ELA 1.Kitap 9.Kısım

...

ELA 1.Kitap 9.Kısım

Eğer hakiki Kayseri mantısı yemek isterseniz orayı ziyaret etmenizi öneriyorum” dedi ve “tekrar Allah'a ısmarladık” diyerek ustalarla birlikte ayrıldı.

Konuşulan konu Aysun Hanım’ı epey heyecanlandırmıştı.

“Kayseri'ye gelip de hakiki Kayseri mantısı yemeden dönersek kendimi affetmem o nedenle hadi bakalım herkes hazırlansın gidelim orada bir Kayseri mantısı yiyelim, akşam yemeğini o şekilde halledelim” dedi.

Kızı Eda da heyecanlanmıştı çünkü hamur işini hem yapmayı hem yemeyi çok seviyordu.

Ela,
“Annanneciğim Bade peri sana onun alasını yapar yorulmak istemiyorsan fakat gördüğüm kadarıyla senin derdin mantı yemek değil oraları görmek.
O halde hiç konuşmayalım herkes ihtiyacını gidersin ve yola çıkalım” dedi.

Bade peri,
“Efendim mantının tarihi Osmanlı'nın kuruluş zamanlarına denk geliyor.

Öncesinde yok muydu derseniz elbette ki vardı.
Orta Asya'da bunu farklı farklı şekillerde zaten yaparlardı.
Küçük mandalina büyüklüğünde, içine malzeme konmuş mantılar buharda pişiriliyordu.

Fakat mantıyı mantı yapan Mevlâna Celaleddin-i Rumi hazretlerinin sır hocası Seyyid Burhaneddin-i Tirmizî Hazretleri.
Diğer adıyla Seyyid-i Sırdan hazretleri.

Mevlâna hazretleri Konya'ya gelip yerleştikten 10 yıl sonrasına kadar sır hocası ona farklı dersler öğretmiş ve sonrasında ikimizin aynı yerde olması bundan sonra sakıncalı izninizle ben Kayseri'ye geçiyorum demiş ve Konya'dan kendi beraberinde gelmek isteyenleri de alarak Kayseri'ye geçmişti.

Kayseri'ye geldiklerinde şehrin merkezinde büyükçe bir araziyi onlara hürmetle takdim ettiler ve dergâhı oraya kurmasını istediler.

Seyit Sırdan hazretleri onları kırmadı ve kendilerine tahsis edilen toprağa dergahını kurdu.

Dergâh kısa sürede faal hale geldi.
Yani kendi buğdayını ve kendi ihtiyacını ekip biçerek karşılayabilir duruma geldi.

Daha sonraları ihtiyaçtan epeyce fazlası gelir oldu ve bu durumda Seyit Sırdan hazretleri talebeleri toplayarak onlara dedi ki,

“Bundan böyle Ramazan ayında Sabah namazından sonra kadınlar bu meydanda toplanacaklar ve mantı bükecekler…
Ancak bu hem yemek olarak yapılacak fakat asıl gayemiz onu zikir ile lezzetli hale getirmek.”

Orada toplanan kadınlara nasıl yapacaklarını tarif etti.

Mantılar öyle kocaman kocaman olmayacaktı bir kaşığa 40 tane sığacak gibi küçük küçük bükülecekti.

Mantının içine koyulacak soğanlı baharatlı et sol avuçta duracak, kesilmiş küçük kareler halinde olan hamur alınacak, onun içerisine o iç koyulduktan sonra sol elin üç parmağı ve sağ elin üç parmağı kullanılarak bir köşenin diğer kenarın ortasına denk gelecek şekilde yapıştırıldıktan sonra hafifçe ortaya doğru baskı yaptırılacak...

Sonrasında böyle 30-40 derecelik bir ileri doğru bükülme olayı gerçekleştirilecekti.

Yani mantı pişerken bu şekilde yapıldığında suyun içerisinde dönebiliyor ve her tarafı aynı lezzette ve aynı şekilde pişebiliyordu.

Yine şartlardan bir tanesi de hamur parçasını aldıktan ve içine eti koyduktan sonra la ilahe illallah diyerek büküp kazanın içine atıp sonra tekrar aynı hareketi sürekli sürekli yapmaya devam etmek şeklindeydi.

Öyle ki kadınlar sabah ezanından akşam ezanına kadar bu zikre ihtiyaçları ve ibadetleri dışında devam ederler, akşam iftar saatinde o dev bakır kazanlarda pişen mantı fakir ve fukaraya iftarlık olarak dağıtılırdı.

Sonraları dergâhın kadınları haricinde şehrin kadınları da eşlik etmeye izin istediler ve onlar da bu işi aynı yöntemle farklı yerlerde dua alarak yaptılar.

