ELA 1.Kitap 25.Kısım
ELA 1.Kitap 25.Kısım
Asuman peri tebessüm ederek,
"Efendim böyle olduğunu tahmin ederek ben yataklarınızın üzerine pijama takımları ve havlu takımları bıraktım.
Hatta makyaj masanızın üzerindeki her şeyi de kullanabilirsiniz.
Rahat olun, kendi evinizmiş gibi hareket edin.
Odanın içerisinde göreceğiniz her şey sizin için oraya koyuldu, kullanmanız için koyuldu, lütfen kullanın" dedi.
Burcu Ela'ya dönerek,
“Ela internet şifreni kullanabilir miyim?” diye sordu.
Ela tebessüm ederek,
“Elbette ki kullanabilirsin.
Şifre olayı yok bizim evde...
Sistem var.
Asuman Hanım sisteme sizi zaten tanımlamıştır.
Rahatlıkla kullanabilirsiniz, şifre falan istemez.
Hatta yarın dene sizin evde de çeker bu internet.
Zaten başkasına veremezsiniz ve bence internet de almayın evinize.
Ha diyeceksiniz ki dışarıdaki birisi de bunu kullanabilir mi?
Hayır tabii ki...
Sistemde siz tanımlandığınız için kullanabileceksiniz.
Başka birisi kullanamaz.
Yani hat son derece güvenli, hatta güvenliden de güvenlidir.
Rahat bir şekilde kullanabilirsiniz.
Ayrıca öyle zannediyorum ki Asuman Hanım, başucunuza belki bir haber okursunuz diye ya da bir film izlersiniz diye sizler için tablet de bırakmıştır.
Tabletin dışında daha ağır bir makine, notebook gibi bir makine ihtiyacınız varsa onu da benden isteyin.
Bende fazladan mevcut, verebilirim” dedi.
Sonrada hafifçe bir tebessüm ederek, zaman geçtikçe alışacaksınız...
Nasıl söyleyeyim burası son derece teknolojik bir ev.
Eskiler buna nasıl diyorlar?
Perili ev diyorlar ya hani...
Olağanüstü, doğaüstü her ne ararsan var...
Yeni nesil jargonunda akıllı ev dediklerinden burası.
Hiçbir sıkıntıya sebep olacak durum yok.
Her şey yolunda.
Öyle bir ev burası.
Onun için rahat edebilirsiniz, istediğiniz her şey var ve bize hiçbir şekilde yük olamazsınız.
İsterseniz yük olmaya çalışın gene olamazsınız.
Yani sözün kısası rahat rahat kalabilirsiniz.
Ayrıca evin bir de arşivi var ve bu arşivde üniversiteye hazırlık dokümanları ile test soruları ile çözümleri,
ayrıca videolu konu anlatımları mevcut.
Sistem yanlış cevap verdiğin soru için sana neresinde yanlış yaptığını da anlatır.
Bir tür yapay zekâ gibi düşünebilirsin.
İstediğin gibi kullanabilirsin.
Sana ayrı bir kullanıcı açacağından benimki ile karışmaz.” dedi
Sonra muzip bir bakışla,
“Burcu Hanım başka sorunuz varsa lütfen alalım.
Eğer başka sorunuz yoksa olay tamamlanmıştır” dedi.
Burcu muzip bir şekilde cevap verme ihtiyacını hissederek,
“Ya evet ya...
Bir isteğim daha var ama çok utanıyorum istemeye...
Acep istesem mi ki” dedi ve kıkırdadı.
Ela,
“Dedim ya deneyin bizi zorlayabilecek misiniz?
Hadi bakalım sen 1-0 Galip geleceğim derken 0-1 mağlup olma da.
İste bakalım ne isteyebiliyorsun merak ettim.” dedi
Burcu,
“Ya ben ayva suyu içmeden yatamıyorum.
Acaba ayva suyu bulunur mu sizde diye cümlesini tamamlayıp noktayı soru işaretini koymadan, Bade peri elinde bir
bardak ayva suyuyla geldi.
Buyurun efendim ayva suyunuz.” dedi.
Burcu afallamıştı...
Yarı şok vaziyetinde,
“Bu bu gerçekten bunu bunu” dedi ama cümlesinin devamını getiremedi.
Pes ediyorum Ela...
1-0 değil 11-0 galipsiniz ve böyle bir duruma sebep olduğum içinde Bade Hanım kusura bakmayın.
Ben Ela'ya şaka yapacağım derken size zahmet verdim sanırım.” dedi
Bade Peri,
“Efendim zahmet olur mu hiç?
