardı.

Ebru, herkes sofraya bakarken arka taraftaki ağaçlık bölmeye bakıyordu…

Onun farklı bir yere baktığını ve hayret içerisinde kaldığını görenler başlarını o tarafa çevirdiler.

Safinaz Ebru'nun zevklerini bildiğinden dolayı olsa ki buraya bildirmiş ve orada yan yana 5 tane salıncak duruyordu.

Fakat salıncaklar öyle ağaçlara falan kurulmuş değil, gökyüzünden inen muhteşem süslemeli zincirlerle oluşmuş anlatımı çok zor olan güzellikte salıncaklardı.

Ebru,
“Kahvaltıdan sonra Mert’lerin mutlaka ki özel konuşacakları yani bizimle ilgili olmayan konularda konuşacakları meseleleri olacaktır.
Onlar onları konuşurken biz burada salıncak keyfi yapacağııııııııızzz.

Avira abla çok mutlu olacağın bir etkinliğe katılacaksın, biraz sonra seni uçuracağım hazırlıklı ol” dedi.

Zongabaren gerçekten müthiş bir yerdi.

Güzellikler ve muhteşem olmasının ötesinde taşıdığı manevi değerler açısından da gerçekten duygu yüklü ve enerjisi yüksek bir yerdi.

Mert, Kraliçe Eli ve Ayşe ile biraz uzakta konuşuyor ve Kraliçe’nin masa üstüne çıkarttığı iksirlere bakıyor, onlar hakkında sorular soruyordu.

Ebru Safinaz’a,
“Safinaz mademki buraya kadar geldik burada bulunan büyükleri ataları ziyaret edip bir selam vermek lazım.
İkimiz seninle bir dolaşıp onlara saygılarımızı sunalım.” dedi

Safinaz,
“Ecem nasıl uygun görürseniz…
Çok güzel bir hareket olur ve nasıl diyorsunuz, çok hayır duası alırsınız.

Hayır duasının da ötesinde, orada bulunan atalar her ne kadar ölmüş olsalar da enerjileri halen beraberlerinde bulunuyor ve o yüksek enerjiden sizin de rahatlayacağınız birtakım şeyler elde etmeniz mümkün.
O nedenle bu ziyaretleri kesinlikle gerçekleştiririm” dedi.

Bu esnada Avira Hanım, Zeynep Hanım, Zeyda Hanım, Gubi ve Leyla salıncakta sallanmanın hazzını yaşıyorlar ve çılgıncasına çığlıklar atarak sallanıyorlardı.

Kraliçe Eli Mert’e,
“Mert bugün ne şekilde davranacağını ve bir Xiu olarak nasıl hareket edeceğini elbette ki ben bilemiyorum fakat iznin olursa sana birtakım iksirler hakkında bilgiler verip, bazılarını şu anda içmeni istiyorum.

Şimdi bak burada 3 tane iksirimiz var.
Bir tanesi mor renkte, bir tanesi turkuaz renginde ve diğeri de turuncu renkte.

Bu üçünü de kullanabilirsin fakat bunların kullanmanın bir sırası var.
O sıraya uyulduğu takdirde etkileri birbirlerini tetikleyerek katbekat artıracaktır.

Şimdi turuncudan başlamalısın.
Daha sonra turkuazı ve üzerine de mor olanı içmen gerekiyor.

Bu iksirleri içtiğin takdirde hem savunma gücünü artacak hem de yaptığın hareketlerde birtakım efektler meydana gelecek” dedi.

Mert,
“Sayın Kraliçem söylediklerinin hepsi çok güzel, hepsine de katılıyorum…
Dediğiniz gibi yapmakta da bir sakınca duymuyorum.
Fakat Cevahir abi sizden sonra benimle kısa bir görüşme yaptı.

Bana şu an için herhangi bir şey yapmamamı, yarışma ortamına gittiğimizde bana söyleyecek birkaç şeyi olacağını ve ona göre hareket etmemi istedi.

Onun bildiğini biz bilemeyiz.
Buna zannedersem siz de katılıyorsunuz ve o nedenle ben şu an hiçbir şey içmeyeceğim, kullanmayacağım.

Elbette ki sizin iyi niyetinizi takdir ediyorum.
Çalışmalarınızdan ve emeklerinizden dolayı da teşekkür ediyorum fakat Cevahir abiyi bir görelim, onun planı neyse ona uymak istiyorum.

Her ne kadar hiçbir bilgim olmasa da Cevahir abinin söylediklerini yaptığım takdirde, belki de orada hiçbir şekilde savaşmamıza, spor müsabakası dediğimiz fakat aslında bir savaş oyunu olan yarışmaya katılmamıza bile gerek kalmayacağını hissediyorum.”

Kraliçe Eli,
“Haklı olabilirsin Mert ve bana da haklısın gibi geliyor…
O nedenle zorlamayacağım.
Zaten buradan çıkacak olan efekt sadece bir efekt…
Ben de aslında bir Xiu'nun gerçek gücünü ve gerçek efektlerini görmek istiyorum.
O nedenle bence de bunları kullanma fakat ben söz verdiğim için bunları buraya getirdim, karar senin” dedi.

MANA 3.Kitap 44.Kısım için tıkla..

...