ELA 1.Kitap 3.Kısım

...

ELA 1.Kitap 3.Kısım

Böylelikle seni benim gönderdiğimi anlayacaktır ve zaten alacağın evi onun yardımıyla bul.
Tapu işlerini onunla ya da yanına vereceği kişi ile yap.
Tadilat işleri için de uygun ustaları o bulup sana getirecektir.

Ustalara sakın sen para verme.
Muzaffer Efendiye ver parayı ve o onlara versin.
Ev için gereken alınacakları da onunla ya da sana söyleyeceği kişiyle birlikte al.

Kızım bunları neden söylüyorum…?
Hiç yorulmadan, böyle daha sonradan canın sıkılmadan, Eda torunumla birlikte Ağız tadıyla oturun diye söylüyorum.

Kızın zaten okulu bitirdi.
Yarın Sen Komiser Beyden rica et…
Okul müdürü ile görüşsün ve bir şekilde zaten bitmek üzere olan Okulu bir şekilde bitirttirip diplomayı almasını sağlasın.
bunun için yeterli gerekçeleriniz mevcut, O Halledecektir.

Her bir şey tamamlandığında, Allah izin verir de hayatta olursam size misafir olarak gelir sizinle bir süre kalırım.
Hatta belkide burayı teslim eder, sizinle geçiririm son günlerimi.
Nasip…

Bak sen Eda’yı yıkarken Komiser Bey geldi.
Ne yaptığınızı öğrendiğinde sizi rahatsız etmedi, benimle konuştu.
Eda ile bu talihsizliği yaşayan O çocuk, pırlanta gibi bir çocukmuş…

Eda’nın başına nasıl kötü bir şey geldiyse, o çocuğun da başına farklı bir şekilde ama aynı kötü şey gelmiş durumda.
Komiser Bey ile görüştük bu çocukla kesinlikle bundan sonra karşılaşmayacaksınız.
Çocuğun ailesi de bu olayı üstünü kapatıp unutacak.

O çocukla görüşürseniz hem ona yük olursunuz hem de yaşayacağınız psikolojiden ömür boyu kurtulamazsınız.

Peki diyeceksin ki, bu yaşanan olaydan dolayı Eda kızımda bir hamilelik durumu olmuşsa ne yapacağız?

O gün geldiğinde sen de düşüneceksin, kızın da düşünecek…

Ne gerekiyorsa, size doğru gelen neyse O gün onu yapacaksınız.
Fakat her ne yaparsanız yapın, bu çocukla irtibata geçmeden kendiniz yapacaksınız.

Allah ömür verirse ben zaten sizin yanınızda olacağım ve yine konuşuruz.

Peki bu konuda sen ne diyorsun diye bana şu an soruyorsan…

Kızım armut dibine düşer…
Sen bu Eda’yı hangi şartlarda ve ne düşünerek doğurduysan, Eda kızım da büyük ihtimalle seninle aynı düşünceleri yaşayıp, bu çocuğu doğuracaktır.

Ortada da henüz hiçbir şey yok…
Herhangi bir test yapılmadı…
Hamile olup olmadığı belli değil.
Fakat kızım ne diyeyim...?
Bazı şeyler bazı insanlara ayan olur ve ben kızın Eda’da öyle bir hal seziyorum.
Allah size Kader olarak ne yazmışsa bundan kaçamazsınız yaşayacaksınız…
Öyle yaşayacaksınız, böyle yaşayacaksınız ama öylede olsa böylede olsa kaderinizi yaşayacaksınız.

Önemli olan bu kaderi yaşarken, o kaderi size verene hürmetle razı olmak, dua etmek, kolaylık dilemek ve elinizden geleni ardınıza koymadan usulünce ahlâklı bir şekilde yaşamak.

Neyse, ne demişler sabah ola hayrola…
Hadi sen de git yat biraz dinlen.

Sabah olduğunda hep beraber güzelce bir kahvaltı yapalım.
Sonrasında sen taksici Remzi Efendi’yi bul ve onunla Kapalı çarşıya git.
Otobüslere, dolmuşlara onca Ziynet eşyası ile para ile binme.

Kapalıçarşı’daki işini bitirince de hiç buraya dönme ve dediğim gibi Üsküdar’a geç.
Orada inşallah Allah karşına güzellikler çıkartır ve bir an önce yapman gereken her bir şeyi yapar bitirirsin.

Denk gelirse evi de hemen al.
Yok eğer denk gelmezse haber bırak.
Güzel bir yer bulduklarında seni arasınlar.
O zaman gider alırsın.

Bu konuşmadan sonra Aysun Hanım elini yüzünü yıkadı, abdestini alıp bir süre namaz kıldıktan sonra yatağına yattı ve uyudu.

Sabaha karşı uykusunu almış bir vaziyette kalkarak kahvaltı masasına hazırladı.
Kızı Eda da uyanmıştı…
Gözleri açık tavana bakıyordu.

