MANA 2.Kitap 21.Kısım

...

MANA 2.Kitap 21.Kısım

Ertesi sabah hummalı bir çalışma içine girişmişti herkes.
Aslında ortaya konulan yeni Dünya düzeni, davet edilen insanlar tarafından olumlu karşılanmıştı.

Kimsede itiraz yoktu, herkes neyin nasıl yapılırsa daha iyi sonuçlar vereceği ile ilgileniyordu.

Mert hiçbir toplantıya bulaşmadan, sık sık durum raporu isteyerek, durumun hangi noktaya geldiğini inceliyor, bazı noktalarda şu şöyle olsa daha iyi olur diye haber gönderiyordu.

Aradan geçen birkaç günün sonunda, gerçekten çok olumlu ve güzel sonuçlar alınmaya başlanmıştı.

Ve sonrasında iş ve meslek gruplarına göre insanlar belirlenmiş, onlar bir araya getirilerek onlara durum anlatılmış ve yeni rota çizilmeye başlanmıştı.
Hem bir yandan meslek gruplarına göre temsilciler meclisi oluşturuluyor, hem de öte yandan meslek gruplarının dışında, sosyal gruplara ilişkin temsilciler oluşturuyordu.

Sonunda bir dünya meclisi oluşmuş, bunların geçici bürokratları ve bakanları belirlenmiş, sadece başkanın kim olacağına karar vermek durumu kalmıştı.

...

Mert, bu noktada kimseye söz hakkı vermeyeceğini söyleyerek, Asaf hocanın bu makama itirazsız getirileceğini ifade etmiş ve gerçekten de hiçbir itiraz olmaksızın Asaf Hoca, dünya başkanı sıfatıyla makamına oturmuştu.

Şimdilik her şey yolunda gidiyordu…

Periler insanların yaşam standartlarını yükseltmiş, dünyayı ve bu insanların yaşadıkları ortamı daha üst statüye taşımalarına yardımcı olmuşlardı.

Temiz enerji kaynakları ve üretim metotları öğretmişlerdi.

Dünya çevresinde bulunan gereksiz uydular temizlenmiş, ayıklanmış, eskiyenler kaldırılmış, yerine gerekli olan uygun uydular koyulmuştu.

Elbette ki kötü insanlar topluluklar içerisinde mevcuttu ve bu kanı bozuk insanlar, bozuk hareketler yapıyorlardı.

Fakat sistem çok güzel çalışıyor ve bunlara nefes aldırmayacak şekilde, gerekli tedbirler ve müdahaleler de anında yapılarak en aza indirilmişti.

Eğitim sistemi, dünya çapında standart hale getirilmiş, gereksiz fakülte bölümleri iptal edilerek, günümüzde uygun gerekli olanların onların yerini alması sağlanmıştı.
Kısacası her şey yolundaydı…

Mert Ebru’ya,
“her şey yoluna girdiği ile göre şöyle bir keyif çayı içelim mi” dedi.

Ebru yerinden fırlayarak Mert'in ağzını kapattı.

“Mert yaktın bizi, günlerdir dua ediyorum nazar değmesin diye…
Tuttun bu lafı ettin, nazar değdireceksin bize.
Lütfen gidip o kafanı duvara 3 kere vurur musun” dedi.

Mert kahkaha atıyordu ki Sarp peri,
“müsaadeniz var mı” diye seslenerek cevabı beklemeden içeriye girdi.

“Efendim, dünyayı düzene koyduk fakat uzayda bir hareketlilik var” dedi.

Ebru, Mert’e dönerek,
“yuh be Mert 2 dakika dilini tutamadın” dedi.

Sarp peri,
“Efendim Jüpiter'in ikinci uydusu Europa arkasında anlayamadığımız bir hareketlilik var.

Anlayamadığımız kelimesine biraz açarsam ne demek istediğimi anlatabilmiş olacağım.

Teknolojik bir durum olsa anlamamamız imkânsız.

Öyle sanıyorum ki teknolojinin haricinde, bizim görüşümüzü engelleyebilecek türden, birtakım doğaüstü olaylar da gerçekleşiyor” dedi.

Mert,
“Ne öneriyorsun Sarp” diye sordu.

“Efendim hareketlilik, belirli bir alan dâhilinde gerçekleşiyor fakat hareket etmiyor.

Yani bize yaklaşması gibi bir durum henüz yok.

İlk defa karşılaşılan bir olay olduğu için de kendi kafama göre hareket etmek istemedim.”

Mert,
“Evet duydunuz müziğin sesini dans başlıyor” diyerek yerinden kalktı.