Ramazan dışında değişik vakitlerde yine bu yapılarak fakire fukaraya dağıtılmaya devam edildi.

Bade peri,
“evet Efendim mantının hikayesi böyle bunu biz pek çoğumuz gözümüzle gördük ve bizzat şahit olduk.

Bir kaşığa 40 tane mantının sığması gerçek Kayseri mantısı olayını böyle açıklar.

Arzu ederseniz size gerçek Kayseri mantısı bükerek hem de o duasıyla beraber bükerek istediğiniz zaman ikram edebilirim.

Fakat şu an için böyle bir şey söylemiyorum çünkü Aysun Hanım oraları görmek istiyor.
Buyurun gidin ve görün fakat benim teklifim daha sonrası için geçerli, size güle güle” dedi.

Hazırlanmışlardı, Ekrem Bey'in gösterdiği yön bulundukları yerin kuzeydoğusunda kalıyordu o tarafa doğru yürümeye başladılar.

15 dakika kadar yürümüşlerdi ki bir ağaçlık alana geldiler.
O ağaçlık alanı geçtiklerinde bahsedilen mesire yerine ulaşacaklardı.

Bir 5 dakika daha yürüdüler ve sonrasında bir takım garip sesler ve hırıltılar duyulmaya başlandı.

Reis kulaklarını dikmiş hırıltıları dinliyordu fakat sakindi, ses çıkartmıyordu.

Ela da yere bakarak yürümesine devam ediyordu.

Aysun Hanım heyecanlı bir ses tonuyla,
“bu sesleri yalnızca ben mi duyuyorum neden hiç kimse telaşlı değil de tek telaşlı benim” diye sordu.

Ela gülümsedi ve
“Annanne o duyduğun sesleri biz de duyuyoruz.

Çevredeki hayvanlar ve büyükçe bir ayı ailesi bize selam veriyor ve yanımıza gelmek için izin istediler.

Biz de onlara gönül sesi ile buyurun dedik.

Az sonra burada olurlar lütfen heyecanlanmayın ve sakin sakin şu ağacın yanındaki yüksek yere oturup seyredin” dedi.

Ela'nın söylediği gibi az sonra 14 tane ayı karşılarındaydı.

Gelenler sadece ayılar değildi ormanda yaşayan pek çok hayvan onların arkasında durmuş ve selam verir şekilde bakıyorlardı.

Ela daha önce kurtlarla yaptığı gibi sessiz ama sohbetli bir şekilde onlarla konuşuyordu.

Aysun Hanım,
“sizin birbirinizle konuştuğunun farkındayız fakat keşke biz de duyabilseydik” dedi.

Ela,
“Annanne o düzeni bozmak olur ve uygun değil fakat ben size gelen misafirlerin ne söylediğini söyleyeyim.

Hepsi selam veriyorlar saygılarını sunuyorlar hoş geldiniz diyorlar.

Lütfen uzun süre kalın ve sizinle sohbet edelim diyorlar.
Konuşmalarımız bu çizgide hoş bir sohbet halinde sürüyor ve birazdan onlara teşekkür edip yolumuza devam edeceğiz” dedi.

Gerçekten de birkaç dakika sonra ayılar oturur vaziyetten ayağa kalkar şekle geçerek selam verir edasıyla baktıktan sonra döndüler ve gittiler.

Ela,
“Annanne ayıların aile büyüğü olarak konuştuğumuz büyük ayı sizlere de selam verdi ve iyi dileklerini sundu.
Bu yaylada huzurlu bir ortam olduğunu ve içinizin rahat etmesini söyleyerek hoşça kalın deyip ayrıldı” dedi.

Aysun Hanım,
“Bir ayıya teşekkür edeceğimi rüyamda görsem hayra yormazdım fakat bugün gerçek bir şekilde karşıma çıktı ve ben de onlara gönülden teşekkür ediyor, güle güle diyorum” dedi.

Gülüşmeler eşliğinde kalkarak yola devam ettiler ve hakikaten bir 10-15 dakika sonra o mesire yeri dedikleri yani mesire yerinden kasıt piknik yeri gibi bir ortama ulaştılar.

Yetkililerin orada çok hoş ve özverili bir çalışma yaptığını, o yaylaya çıkan insanların huzurlu bir şekilde yanlarında götürdükleri yiyecekleri yemeleri için masalar ve yanlarında bir şey götürmeyenlerin yiyebilecekleri, satın alabilecekleri yiyeceklerin olduğu ortamlar gördüler.

