MANA 2.Kitap 10.Kısım

...

MANA 2.Kitap 10.Kısım

Safinaz,
“Sakine teyze yeteneklerini açtım…
Buyur seslen bakalım, kimmiş öğrenelim” dedi.

Demek ki, bu işin de bir ritüeli varmış ki, Sakine teyze gözlerini yumdu ve iki elinin avuç içini başından yüksekte karşıya doğru uzatarak sessizce durdu.
Az sonra ellerini indirdi ve gözünü açtı.

Mert oğlum senin dediğin gibi Aslıcan isminde, 6 yaşında afacan bir kız bu hayalet dediğimiz.

Öldüğünün farkında, Araf’ta olduğunun da farkında.

Melekler bunun masum ruhuna saygı göstermişler ve hiçbir kısıtlama getirmemişler.
Zaten küçük afacan o şekilde kaçabilmiş.
Zannedersem size geldiğini görünce de ona bir süre ellemeyeceklerdir.

Neden Araf’ta olduğunu ya da ne şekilde öldüğünü bilmiyor.

Fakat benim sorduğum sorulara aldığım cevaplara göre, zannedersem melekler buna unutturmuşlar.
Garibim çok kötü bir şeyler yaşamış anlaşılan.

Öyle zannediyorum ki, bir polis soruşturması devam ediyor ve bu masumun da cesedi henüz adli soruşturma altında.

Zeynep kızım, bu afacanın nasıl bir olaya maruz kaldığını sen soruşturursan bulursun sanırım...
Artık ne diyeyim…

Mert,
“yok Zeynep abla araştırma.

Sakine teyze sen de Aslıcan ile bu konuda hiç konuşma.

Başına neler geldiğini ve ne şekilde öldüğünü hepimiz az çok tahmin ediyoruz ama lütfen dile getirmeyelim.

Araştırmayalım da…

Çünkü sadece merakımızı gideririz, başka bir şey yapamayız.

Ama Sarp bu konuda devreye girsin.
Aslıcan'ın failini, ona kötülük yapanı bulsun ve Zeynep abla ile irtibata geçerek yakalanmasını sağlasın.

Öyle olunca Aslıcan'ın bedeni soruşturmadan çıkacak ve huzura kavuşacaktır.

Herkes evet doğru diye mırıldanıyordu.

O zaman Sakine teyze Aslıcan'a de ki
"Aslıcan konuşulanları sen de dinlemişsindir, buradaki insanlardan sana bir zarar gelmez.

Melek ablaların sana ne kadar izin verdilerse, o süre benim torunum olur musun? deyiver…”

“Anladım Mert evladım, belki şu an çekinir çıkamaz.

Ben odama geçeyim, orada güzel güzel anlatırım ve kısa sürse de bu süre içinde benim de bu kadar tatlı bir torunum olur.

Mert Ebru’ya baktı…
Ebru başını öne eğmiş, elleriyle yüzünü gizlemiş, sessiz sessiz gözyaşı döküyordu.

Ebru ne dedik, araştırmayalım, soruşturmayalım, didelemeyelim dedik.

Lütfen artık düşünme…
Çünkü düşünülecek şeyin kötü olacağını hepimiz biliyoruz.

Ama sana söz veriyorum…
Zeynep abla bu adamı yakaladığında, kanunlar ne yapar ne eder onu bilemem ama ben ayrıca bir canına, sana göstere göstere okuyacağım.

Ebru yerinden fırladı ve Mert'in göğsüne başını yaslayarak hüngür hüngür ağladı.

Mert,
“Ağla Ebru ağla, ağla ama düşünme ve konuşma…
Sadece içini boşalt, ağla" dedi.

Az sonra Ebru sakinleşmişti.

Latif peri ve Güzin peri yanlarına geldiler.

Güzin peri,
“Mert Bey diplomamı duvardan çıkartıp size vereceğim…

Sizin olduğunuz yerde ben duvara diploma asamam.

Ne kadar berrak ne kadar duru bir şekilde çözdünüz.

Bütün sıkıntıları ortadan kaldırdığınız gibi, bu sıkıntıları yaşayanları da bir anda mutlu ettiniz.