Safinaz hemen Kale toplantıya.
Zeynep Hanım zannedersem Asaf hocanın yanındaydı.
Sacit Bey nerede bilmiyorum...

“İşte Sacit abi olsun, Zeynep abla olsun, Asaf Hoca olsun, Asaf hocanın bu konuda adamları kimlerse onlar olsun, onları falan da bir toparlayıp paketleyip getirin.
Hemen acil bir toplantı yapalım” dedi.

“Ebru hadi bakalım gidelim toplantı salonunda da konuşalım bakalım, ne konuşacağız onu da bilmiyorum ama hele bir cümleye başlayalım sonrası gelir Evelallah…”

Toplantı salonuna geçtiklerinde herkes hazırdı.
Asaf Hoca yanında 40 kişilik de bir heyet getirmişti.

Mert,
“Herkese sadece hoş geldiniz diyorum.
Çünkü konuya bodoslama dalmam gerekiyor, hoş geldiniz.”

“Arkadaşlar dünyayı belli bir düzene soktuk Evelallah.
Fakat doğa kanunu diye bir şey var ki, suyun önünü keserseniz su başka yerden fışkırıyor.

Evet, uzayda bilinmeyen bir hareketlilik var.

Hareketliliğin merkezi, Jüpiter'in 2 uydusu olan Europa ‘nın arka tarafı.

Periler en başından beri olayı takip ediyorlar fakat teknolojinin haricinde birtakım doğaüstü durumların söz konusu olduğunu, bu nedenle neyin ne olduğunu anlayamadıklarını bildirdiler.

Vallahi buraya sizi topladım ama ne ben ne de başka birisinin bu konuda konuşacağı, söyleyebileceği bir şey olduğunu zannetmiyorum.

Eğer teknik bir heyet oluşturmuşsanız ki, Asaf hocam yanında değerli misafirler getirmiş.
Zannedersem bunlar öyle bir teknik grup...

Ne yapabiliriz?
Europa uydusunun arka tarafından canlı yayın yaparız.

Bu misafirler, oluşturacakları daha detaylı teknik bir ekip oluştururlarsa onların da istedikleri teknik bilgilere ulaşma imkânı sağlarız.

Hata gidip bizzat görmek isteyenler varsa, onları Europa uydusuna götürüp, oradan gözleriyle olayı canlı izlemelerini de sağlayabiliriz.

Asaf Hocam siz dünya başkanısınız ama aynı zamanda takdire değer bir bilim insanısınız.

Ben tabii ki durumla ilgili anlık raporlar alarak, gözümü üzerinden ayırmayacağım fakat bana verilen raporların bir nüshası da bu süreçte size ulaşır olsun ki siz de bunu gerekli gördüğünüz yerlerle paylaşarak durumu anlamaya çalışın.

Bu durumda ne benim ne de başkasına yapacağı bir şey yok.

Şimdi gerekli gördüğünüz grupları, burada kalede misafir edeceğimiz şekilde oluşturun, ailelerini de getirsinler, buyursunlar onları da ağırlayalım.

Bakın işte siz konuya, ben çay içmeye gidiyorum.”

Mert, oradan uzaklaşmakla doğru bir karar verdiğini çıkarken anladı.
Çünkü son cümlesini bile kimse dinlemeden, hummalı bir şekilde aralarında tartışmaya başlamışlardı.

Periler onları kalenin komuta merkezine almış, orada dev ekrandan canlı yayın göstererek, uygun ikramlar ve rahat bir ortam eşliğinde çalışıyorlardı.

Mert Ebru’ya,
“Anne babalar nerede Ebru” diye sordu.

Ebru, “senin haberin yok değil mi?
Evet, sana söylemedik, anne babalar sefer dedeyi de alarak, kutsal mekânları dolaşıp, oradaki mübareklerin bir hayır duasını alalım diyerek çıktılar.

Perilerden onlara yardımcı olacak arkadaşlar yanlarında, merak edilecek bir durum söz konusu değil.

O hengâmede sana ulaşamadılar.
Ben de ben söylerim siz gidin dedim onlara.”

Mert,
“Aman iyi olsunlar, neşeleri yerinde olsun da Allah'a emanetler bir şey olmaz onlara, iyi yapmışlar” dedi.

Sözlücüm bir söz yaptın attın bizi kenara…
Nişan ne zaman, düğün ne zaman?”

Ebru bunun üzerine,
“Biz zor evleniriz Mert.
Baksana, daha dünya tam düzeltilmeden uzaylılar geldi bir de...

Uzayı düzeltmekte uğraşacağız, biz zor nişan, düğün yaparız” dedi tebessüm ederek.

