MANA 2.Kitap 12.Kısım
MANA 2.Kitap 12.Kısım
Çocuklar bunları Allah'ın izniyle biliyorsunuz.
Benim size söylemek istediğim farklı bir şey var.
Şimdi size yardımcı olarak gönderilen periler var ve size her insana bahşedilmeyen bazı güçler bahşedilmiş durumda dedik.
Bahşedilmiş ne demek?
Bildiğiniz bahşiş işte.
Demek ki bahşişi hak edecek güzel işler işlemişsiniz.
O güzel işler neticesinde, siz de göze güzel görünmüşsünüz.
Allah'ın izniyle bunlarla pek çok şey yapacaksınız.
Ama tüm bunların yetmediği, gücünüzün yetmediği, elinizin uzanamadığı, sınırlarınızı sonuna geldiğiniz için ötesine geçemediğiniz durumlar ile karşılaşacaksınız.
İşte büyüklerimiz ki bu büyüklerimiz dediğim, Allah’ın Zatının birer yansımasıdır.
Allah’ın sıfatlarında mesela merhamet vardır.
Sıfat bir şeye üzülür, merhamete gelir ve o şeyin iyiliği için, içinde bulunduğu durumdan kurtulması için Zat’a dua eder.
Allah'ın Zatında ise merhamete gerek yoktur.
Dua edilen zaten Zatıdır ve bir şeyin olmasını istediğinde, sadece “Ol” der ve olur.
O aciz kaldıkları, merhamete muhtaç oldukları durumlarla karşılaştıklarında, bizler onların yanındayız.
“Hiç korkmasın ve doğru yolda yürümeye devam etsinler” mesajını getirdim.
Hud suresinde buyuruyor Cenab-ı Allah,
“Siz benimle birlikte olursanız ben sizin işlerinizi görürüm.”
Yani kalbi Allah ile olana zorluk yoktur evladım.
Karşılarında duvar olduğunu görseler, yolun sonuna geldiğini bilseler, hiç endişe etmesinler.
Eğer Allah’ın ahlâkı ile emredildiği şekilde, haklı ve doğru yolda iseler…
Yol da bitmez, o duvar da onlara engel olamaz buyurdular.
Şu ana kadar sizden şikâyet edilecek hiçbir kötü durum ortaya çıkmadı.
Bütün büyüklerimiz ve inşallah Cenab-ı Allah sizden memnun ve ayette ne diyor.
“Emrolunduğunuz üzere dosdoğru yaşayın.”
“Hepinizi gözlerinizden öpüyor ve Allah'a ısmarladık diyorum.”
Dedi ve hiç kimsenin cevap vermesine fırsat vermeden gitti Aybar dede.
Kimse konuşamıyordu.
Ebru baktı Safinaz bir köşede içli içli ağlıyordu.
Onun yanına gitti ve saçını okşayarak,
“Canım benim, güzel Safinaz'ım, neden ağlarsın” dedi.
"Ecem, o gelenin kim olduğunu benim bildiğim gibi bilseniz, sizde şu an içlenir ve için için ağlardınız."
...
99 yıldır yasaklı idik.
Ecemiz yok, gücümüz yok, takatimiz yok, biri bize bir şey yapmak istese karşı koyacak dermanımız yok, bu şekildeydik.
Gerçekten bize bu güçsüz anımızda, türlü türlü kötülükler yapmak isteyen pek çok varlık vardı.
Denediler de…
Fakat her seferinde o biraz önce tanıştığınız Aybar dede var ya…
İşte o Aybar dede, her seferinde bize kol-kanat gerdi.
Bizi bir gün olsun sıkıntıya sokturmadı.
Aybar dede bizim manevi büyüğümüzdür.
Bütün periler, tek tek hepsi canını verse ona olan borcumuzu ödeyemeyiz.
Ecem Aybar dede size de kol-kanat gerdi.
Bundan böyle siz de hiçbir şeyden korkmayın.
Evelallah bizim gücümüzün yettiği pek çok şey var...
Fakat gücümüzün yetmediği, iznimizin olmadığı yerde, eminim Aybar dede ortaya çıkacak ve bizi çözüme götürecektir.
Mert,
“Ebru müsaaden var mı, ben konuşabilir miyim?” dedi.
Ebru,
“Evet Mert böyle güzel şeyler yaşanacaksa, sen hep konuş” dedi.
O sırada Sacit Bey geldi ve
"Muhteşem bir olay yaşandı Mert Bey.
