MANA 2.Kitap 33.Kısım
MANA 2.Kitap 33.Kısım
Ecem hiç konuşmayacağım, önce siz bi görün, daha sonra ben detaylara gireceğim.
Kendi Barklarına çıktıklarında, aklın yerinden oynayacağı kadar güzel bir yer gördüler.
Konutun içi, beyaz, gri ve gül renginin ahenkli karışımından oluşan, muhteşem bir renk armonisi içindeydi.
Mobilyalar, emsali daha önce görülmemiş, sadece dünyanın değil, anlaşılan o ki evrenin başka yerlerinde ağaçları kullanılarak tasarlanmış ve yapılmıştı.
Kumaşlardan dokumalara, perdelerden avizelere, muhteşem bir sanat eseri şeklindeydi.
Eşi benzeri görülmemiş elektronik cihazlar ve konfor kokuyordu burası.
Efendim bu görmüş olduğunuz yer, sadece günlük giriş çıkışlarda kullanacağınız bir bölüm.
Elbette ki, vereceğim örneklerin çok çok üstünde yapılarla karşılaşacaksınız.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki sizin Barkınızın içerisinde, birden fazla konut ve çok farklı alanlar mevcut.
Örneğin Sanem annem, Hasan babam ve Sefer dedem için,
Acqua Liana malikânesi
türünde bir malikâne yaptık.
O malikâne doğal havuzlar ve Palmiye ağaçlarının içinde bizim Pierre Loti deki Osmanlı evlerine benzer evlerden oluşuyor.
Elbette ki, Yapı öyle olsa da içi sonsuz biri lüks ve konfora sahip.
Bahçenin, onlar için her şey demek olduğunu bildiğim için, onlara böyle bir yaşam alanı oluşturduk.
Ağacında bülbülünden, havuzlarında balıklarına kadar, her şey doğal ve eksiksiz.
Asaf hocamlar için, gelecek üst düzey konuklarını da burada ağırlamak isteyebilir düşüncesi ile
Florida Malikânesi
benzeri ve ondan kat kat güzel ve üstün bir konut inşa ettik.
Zeynep Hanım be Sacit beylere,
Florida Manapalan'da bulunan Gemini Konağına
benzer ve yine söylemeye gerek yok, ondan çok üstün bir Konak yaptık.
Mert bey ve Ecem sizin oturacağınız malikâne ise
Palm Jumeirah'daki Anantara Residences Penthouse
tarzı bir yerin, malikâne türünü tercih ettik.
Nasıl söyleyeyim onun milyonlarca karatlık daha güzeli.
Yeni evliler dev malikânelerin içinde kaybolsun istemedik.
Siz pek duvar sevmediğiniz için bu tarz bir malikâne inşa ettik size.
Duvar çok az her yer cam, camekân ve açık alan.
Kesinlikle burada mutlu olacağınızı ve çok severek yaşayacağınızı zannediyoruz.
Bunun dışında, söylemeye gerek yok sizin barkınız yine birtakım katlardan oluşuyor.
Bu malikâneler kısmı dediğimiz yer üst taraf.
Bunun altında, her türlü eğlence, alışveriş, sosyal mekân, gezi alanları, çiftlikler, haralar, gibi güzellikler bulabilirsiniz.
Diğer 11'er katlık saydığımız tesislerin tamamını sizin Barkınızda, daha bir minyatür, size has bir tarzda olarak hepsini inşa ettik.
Elbette ki, Malikânenizin bulunduğu alanın yeşili, manzarası, gölünden Dağı’na kadar, sizi mutlu edecek bütün manzaralar mevcut.
Ebru yutkunuyordu cevap vermeye çalışıyordu fakat konuşamıyordu.
Bir zaman sonra konuşamayacağını anlayarak doğrudan gitti Safinaz’ın boynuna sarıldı.
Safinaz çok teşekkür ediyorum sana ve bütün periciklerime.
Çok teşekkür ediyorum, beni çok mutlu ettiniz.
Umarım ben de sizi mutlu ederim.
Safinaz senden rica ediyorum,
“bizim Barkımızın bir uygun bölümüne, periciklerim için de bir alan inşa et.