Sarp peri heyecanlı bir şekilde gelerek,
“Efendim acil komuta merkezine gelmeniz gerekiyor, lütfen acele edin” dedi.

Ebru'nun heyecanlanmasına fırsat vermeden, Mert onu kolundan tutarak hemen komuta merkezine geçtiler.

Dev ekranda bir görüntü vardı…

Dünya görüntüsü ile ellili yaşlarda, gayet yapılı bir vücuda sahip, uzun boylu birisi kollarını kavuşturmuş vaziyette ayakta karşılarında duruyordu.

Yanında da yine aynı güç ve güzelliğe sahip bir kadın duruyordu.

Ekrandaki erkek,
“yetkili kim, kiminle görüşmem gerekiyor?” dediğinde, kimseden bir ses çıkmadı.

Fakat herkes başını Mert’e doğru çevirmişti.

Sanırım herkesin baktığı kişi ile konuşacağım.
O halde önce ben kendimi tanıtayım.
Benim ismim Zoran ve yanımdaki, eşim olan bayanın ismi de Avira.

Anlaşılması için şöyle özetleyeyim...

Siz şu an Samanyolu ismini verdiğiniz galakside bulunuyorsunuz.

Sizin komşu galaksiniz Andromeda galaksisi.

İşte ondan sonra da üçgen galaksi ismini verdiğiniz bizim galaksimiz yer alıyor.

Yaklaşık sizden 3 milyon ışık yılı uzaklıkta bir galaksiden geliyoruz.

Tabii bizim galaksimizin ismi üçgen galaksi falan değil.

Galaksimizi ismi Kastabella galaksisi ve bizim yaşadığımız bölge ise Kastabala bölgesi.

Sizin Osmaniye yakınlarınızda, bir Kastabala var yerleşim bölgesi olarak.

İşte zamanında bizimkiler oraya bir iniş yapmışlar...

Oranın ismi de zaten o zamandan kalma.

“Siz mi bizi ziyarete geleceksiniz, yoksa biz mi size misafir olalım” diye sordu Kastabala'lı Zoran.

...

Hoş geldiniz benim adım Mert, yanımda da sözlüm Ebru var.

Yetkili deyince herkes bana baktığı için mecburen ben konuştum.
Asaf hocam kusura bakma…

Zoran bey, Asaf hocam dünya başkanıdır dedi.

Asaf hoca araya girerek,
“Mert ben bu işlerden anlamam.
İşte sen buradasın, Zoran Bey orada, artık çay mı içersiniz, kahve mi içersiniz, buyurun onları misafir edin, ağırlayın beni bilgilendirirseniz” dedi.

Mert tebessüm ederek, Zoran Bey lütfen Avira hanımı da alarak misafirimiz olun, buyurun sizi bekliyoruz.

“Asım misafirlerimize eşlik ederek, onları buraya bizim evin bahçesine getirir misin” dedi Mert.

“Onları öncelikle şöyle sakin bir şekilde bizim evin bahçesinde bir çaya alıştırayım.
Çay olduktan sonra muhabbetin gerisi gelir inşallah” dedi.

Tabii uzaylılar, söylenenlerin mahiyetini anlamamış olsalar da söyleniş şekli ve samimiyeti sezmiş olacaklar ki tebessüm ederek,
“Çayı hazırlayın geliyoruz Mert Bey” dedi uzaylı Zoran.

Zoran ve eşi Avira az sonra evlerinin deniz tarafına bakan bahçelerinde idiler.

Zoran şöyle bir etrafı baktıktan sonra,
“sanırım gökyüzündeyiz, şu anda bu bir uzay gemisi mi?” dedi.

Mert tebessüm ederek, “dünyanın dışına hiç çıkmadık şu ana kadar ne ilgimiz ne merakımız oldu ne de vaktimiz oldu.

Sizin gibi hoş insanlar olduğunu bilseydik elbette ki daha önce çıkardık.

Biz bu gökyüzünde yüzen adanın ismini “Kale” koyduk.

Sebebi de yeryüzünde insanları rahatsız etmeden burada bir şeyler yapabilmek işte.”

Zoran,
“öncelikle sizi bizim gezegenimize davet ediyoruz ve geldiğiniz zaman göreceksiniz ki, Dünyanıza çok benziyor bizim gezegenimiz Kastabala.”

Mert,
“Bizim dünyamızın isminin kelime anlamını çoğu kişi bilmez ama yakın olmak anlamındadır.
Dünya kelimesi, “ednâ” dan türemiş bir kelime.

Sizin gezegeninizin ismi de benim tahminimce,
“Sıkıntıları alan” manasında bir isme sahip.”

MANA 2.Kitap 22.Kısım için tıkla..

...

...