Senaryo menaryo yazıldı çizildi, aynen de uygulandı fakat ben bu kadar ahenkli ve güzel bir çalışma göreceğimi ummuyordum.
Muhteşem oldu, kelimenin tam anlamıyla muhteşem oldu.
Tamamı filme alındı, ne zaman arzu ederseniz seyredebilirsiniz.
Eminim sizin de koltuklarınız kabaracaktır."
Mert,
“elinize sağlık Sacit abi…
Arkadaşlara da söyle, onların da ellerine sağlık.
Siz orada bir buzdağı ile uğraşırken, biz de burada manevi bir büyük dağ ile birlikteydik.” dedi ve Aybar dedeyi özetle anlattı.
“Of of of” dedi Sacit Bey.
“Sizin dağ bizim dağdan çok çok daha büyükmüş.
Allah yardım etmiş ve siz de bizim gibi muvaffak olmuşsunuz.
Ben de sizleri tebrik ediyorum” dedi.
Zeynep Hanım Ebru’ya,
“Kız hani biz arka tarafa geçip gıybet edecektik, ne oldu” dedi.
Ebru,
“Zeynep abla bak çarpılırız.
Gıybet mıybet deme bana…
Aman ha!
Bundan sonra gıybet mıybet yok.
Neden yalan söyleyeyim, ben acayip tırstım ve hala da tırsık bir vaziyetteyim.
Zaten bende panik atak var.
Bu tür olaylar bendeki panik atağı patlama noktasına getiren olaylar.
Aman abla aman, gıybeti unutalım ve eşlerimize saygılı ve övgü dolu sözler söyleyelim.”
Zeynep Hanım gürleyen bir ses ile...
“Ebru ne oluyor öyle eşlerimiz meşlerimiz.
Bak gözüm üstünüzde ve size kefil oldum.
Bunu dedim, gene diyorum…
Yanlışınızı görmeyeyim direk Aybar dedeyi çağırırım.”
"Aman abla, aman gözünü seveyim, ben öyle lafın gelişi olarak, yani laf da gördüm ki yanlış yerden gelmiş, özür diliyorum…
“Sözlü, evet sözlü, sözlülerimize ve eşlerimize saygılı ve sevgili davranalım” diye düzeltiyorum dedi.
Zeynep Hanım bir kahkaha attı.
Mert de gülüyordu, Safinaz bile kıkırdıyordu.
Safinaz koşarak geldi ve Ebru Ecem, iyi ki varsınız.
Sizi çok ama çok seviyoruz.
Yalnız dünyamızda yüz milyarlarca peri var.
Biliyorsunuz emrinizdeler ve bu periler sizi daha hiç görmedi.
Haddim değil ama sizi onlara, yani bizim boyutumuza götürüp, onlarla tanıştırsam diyorum.
Ebru,
“Aybar Dede'yi yeni yaşamışken, başka boyut derken neden bahsediyorsun Safinaz” diye sordu.
Efendim yüz milyarlarca dedim.
Yani aşağı yukarı 700 milyar peri var ve hepsi bu dünyada yaşıyor.
Şimdi Dünyada 7-8 milyar insan var.
Her taraf dolmuş durumda diyorsunuz.
E peki diyeceksiniz ki, bu 700 milyar peri nasıl yaşıyor Dünya üzerinde…
Biraz fizik dersi anlatıyormuşum gibi olacak ama özür dilerim anlatabilmek için bunları söyleyeceğim.
Yoksa mesleğiniz icabı zaten bunları bildiğinizi sanıyorum.
Şimdi ışık hızı diye bir şey var.
Nedir bu?
Işık bir saniyede dünyanın etrafını 8 defa dolaşıyor.
Işığın hızı bu kadar hızlı, yani saniyede 300 bin km yol alıyor ışık.
Madde, bildiğimiz, bu elimizde tuttuğumuz herhangi bir maddeden bahsediyorum.
Madde işte bu hıza ulaştığında, kütlesi sıfıra yaklaşıyor.
E=mc2 formülü var Einstein’ın.
İşte E dediği enerji, eşittir kütle çarpı ışık hızı.
Ayrıntıya girmeme gerek yok sanırım.
Yalnız burada ayrıntı olarak girmem gereken bir nokta var. O noktada şu;
E=mc olunca otomatikman m=E/c oluyor.
Enerji bölü ışık hızı bize kütleyi veriyor.
Şimdi burada ışık hızı o kadar büyük bir değer ki.
Ve bu değer dikkat ederseniz kesrin paydasında
Dolayısıyla ne oluyor?
Bir sayının çok büyük bir sayıya bölünmesinin sonucu, sıfıra yakın bir değer demektir.