Onlarda gelsinler, burada yaşayabilsinler ve onlar da bizim yaşadığımız mutlulukları, bizimle paylaşabilsinler.” dedi.
Ecem Baş üstüne Barkınızın uygun bir bölmesinde, onlar için de kendilerinin tarzı olan ve hoşlanacakları mekânlar, elbette ki inşa ederiz.
Fakat şunu söylemek zorundayım ki;
Biz sizin izninizle yanınızda bu serbestliğe sahibiz.
Fakat birebir, izin almamış bir peri, sizin bulunduğunuz mekânda başını yerden kaldıramaz.
İzin verseniz dahi, sadece o an için kaldırabilir.
Sonrasında yine edebe bürünmek zorunda.
Aksi takdirde, sizin yaydığınız enerjiyi kaldıramayacağı için yanar.
Bunu istemeyiz değil mi Ecem?”
Ebru,
“Safinaz sen ne diyorsun elbette ki böyle bir şeyi istemem.
O halde, ben bu işlere fazla karışmıyorum fakat onları çok seviyorum ve bu mutluluğu onların da tatmasını, onların da yaşamasını istiyorum.
En uygun şekilde, onlara da bu mutluluklardan tattır diyorum ve gerisini bu durumda sana bırakıyorum.” dedi
“Hadi malikâneleri gezelim ve sahiplerini kendi malikânelerine yerleştirelim.” dedi Ebru.
Sanem Hanım ve Hasan Bey, Sefer dede ile birlikte kalacaklar yere geldikleri zaman çok sevdiler.
“Leyla,
“Annem babam burada çok mutlu olacaklar teşekkür ederim Ebru abla...” dedi
Zeynep Hanım ve Sacit Bey,
“buna nasıl teşekkür edilir bilemiyoruz fakat çok teşekkür ediyoruz Ebru...
Ve Safinaz sana da ayrıca çok teşekkür ediyoruz.” dedi
Ebru ve Mert onları Malikânelerinde bıraktıktan sonra, kendi Penthouse evlerine geldiler.
Mert,
“Safinaz bu işi gerçekten biliyor.
Seni neyin mutlu edeceğini tamamı ile anlamış.
Ebru eminim burada mutlu olacaksın” dedi.
Ebru'nun evi çok sevdiği, başını bir o tarafa bir bu tarafa heyecanla çevirip, hafif hafif parmaklarının ucunda yükselmesinden belliydi.
“Mert burası harika düşünebiliyor musun burada çocuklarımızla birlikte yaşadığımızı” deyiverdi.
Fakat bir an çizginin dışına çıkmış olduğunu hissederek, yanakları kırmızı kırmızı oldu.
Mert yaklaşarak ona sarıldı ve
“bir tanem inşallah o günlerde gelecek ve söylediğin gibi Allah izin verirse, çocuklarımızla birlikte mutlu, mesut
bir şekilde buralarda yaşayacağız.” dedi
Mert,
“ne dersin, yeni bir aksiyon için bir ön konuşma yapayım mı?” diye sordu
Ebru,
“artık bu konuşmalara senin başlamadığını, Canlı Cevahir abinin başladığını anladık.
Cevahir abi, zamanı geldi ve yeni bir şeyler başlayacak diyorsa, seni konuşturacaktır ve artık alıştık, sıradaki gelsin konuş Mert” dedi.
Mert,
“o zaman, bakalım kapımızı kim çalacak, görelim.” dedi
Bu konuşmanın hemen akabinde, Safinaz yanında Sarp olduğu halde içeriye girdi.
“Efendim, uzayda çok büyük bir dalgalanma ve hareketlilik var.
Bizden epeyce uzaktalar ve öyle zannediyorum ki, şu anki hızları ile bizim bulunduğumuz yere ulaşmaları 45 gün sürer.
Yani onları karşılamak için 45 günlük bir süremiz var.
Hareketliliğin boyutu neredeyse bizim filomuzun epeyce bi 20-30 katı kadar.
Ne uygun görürseniz ona göre hareket edelim.” dedi
Mert,
“telaş edecek bir şey yok Safinaz.”