Bu yaptıklarınızın hiç birisini bu şekilde yapabileceğimi zannetmiyorum.

Mert Bey sizi gerçekten tebrik ediyorum ve sizden bir ricam olacak.

Hani derler ya terzi söküğünü dikemez…

Benim de zaman zaman sıkıntılarım oluyor.

Herkes sıkıntısı için bana geliyor fakat ben kimseye gidemiyorum.

Rica etsem, sıkıntım olduğu zaman size gelebilir miyim?

Mert tam cevap verecekti ki, Ebru araya girdi.

"Yani şu Mert’i şımartmayan bir tek sen kalmıştın Güzin peri.

Artık ona psikoloğun psikoloğu olacağını söyledin ya, vallahi bittik biz.

Bunu artık söyler de durur."

Güzin peri telaşlanmıştı ve yere kapandı.

“Ecem çok çok çok özür diliyorum.
Ben ne denli büyük bir saygısızlık içerisine girdiğimi şimdi fark ettim, ne olur affedin” dedi.

Bu panikleme karşısında Ebru’da panik atağa geçiyordu ki, Mert iki elini kaldırarak, sol elini Güzin perinin omuzuna, sağ elini Ebru'nun omuzuna koyarak...

Görüyorum ki panik atak seansı başlatmak üzeresiniz...

Toplu panik atak seansı başlamadan müdahale etmek istiyorum.

Evet, şimdi panik atak durduğuna göre, Ebru söz sende.

Ebru,
“Güzin peri ben sana ne dedim?

Biz bizeyken biz arkadaşız dedim, biz dostuz dedim.

Arkadaş arkadaşın sözünden alınır, kırılır, paniğe düşer mi?

Ben sadece Mert’e takıldım.
Rahat ol…

Ben sana ne söz verdiysem aynı sözüm geçerli.
Biz bizeyken biz dostuz, biz arkadaşız.”

“Oh” dedi Güzin peri.

Ecem çok teşekkür ediyorum.

Mert Bey biraz önceki ricamda samimiydim.

Size de teşekkür ediyorum ve müsaadenizi istiyorum.

Randevusu olan bahçe sakinleri var, onları bekletmeyeyim.

Latif peri de
“Ben sadece konu mankeni gibi kenarda durdum ama sizleri gördüğüm için mutluyum.

Bende müsaadenizi alayım.
Bana da randevusu olanlar var, izninizle” dedi.

Evet, bir sıkıntı, sıkıntı olmadan çözülmüştü.

Mert,
“Evet Ebru’cum artık sıkıntı mıkıntı kalmadı” dedi.

Cümlesini tamamlar tamamlamaz,
Sacit Bey içeri girdi ve “sıkıntı var” dedi.

Ebru, alttan yumruğunu gösterip, dişlerini sıkarak,
“Sana bu tür konuşmaları yapmayı yasaklamadık mı Mert” dedi.

Sacit bey,
“Ebru Hanım özür diliyorum fakat gerçekten sıkıntı var ve ben direk konuya girmek istiyorum.

Perilerin kurduğu yeni bir sistem var biliyorsunuz.

Herhangi bir vakıa olduğunda, herkesten önce haber almamızı sağlayan bir mekanizma mevcut.

Bu hani filmi var ya, “Titanic”.

Aynen oradaki gibi dev bir buz kütlesi kopmuş ve Yeni Zelanda tarafına doğru, rüzgârın kuvveti ile aldığı bir ivme var…
Sürat var ve o süratle hızla ilerliyor.

Daha önceleri Arjantin taraflarında, Antarktika’dan kopan buz parçaları olmuş ve Arjantin bu tür durumlar için hazırlıklı zaten…

Arjantin’in ucu ile Antarktika’nın ucu, aynı nasıl söylesem, Cebelitarık boğazı gibi dar bir boğaz oluşturuyor.

Orada her zaman buz kopmaları yaşanıyor.
O nedenle tedbirli ve hazırlıklar.

Ancak Yeni Zelanda, Avustralya kıtası tarafında ve daha önce böyle bir şey yaşanmadığı için, herhangi bir tedbir yok.