Kızının yatağının yanına giderek,
“güzel kızım, dünü dünde bırakıyoruz…
Belki yarın dünü hatırlayıp üzülecek ve ağlayacağız ama bugün dünü dünde bırakacağız.
Nine baş komiserle konuşmuş ve senin diplomanı da o alacak.
Daha okula gidemzsin ve 10 gün sonra okul bitecek zaten.

Bak şimdi Nine bize yardım etti ve çok çok büyük miktar para verdi.

Ben kahvaltımızı yaptıktan sonra Kapalı çarşıya gideceğim ve Nine’nin verdiği bazı ziynet eşyalarını kuyumcuda paraya çevireceğim.
Kuyumcu onun tanıdığı ve o paraları bizim hesabımıza yatıracak.

Sonrasında karşıya geçeceğim ve Üsküdar’da Bahçeli büyük bir ev arayacağım.
İnşallah bulursak pazarlık edip alacağım.

Üsküdar’da da Nine’nin bir tanıdığı var ve o bize yardımcı olacak.
Uygun bir yer bulamazsam, haber bırakacağım.
Bulunduğunda bizi arayacaklar.

Bak sen de dua et…
İnşallah güzel bir eve sahip oluruz ve bir an önce oraya, Üsküdar’a taşınıp huzurlu bir şekilde hayatımıza devam ederiz.

Nine de daha sonra bizim yanımıza taşınacak ve ömrünü bizim yanımızda tamamlayacak.
İnşallah hep birlikte bu günleri unutup daha güzel günler yaşayacağız.
Sonrasında o evi güzelce elden geçirip, yaşanır bir yer haline getirecek ve yine birlikte mobilyalarımızı ve de diğer eşyalarımızı seçip, alıp yerleştireceğiz.

Sonra seninle birlikte o evde, böyle ufak tefek el işleri yapıp, onları satarak geçiririz.
Dediğim gibi Nine’nin verdiği paradan epeyce bir miktar artacaktır.
Zaten uzun yıllar para sorunu da yaşamayacağız inşallah.
Biz de bir şeyler yapıp üstüne 3-5 koyarsak, Önümüzdeki günler daha aydınlık olacaktır kızım…

Aynen söylediğim gibi…
Şimdi kalk, elini yüzünü güzelce yıka, ihtiyaçlarını gider ve sonra kahvaltı masasına gel.
Böyle uzun uzun bir kahvaltı yapalım.
Kapalıçarşı erken açılmıyor.
Onun için acelemiz yok.
Vakitlice gidip, oradaki işlerimi bitirip, Üsküdar’a geçeceğim.
İnşallah dua edin de akşama hayırlı, müjdeli haberlerle geleyim sizin yanınıza” …

Konuşulanlar Eda’yı içinde bulunduğu girdaptan çıkartmış, yüzünde küçük de olsa tebessümler belirmeye başlamıştı.

Kahvaltıdan sonra, Aysun Hanım taksiyle Kapalı çarşıya gitti.
Hakikaten Nine’nin hatırı çok büyüktü.
Çok yardımcı oldular ve her şeyi değerinin üstünde ödeme yaparak satın aldılar.

Aysun Hanım’ın eline 184 milyon lira gibi bir para geçmiş ve hesabına yatırılmıştı.

Vakit kaybetmeden Üsküdar’a geçti.
Terzi Muzaffer Bey inanılmayacak derecede yardımda bulundu.
Dükkanını kapatıp, bir oraya bir buraya koşarak, bir süre sonra aradıklarını hem de hayal ettiklerinden çok daha güzel bir bahçeli evi, çok hesaplı bir fiyata bulmuşlardı.

Evin sahibi, hiç beklemeye gerek yok, hemen tapuya gidersek 5 dakikada hallederiz bu işi diyerek, tapuya geçmişler ve hakikaten çok kısa bir sürede parayı bankadan havale edip tapularını almışlardı.

Terzi Muzaffer Bey ustaları bulmuş ve İçine girmeden önce yapılması gereken şeyleri sormuştu.

Ustalar, üç katlı görkemli bir yapıya sahip olan, Köşk gibi bir evi aldıkları için onları tebrik etmiş, yapılacak işleri tespit ederek alınacakların ve yapılacakların bir listesini çıkarmışlardı.

İçine girmeden önce, hem dış, hem iç kapıları, hem de panjurları sipariş verelim…
Onlar bir yapıla dursun.
Biz bu esnada kırık döküğü elden geçirip, en güzel şekilde sizin istediğiniz tarzda bu işleri yapalım.
Tuvalet taşlarını, lavaboları, klozet vs. değiştirelim.
O esnada duvar içinden geçen kabloları yenileyelim, topraklama sistemini yapalım.
Uzun süre burada oturulmamış.
Kombi ve kalorifer sistemi döşenecek…
Tadilatta bazı yerlere yerden ısıtma yapmak uygun.
Parke, fayans işleri var.
Orasını, burasını temizleyerek yaşanılır hale getirelim ve çatıyı da elden geçirdikten sonra size 10 gün içerisinde teslim edelim.
Alacaklarınız şunlar, bize ödeyeceğiniz miktar bu diyerek gerekeni söylemişlerdi.

