MANA 4.Kitap 2.Kısım
MANA 4.Kitap 2.Kısım
1 kat semaya gelince, oraya ben de çıkmadım, orayla ilgili de hiçbir şey bilmiyorum.
Sadık Efe ile biz dostuz...
Pek çok kez karşılaştık ve pek çok kez birçok olayın çözümünde birlikte hareket ettik fakat bunların hepsi bizim
evrenimiz içerisinde, bizim galaksilerimiz içerisinde cereyan etti.
Hiçbir zaman birinci kat semada olan bir olaydan da haberdar değilim.
Fakat Sadık Efe’yi çok iyi tanıyorum.
Sadece Sadık Efe’yi değil onun konseyindeki, meclisindeki pek çok varlığı da tanıyorum ve onlar da beni tanıyor.
Bunu da sana bir ferahlık olsun diye söylüyorum.
Bu konuda da en azından hareket etmeden önce bazı şeyleri anlatabilirim.
Anlatabilirim derken elbette ki bildiğim bir şeyden bahsetmeyeceğim.
Sadece senden daha fazla bu konularla ilgili yaşanmışlıklarım olduğu için planındaki eksiklikleri ya da yanlış yönlendirmeleri sana bildirecek ve uyaracağım.
Bu kadar konuşma yeter, bundan daha fazlası kafaları büyütmekten başka bir işe yaramaz.
Pek çok şeyi ben de bu defa sizinle birlikte deneyimleyecek ve yaşayacağım.
O nedenle de ne yalan söyleyeyim biraz heyecanlıyım.
Bana müsaade, ben sessizliğime çekiliyorum.
Sen zaten aşağı yukarı yapılması gereken planın ana noktalarına hakimsin.
Ekip geldiğinde daha net bir plan yapacaksınızdır.
Fikir vermek ya da sizi bilgilendirmek noktasında gerekli gördüğümde, yine her zaman seninleyim, bunu bil ve bir ferahlık da benden sana olsun" dedi ve canlı Cevahir sessizliğine çekildi.
Mert düşünmeye devam ediyordu ki Ebru, Zeynep Hanım ile birlikte gülüşerek yanına geldi.
Mert,
"Maşallah keyfiniz pek yerinde...
Sanki hiçbir sıkıntılı durum yokmuş gibi rahatlamışsınız" dedi.
Ebru,
"Oh Mert beyefendi buraya oturmuş, karalar bağlamış, kendisini kasvetin içine sokmuş, gülenlere de gıcık olmuş"
dedi ve bir kahkaha daha attı.
Mert,
"Ebru yok öyle bir şey değil, biraz önce Aybar dedi buradaydı...
Pek çok şey anlattı.
Sonrasında da canlı Cevahir'le epeyce bi konuları konuştuk.
Sadece kafam dolu.
Yoksa sizin gülmeniz bana ancak keyif verir" dedi.
"Aybar dede giderken su böreği ve çayın ona borcun olacağını ve bir dahaki sefere senden o borcu alacağını söyledi" diye ekledi.
Ebru,
"Canım Aybar dedem...
O hep gelsin, ben ona hep hizmet ederim, onu çok seviyorum" dedi.
Zeynep Hanım,
"Mert bu konuda bir toplantı yapacak mıyız?
Konuları bizimle de paylaşacak mısın?
O bilgilerle ne yapmamız gerekiyor?
Hiçbir fikrimiz yok...
Onun için biz işi makaraya vurduk, gülüp oynayıp geziyoruz.
Ama bu konuda ciddi ciddi toplantı yapıp planlamalar için konuşmamız gerekiyor." dedi
Mert,
"Safinaz buradasın ortaya çık ve herkesi topla ama herkesi topla...
Onlarla bir görüşme yapacağız.
Daha sonra bir kısmını göndereceğiz, kalanlarla bir detaylı bir konuşma yapacağız.
Daha sonra onları da göndereceğiz.
Böyle böyle biz bize kalacağız ve sonra biz bize son konuşmaları ve planları yapacağız.
Anladın sen beni..."
Safinaz,
"Baş üstüne Mert Bey, ben sizin ne demek istediğinizi çok iyi anladım ve gerekeni yapıp size biraz sonra bilgi
vereceğim" dedi ve gitti.
Ebru Mert'in düşünceli durumunu görmüş ve elinde bir bardak çayla onun yanında duruyordu.
"Mert bak elimde ne var…
Şimdi şu çayı iç ve o kasvetin içinden çık, içimi daralttın.
Neyse o, neyse artı bir diye bir şey yok, düşün düşün ne bu artar ne de eksilir, Evelallah biz bu işinde içinden
çıkarız.
Sen şimdi şu çayı iç bi kendine gel, toplantı ile ilgili ne konuşacaksın diye sormuyorum, muhtemelen doğaçlama
yapacaksın, biz de herkesle birlikte dinleriz ve de üzerimize düşeni hep birlikte yerine getiririz, rahatla" dedi.
Mert Ebru'nun bu samimi konuşması ve elinde tuttuğu çay ile birlikte kendisini toparlamıştı.