Şimdi birkaç arkadaş perilerle birlikte oraya gidecekler.

Direkt periler müdahale edebilirler fakat doğal bir şekilde buz kütlesini ait olduğu yere döndürmezsek, oradaki dengeyi bozmuş oluruz.

Nasıl olurda periler bu işi başaramaz gibi bir düşünce aklınıza gelmesin.

Olay başarıp başaramamak değil.

Buz kütlesi zarar görürse, içinde neler olduğunu bilmiyoruz.

Periler onu tekrar oluşturabilirler belki ama orijinal buz kütlesinin içerisinde herhangi bir fosil olabilir, herhangi bir soyu tükenmiş canlının DNA örneği olabilir…

Yani biz hassas davranmak istiyoruz.
Doğanın doğallığını, suni bir şekilde müdahaleyle bozmak yerine, elimizde imkânlar varken bu imkânlarla doğal bir harekette bulunmak istiyoruz.

Mert,
“Sacit abi ne diyeyim…
Sen zaten her şeyi düşünmüşsün.

Senin düşündüklerini anlamam bile zaman alacak.
Sen zaten bunları düşünmüşsün.
Benden ne istiyorsun onu söyle."

"Senden bir şey istemiyorum Mert…
Sadece sana şu bilgiyi veriyorum.
Hani böyle ikişer kişi, 3'er kişi, beşer kişi arkadaşlar bir arada çalışarak, birtakım yeteneklerini, takım olarak sergilesinler demiştik ya…

İşte öyle bir top düştü önümüze…

Bu topu yumuşatıp, kaleye göndereceğiz ve bunu yaparken de bu belgeseli belgeli, videolu bir şekilde ayarlayacağız ki daha sonra insanlara burada yapılan çalışmayı, konuşmalarımızın çerçevesinde olduğu gibi göstereceğiz.

Şimdi Salih bizimle gelecek.
Biliyorsunuz hava durumları ile oynayabiliyor.

Ayşe her ne kadar gerekmese de bizimle gelsin.
Çünkü Bir maddeyi temel elementlerine dönüştürüp, sonra tekrar birleştirebiliyor.
Ona da orada küçük bir rol ayarlarız.

Rüzgârın kontrol edilmesi gerekiyor.
Bu nedenle Turan'ın gelmesi gerekiyor.

Kilit rol oynayacak kişi Figen.
Biliyorsunuz buz oluşturabildiği gibi, bir bölgeyi dondurabiliyor da.

İsmail'i götüreceğiz.
Tabiattaki şeylerin boylarıyla oynayabiliyor, biliyorsunuz.
Her ne kadar bunları görme ya da gösterme fırsatımız olmasa da bir mısır koçanını bir apartman büyüklüğüne ulaştırabiliyor ya da tersi mümkün.

Başka kim vardı.
Evet, Nusret bizimle geliyor.

Telekinezi ile birtakım cisimleri yerinden oynatması ya da yerlerini değiştirmesi gerekebilir.

Uğur gelecek…
Biliyorsunuz Dünya coğrafik topografyası üzerinde değişiklikler yapabiliyor.

Alparslan gelecek.
Toprağın altında spor araba gibi gidebiliyor ama buzun altında ne yapabiliyor, bunu bir görmek istiyoruz.

Aslında dedim ya, tek başına Sarp peri gidip olayı çözüp gelebilir.

Ama bir koreografi sergilemek…
Hem arkadaşlar sıkıldı onlara bir etkinlik gibi olacak, hem de güzel ahenkli bir çalışma örneği olacak.

Eğer burada yapacağımız çalışma verimli olursa, bunun benzeri düzeltilmesi gereken doğal dengeler var.

Onların da peşinden, yine böyle gruplar oluşturarak gitmeyi istiyoruz.

Yoksa bir tane kapkaççının peşinden koşmak, zannedersem bize göre değil."

Mert,
"Sacit abi çok güzel, net ve de ayrıntılı düşünmüşsün.
Söylediklerinin üzerine söyleyeceğim hiçbir söz yok.
Sadece şunu hatırlatmak istiyorum...

MANA 2.Kitap 11.Kısım için tıkla..

...

...