Terzi Muzaffer Bey bir süre inceledikten ve bazı yerlerde şöyle olsa daha iyi olur diye gerekeni söyledikten sonra, anlaşmayı yapmış ve yine uygun bir fiyata her şey yoluna girmişti.
Aysun Hanım söylenen miktarı, bankaya talimat vererek Muzaffer Bey’in hesabına geçirmiş ve 10 gün sonra görüşürüz diyerek tekrar Ninenin evine dönmüştü.

Eve döndüğünde, Nine’ye ve kızı Eda’ya müjdeli haberleri vermiş, hemen hemen ninenin verdiği paranın yarısı ile bütün işleri bitirdiğini müjdelemişti.

Nine, “10 gün burada durmanız doğru değil…
kızını al ve onu Akdeniz’de yer ayırttırıp, her şey dahil böyle 5 yıldızlı bir otele götür.
orada 10 gün kafanızı dinleyin.
Sonrasında gelin ve özel eşyalarınızı alarak yeni evinize geçersiniz.
Mobilya, mutfak takımları ve elektronik eşyaları da siz orda kalırken alır, yerleştirirsiniz.” dedi

Aysun Hanım, Akdeniz Manavgat taraflarında güzel bir otel bularak, Eda’yı alıp oraya gitti.
Hakikaten gerek otelin rahatlığı gerek otelin spa ve kaplıcası gerekse denizi çok iyi gelmiş ve Eda kaybettiği morali yeniden yakalamıştı.

10 gün sonra döndüklerinde Nine’yi yine aynı dingin sessizliğin içerisinde, huzurlu bir şekilde onları beklerken buldular.
hiç vakit kaybetmeden özel eşyalarını topladılar.

Nine evdeki eşyaları ihtiyaç sahiplerine dağıtacağını ve buradan bir şey götürmelerine gerek olmadığını, her ne alacaklarsa çıkıp yenisini almalarını ve de şimdi sadece hatıra eşyalarını alarak, yeni düzene geçmelerinin uygun olduğunu…
Kısacası buradan taşındıklarının görülmemesi gerektiğini söyledi.

O gün dinlendiler ve toplandılar.
Aysun Hanım ertesi sabah Eda ile birlikte Üsküdar’daki yeni evlerine gittiler ve evin bitmiş halini gördüler.

Ev gerçekten Allah’ın izniyle ve dostların gayretiyle, mükemmel bir güzelliğe bürünmüştü.
Terzi Muzaffer Bey onların yanına birisini vererek, mobilya ve elektronik eşyaları alabilecekleri yerlere göndermişti.

Bu insanlar da Terzi Muzaffer Bey’in tanıdığı idi ve gerçekten istedikleri her şeyi uygun fiyata temin ettiler.
Eşyaların ertesi gün sabah teslim edilmesine anlaştıktan sonra Nine’nin yanına dönüp, onun eşyalarını da topladılar.
Ve ertesi sabah Nine’yi de yanlarına alarak, özel eşyaları ile birlikte Üsküdar’a geçtiler.

Ev tahminlerinden de güzel yapılmıştı.
Mobilyasından beyaz eşyasına, elektroniğinden lavabosuna, fayansından parkesine, ısıtma ve soğutma sistemlerine varana kadar her şey mükemmeldi.

Eskiden bir merdivenle girişe çıkılıyordu.
Zemin kat, birinci kat ve çatı arası olacak şekilde 3 kat vardı.
Ayrıca bir de bodrum katı mevcuttu.
Şimdi ise o merdiven iptal edilmiş ve oraya çok güzel bir veranda yapılmıştı.
Bodrum kat da elden geçirilmiş, garaj ve tamir odaları, depo ve diğer ihtiyaçlara uygun şekilde bölümler yapılmıştı.
Herkesin özel zevkine göre döşenmiş büyükçe kendi odaları mevcuttu.
İçerisinde Yok yok olan kocaman bir mutfağı vardı evin.
Kısacası mutlu mesut bir şekilde içerisinde yaşayacakları malikane türünden bir evleri olmuştu.
Nine’nin anlatmadığı bir sırrı vardı ki, bu kadar çok seveni ve onun buraya geldiğini duyan ziyaretçi akını mevcuttu.
Belli ki ninenin herkese bir iyilik dokunuşu olmuş ve bu iyiliği alan insanlar ona minnettar kalmıştı.

Sonraki günleri rutin ama zevkli bir heyecan içinde geçiyordu.

Ta ki Eda’nın baş dönmesi ve mide bulantıları başlayıp, doktora gittiğinde hamile olduğunu öğrenme zamanına kadar.

E tabii olarak ufak çaplı bir kriz yaşansa da öncesinde bunlar konuşulmuş ve kabullenilmiş olduğundan bu kriz çabuk atlatıldı.

Eda’nın hamileliği sırasında, fevkalâdelik olduğunu belli etmeyen pek çok fevkalâdelikler yaşandı.

Mesela bahçenin ağaçları ve çiçekleri coşku ile açıyor, her yerdeki ağaçlar ve çiçekler solduğu halde bahçedeki yaşantı daha canlı ve uzun sürüyordu.

ELA 1.Kitap 4.Kısım için tıkla..

...