Biz temel olarak hazır durumdayız.
45 gün sonra değil, 45 dakika sonra bile böyle bir olayla karşılaşacak olsak, artık sıkıntı etmiyorum.
Fakat sen Asaf hocama, aslında Asaf hocama inme, Asaf Hocamı ve Zehra Hanım'ı buraya getir ki kendi malikânelerini
görsün ve daha sonra, bu defa da onu bize çağırmayalım, biz Asaf hocamın yanına gidelim.
Onun malikânesinde bir toplantı yapalım.
Fakat onu çağırırken, uzaydaki bu hareketlilikten bahset.
Yanında kimseyi getirmesin, tek başına gelmesini rica et.
Demek ki, artık bu işleri epeyce bir hızlandırmamız, bu akademik oluşumu, çalışır hale getirmemiz gerekiyor.
Hocam bizi malikânesinde bir misafir etsin bakalım...
Zeynep ablalara da haber ver.
Onlar da oraya gelsinler.
Onların çocukları ile ilgilenen pericikler vardır zaten.
Gözleri arkada kalmaz sanırım.
Anne babalara hiç ses etme.
Onlar keyiflerini yaşasınlar.
Mert ve Safinaz bunları konuşurken, Ebru verandaya çıkmış ve uzaklara bakıyordu.
O esnada, uzayda kuyruklu yıldız türünde bir ışık belirdi.
Işık yaklaşarak Bark'a doğru yöneldi ve bir süre sonra Bark ‘ın önündeydi.
Safinaz,
“Ecem telaş etmeyin...
Bark kesme elmastan ve plank’tan yapılmış bir yapı…
Plank dediğim altın ve titanyumun trilyon derece sıcaklıkta karışımı ile oluşan yeni bir element.
Hangi güçlü silahla olursa olsun, aylarca ateş etseler, Bark'a bir çizik bile atamazlar.
Biz bu imparatorluk gemisini sadece gösteriş olsun diye elmastan yapmadık.
Bu nedenle, telaşa gerek yok fakat izin vermediğimiz sürece bu gelen her neyse, içeriye giremez.
O nedenle siz nasıl uygun görüyorsanız buyurun ben onu yapayım” dedi.
Mert de balkona gelmiş ve kendilerine yaklaşmakta olan, kuyruklu yıldız misali ışığa bakıyordu.
“Safinaz bu görüntüyü yaklaştırıp, görebileceğimiz bir ekran mevcut mu?” diye sordu.
Safinaz,
“Efendim burada olmayan bir şey yok.
Tamamı sizin arzularınıza bağlı.
Neyi nerede arzu ediyorsanız, derhal ortaya çıkacaktır.
Mert, karşı taraftaki tepeye doğru baktı ve ekranın orada olmasını, gelen ışık kümesinin büyütülerek, anlaşılır bir görüntü ile ekrana verilmesini arzuladı.
Ekranda gördükleri bir kişiydi fakat o kadar süratli hareket ediyordu ki, hareketi bir kuyruklu yıldızı andırıyordu.
Yakına geldiğinde, boyu boy, endamı endam, güzelliği dillere destan bir hatun kişi gördüler.
Biraz daha yaklaştıktan sonra seslendiğini duydular.
“Ben, Quilla galaksisinden Beriana.
Sizlere, yaklaşmakta olan tehlike ile ilgili, bilgi vermek için gelen bir dostum.
Lütfen beni kabul edip dinler misiniz?” dedi.
Mert Ebru'ya baktı...
Ebru, dişlerini sıkmış ve “Bulduk kaybetmezsek, hayır bir de kuyruklu yıldız gibi uçuyor.” diye söyleniyordu.
sözün sonu... 2.kitap bitti...
Bitti miiiiiiiiiiiiiiii?
Daha başlamadık bile ısınıyoruz sadece
Sadece 2. Kitaptaki konular çok ağırdı ve yorulduk
Bu nedenle de bu kitap diğerlerine nispeten biraz daha kısa olmalı... Devamı toplamda 7 cilt kitap olarak mevcut
olup yayınlanacaktır.