Asla sıfır olmaz ama sıfıra çok yaklaşır.
Özetle, kütle sıfıra çok yaklaştığında, yani ışık hızı gibi bir hız ile hareket ederken, kütle sıfıra çok yaklaştığında, artık enerjiye dönüşmeye başlamıştır.
Şimdi diyeceksiniz ki, ışık hızına yaklaşan bir madde enerjiye dönüşmeye başladıysa, enerjiye dönüşüyor ise, peki bu ışık hızının karesi ne anlama geliyor.
Işık hızının karesi, enerjinin farklı bir türüne dönüştüğünün işareti.
Çünkü ışık hızı saniyede 300 bin km. ise, ışık hızının karesi 300 bin km. ’nin karesi gibi bir hız eder saniyede.
300.000 x 300.000 = çok çok çok büyük bir rakamdır.
İşte 300 bini 300 bin ile çarptıktan sonra, çıkan sonucu tekrar 300 bin ile çarpın, sonra çıkanı bir daha 300 binle çarpın…
Böyle, böyle, her çıkanı 300 bin ile çarpmaya 15 kere devam edin…
Tahmin edemeyeceğiniz ve yazmakla bitiremeyeceğiniz kadar çok büyük bir sayı çıkar ortaya.
Dolayısıyla da kütle yani madde bu kadar hızlı hareket ediyorsa çok daha farklı bir ışık tayfında yani, çok farklı renkte bir enerji ortaya çıkar.
E=m.c15
Ve dolayısıyla da kütle sıfıra o kadar yaklaşmıştır ki, neredeyse yok denecek kadar azdır.
İşte periler, ışık hızının 3. kuvveti c3 ile 15. kuvveti c15 arasında büyük bir hızla hareket ettiklerinden, kütleleri neredeyse yok denecek kadar sıfıra yakındır.
Bu ne demek?
700 milyar Peri’yi şu gördüğümüz, insanları toplayıp konuşma yaptığımız sinema salonuna sığdırabiliriz.
Elbette ki sürekli o hızda kalamazlar ve daha büyük bir alan gerekir.
Fakat bunu dönüşümlü yaparak bu dünyaya boyut farkı ile sığarlar.
Zaten boyut dediğimiz olay da enerji halindeyken farklı bir alemde olma durumundan ibaret.
Bir peri rütbesine ve yaptığı işe göre ışık hızının 3. Kuvveti ile 15. Kuvveti arasında hareket ederler.
Rütbe arttıkça hız ve dolayısıyla o hıza ait enerjinin rengi de değişir.
Her peri aynı renkte enerjiye sahip değildir bu nedenle.
Meleklerde de ışık hızının 15. Kuvvetinden başlayıp c15, 100. Kuvvetine c100 kadar artan bir hız mevcut ki, büyük melekler ışık hızının 100. Katı c100 bir hızla hareket ediyorlar.
Neticede 700 milyar peri bu kapsamda dünyaya sığıyor ve burada yaşıyor.
Görünmüyorlar, çünkü enerji olarak dolaşıyorlar.
Bazen kazalar olur ve hızlarını kaybederek görünebilirler.
Şimdi ben tüm perilere haber vereceğim ve Bahçe'ye çağıracağım.
Tek şöyle bir sorun kalacak…
Sayın Ecem, Sizi, Mert Beyi, Zeynep Hanım’ı ve Sacit Beyi bizim bahsettiğimiz hızlara çıkartarak, enerjiye çevirerek, kütlemizi sıfıra yaklaştırarak, sizi de bizim gibi yaparak, özetle misafir edeceğiz.
Böylelikle perileri enerji formunda göreceksiniz ve periler de sizi enerji formundaki vücudunuzla görecekler.”
Ebru,
“hazmedemesem de anladım seni Safinaz” dedi.
“Mademki o kadar Peri’nin ecesi olduk, onlara gidelim ve bir selâm verelim.
Beni bu teknik detaylara boğma…
Ne gerekiyorsa yap…
Nereye gidilecekse de götür” dedi.
Bunun üzerine Safinaz, onlarla birlikte gökyüzüne doğru yükselmeye başladı.
Başlarda hızlarının çok arttığını fark ediyorlardı.
Ancak bir süre sonra, bu hız artışını hissetme durumu ortadan kalktı.
Işık hızının katlarına çıktıkça, dönüştükleri enerjinin rengi de değişiyordu.
Sonunda böyle tozpembe denilecek bir renk kıvamına geldikleri zaman her şey durgunlaştı.