Her şey doğaldı, sentetik sanki yamaymış gibi görünen hiçbir şey yoktu.

Etlisinden sütlüsüne pek çok çeşidin satıldığı çadırlar mevcuttu.

Oradan yiyecek alanların yakında oturabilecekleri masalar ve herhangi bir ani yağışa karşı ya da çok sert güneşe karşı onları koruyacak üzerlerinde kilimlerden branda örtüler olan yerler vardı.

Hani her gördüğüne atlıyor derler ya o hesap Aysun Hanım,
“ay burası da çok güzelmiş buraya mı girsek ki” diye her gördüğü yeri beğeniyor fakat yürü Annanne neye söz verdiysen onun yerine getir diyen Ela’nın sözüne ses çıkartmadan mantıcıyı arayarak devam ediyorlardı.

Sonunda buldular…
Ela mantıcı kadına selam vererek onun tavsiye üzerine mantısının yemeğe geldiklerini söyledi.

Adının Esma olduğunu söyleyen mantıcı teyze,
“hoş geldiniz efsane gibi anlatılan hakiki Kayseri mantısını sizlere ikram etmem imkânsız fakat bütün samimiyetimizde yaptığımız ve mümkün olduğunca küçük büktüğümüz güzel bir Kayseri mantısı ikram edeceğim size” dedi.

Masaya oturdular, az sonra mantılar servis edilmeye başlandı.
Hakikaten de mantılar öyle yarım santimlik küçüklükte olmasalar da bir bir buçuk santimden de daha büyük değiller.

Mantı geldikten sonra üzerine sarmısaklı, sarımsaksız yoğurdu ve salçası ayrıca servis edildi ve masalara Arzu edenin üzerine dökmesi için sumak ve pul biber bırakıldı.

Ela sumak ya da pul biber ekmiyor mantıyı orijinal tadıyla yemeği seviyordu fakat annesi olsun Annannesi olsun o getirilen baharatlardan bol bol dökerek yediler.

Afiyetle yemeklerini yedikten sonra güzel demlenmiş bir çay içtiler ve kalkarak oralarda biraz gezip birkaç hoşlarına giden yerden alışveriş yaparak tekrar evlerine döndüler.

Eve döndüklerinde evin ışıklar içinde pırıl pırıl parladığını gördüler ve hatta öyle parlıyordu ki dünya dışından bakan bir kişi o evi görebilirdi.

Vakit akşam olmasına rağmen ortama sanki gündüz gibi ışıl ışıl bir ışık demeti hâkimdi.

Şaşkınlık içerisinde evin içerisine girdiler fakat içerideki manzara çok daha muhteşem ve bir o kadar da ilginçti.

Evin salonunun 12 çarpı 8 gibi yani 100 metrekare gibi bir alan olması gerekirken şu an karşılarında duran salon neredeyse yarım futbol sahası kadardı, yani 2-3 dönümlük bir alanı kapsıyordu.

Üzeri muhteşem yiyeceklerle dolu pek çok masa vardı ve bu masalarda hiç tanımadıkları pek çok kişi oturuyordu.

Alanın merkezindeki masaya baktıklarında çevresinde 50-60 kişinin oturabileceği yuvarlak ahşap bir masa olduğunu gördüler.

Masanın baş köşesinde periler kraliçesi Eli oturuyordu.

Elini hafifçe kaldırarak onları selamladı ve tebessümle masaya gelmelerini işaret etti.

Gayri ihtiyari hiç konuşmadan masaya doğru yöneldiler ve kraliçe Eli’nin çevresindeki boş koltuklara oturdular.

Kraliçe Eli,
hoş geldiniz dostlarım buradaki yaşananlara bir anlam veremediğinizi fark ediyorum fakat gayet anlamlı bir gece yaşıyoruz ve size de anlatacağım…

Bu gece bir dönüm noktası, bu geceden itibaren hiçbir şeyi eskisi gibi olmayacak.

Bu biz istediğimiz için ya da başkaları böyle arzu ettiği için değil böyle olması gerektiği için böyle olacak ve biz de burada üstümüze düşeni yerine getireceğiz.

Ela’cım elbette ki yaşanacak olanların başrolünde sen varsın.

Öncelikle şunu söylemem gerekiyor ki pat diye bir anda her şey değişecek demiyorum.
Bu bir süreç ve bu gece o sürecin başlangıcı.

Şimdi bir açıklama yapacağım dedim ama öyle hissediyorum ki yaptığım açıklama daha çok soruyu doğurdu…

O nedenle biraz daha detay vererek olayı net olarak anlamanıza yardımcı olacağım.

ELA 1.Kitap 10.Kısım için tıkla..

...