Çayını içiyordu ki Safinaz geldi ve "Mert Bey Uygun gördüğünüz şekilde herkesi topladım.
Bu herkes kelimesi elbette ki bizim çalışma gruplarımız dışımızdaki insanları kapsamıyor.
Bir şekilde birlikte çalıştığımız herkesi topladım ve sizin Uygun gördüğünüz şekilde bu sayıyı azaltarak son
toplantının insanlarını, artı varlıklarını, diğer varlıkları, neyse...
Mert Bey cümle kuramıyorum, size kolay gelsin diyorum" dedi.
Mert Safinaz’ın bu telaşlı konuşması karşısında gülümsemişti.
Ebru Safinaz’a dönerek,
"Safinaz bir hediyeyi hak ettin çünkü Mert’i tebessüm ettirdin.
Sana bir hediye borcum olsun" dedi.
Safinaz artık o eski tırsıklığını bırakmış, ortama göre hareket eder olmuştu.
"Kabul ediyorum Ecem" dedi ve bir adım geriye kaçtı.
Olay ve yaşanış biçimi Zeynep Hanım’ı keyiflendirmişti, bir kahkaha koyuverdi.
Az sonra toplantının yapılacağı yere geçtiler.
Toplantının yapılacağı yer katılımcıların sayısı milyonla ifade edilecek düzeyde olduğu için fevkalade büyüklükte bir amfi tiyatro biçimindeydi.
Mert merkezde kürsüye çıktı ve "herkese hoş geldiniz diyorum" diyerek konuşmasına başladı.
"Bazı şeyleri tekrar tekrar konuşuyor gibi olacağım fakat bugün böyle gerekiyor...
O nedenle size sizi yormayacak şekilde bunları tekrar tekrar anlatacağım.
3 tane problemimiz var.
Birincisi Safinazların boyutundan dışarıya çıkartılan 3 eski Tanrı.
İkincisi Dünyada mühürlü kapının arkasındaki boyutta hapis durumunda olan İblis ve milyarlarca tayfası.
Üçüncüsü ise 1 kat semadan Sadık Efe’nin Safinazların boyutuna hapsedilmek üzere gönderilmiş karanlık cinlerin serbest bırakılmış olması.
Bakın hiçbir şeyi saklamadan birebir size söyledim...
Bunları size söyledim fakat sizden bir şey isteyeceğim için değil…
Fevkalade farklı olaylarla karşılaşacağız, karşılaşacaksınız…
Şu andan itibaren kimse kimseye körü körüne güvenmeyecek.
Babam bana şunu söyledi o benim babamdır ona güvenirim diye hareket etmeyecek.
Babasının kılığında başka birisi ona bunu söylüyor ve yaptırıyor olabilir, buna dikkat edecek.
Bu noktada gerektiğinde "bana yardım edin" dediğinizde, size yardım etmek üzere yanınıza gelerek, kafanızın karıştığı noktayı sizinle birlikte çözmek üzere Sarp peri ile birlikte Hayrettin ve Necmi Bey’e görev veriyorum.
Onlar bu destek olayını organize edecekler ve yardıma ihtiyacım var dediğiniz an, sizin yanınıza onların görevlendirdiklerinden birisi gelerek doğruyu yanlıştan ayırt etmenize destek verecek.
Ha bunlar illa ki yaşanacak mı?
Elbette ki hayır.
Sadece örnek verdim.
Buna benzer başka şeyler de yaşanabilir.
Veya hiç bir şey yaşanmayabilir de.
Mücadele edeceğimiz Tanrılar var ve bu mücadele sizi nasıl etkileyecek bilmiyoruz.
İblis ve milyarlarca tayfasının uzaya dağıldığını düşünmek bile istemiyorum ki bunlar ölümsüz ve yok da
edilemiyor.
O an için öldürüyorsun ama büyüleri ile bir süre sonra tekrar hayat buluyorlar.
Daha kasvetli durumları içinizi karartmamak için pas geçiyorum.
Umumu ilgilendiren konuşma burada bitmiştir.
Sadece birlikte hareket ettiğimiz üst düzey görevli arkadaşlarım, bizim ekipler, onların elemanları, galaksiler
federasyonu üyeleri ve ihtiyar periler ile onların yardımcıları burada kalsın.
Geri kalanlar hem bu haberi yaymak üzere hem de konuyla ilgili kendilerince tedbir almak üzere ayrılabilirler.
Başlıklar halinde bahsettiğimiz bu konunun daha detaylı bir halini, Asım peri bir video olarak hazırladıktan sonra
bütün evrene yayın yaparak sizleri daha ayrıntılı bir şekilde bilgilendirecektir.
O zamana kadar kulaktan dolma dedikodulara aldırış etmeyin, çok merak ediyorsanız bunu yetkili arkadaşlara
sorun.
Safinaz onların ayrılmasına nezaret et" dedi.
Safinaz göz açıp kapayıncaya kadar ayrılması gerekenleri oradan çıkartmıştı.