Dedik ya bizde her şey mevcut, zamandan alışacaksınız.
Burası son derece hoş bir evdir ve her istediğiniz hakikaten mevcut rahat olun” diyerek gitti.
Burcu ayva suyunu utanarak içiyordu.
Anne babasının yaramazlık yapmış yavru Kartal’a bakan anne ve baba Kartal edasıyla bakışları altında ezeli ezile
ayva suyunu içti.
”Ya şimdi Buzlu badem isteyerek durumu eşitleyebilirim fakat zorla puan almış gibi olacağım için bunu
istemiyorum.
Bu da benim sana bir güzelliğim olsun derken...
Bade peri elinde bir tabak buzlu bademle geldi ve
“Burcu Hanım afiyet olsun” diyerek buzlu bademi bıraktı ve mutfağa geçti…
Burcu,
Tövbeler olsun bir daha hiçbir şekilde size meydan okumayacağım.
Biraz önce yenilmiştik, şimdi yerin dibine geçtik...
Devam edersek dünyanın çekirdeğinde eriyip buhar olacağız korkarım.” dedi ve olayı tatlıya bağlamak istercesine
tatlı bir gülümseme ile olaya noktayı koydu.
E tabii anne kartalla Baba kartalın bakışları daha da sertleşmişti.
Burcu onlara,
“Bademimi size vereyim de o sert bakışlarınız biraz yumuşasın...
Yoksa korkarım biraz sonra beni paralayacaksınız.” diyerek Buzlu badem tabağını babasına uzattı.
Kenan Bey 2-3 tane Buzlu badem yedikten sonra gerçekten de yumuşamıştı.
Dilek Hanım da onun yumuşamasına uydu ve olaylar tatlıya bağlandı.
Sonrasında yarım saat kadar oradan buradan konuşulduktan sonra herkes istirahat etmek üzere odalarına çekildi.
Burcu gerçekten yatağının üzerinde pijamasından terliğine, tabletinden notebook bilgisayarına, mini buzdolabındaki içeceklerinden atıştırmalıklarına kadar her şeyin olduğunu görerek, farklı bir tebessümde bulundu.
Sabah olduğunda Kenan Bey işe gitmek üzere oldukça erken bir saatte uyanmış ve kimseyi rahatsız etmek istemeyerek sessiz sessiz aşağıya iniyordu ki ayakkabılarını giyip kaçacaktı.
Fakat en son kalkanın kendisi olduğunu fark ederek bir garip oldu.
Herkes masada kahvaltı ediyor ve tatlı bir sohbet akışına kapılmış vaziyette gülüşüyordu.
”Pes yani ben ayakkabılarımı giyip kimseye rahatsız etmeden kaçayım derken herkes zaten burada olayın sonuna bile
gelmiş.
Biz göya erken kalktık.
Demek ki erken kalkandan da erken kalkanlar varmış.
Dilek Hanım,
“Kenan’cığım o kadar güzel uyudum ki...
Yani nasıl söyleyeyim son bir ayın yorgunluğu çıktı gitti bir gecede…”
Burcu,
“Evet babacığım ben de üzerimdeki yorgunluğu attım.
Güzel bir banyo ile de kendimi tazeledim.
Silah ve cephane işlemleri tamam olduğuna göre artık oyalanmadan savaş meydanına gitmek lazım.
Babacığım sen lütfen iki lokma bir şey ye ve daha sonrasında işine öyle git.
Biz annemle şimdi eve geçelim.
Ustalar gelmek üzeredir hazırlık yapalım.” dedi.
Ela,
“Sizi meşgul etmeyeceksem yaptığınız tadilatlara, düzenlemelere, dekorasyonlara gelip bir bakmak isterim.” dedi
Burcu,
“E tabi sorumluluk sahibi bir arkadaş olarak zaten gelmen gerekiyor.
Gelmeseydin bu sorumluluk sözcüğünün lafın gelişi ciddiyetsizce söylenmiş bir sözcük olduğunu düşünürdüm.” dedi ve
küçük bir kıkırdama ile konuşmasını tamamladı.
Ela onlarla birlikte yan tarafa geçerek yapılan işlere şöyle bir göz attı.
Maalesef durum anlatılan kadar iyi değildi.
Ustalar pek çok işi baştan savma yapmışlar, hatta önemli sayılabilecek bazı noktaları da belki kurtarmadığından,
belki zor olduğundan atlamışlardı.
Yani verilen sözleri tutan ve aldığının karşılığını veren insanlar değildirler.
Ela, Kraliçe Eli tarafından kendisine asistan olarak verilen Sude periye iç sesinden seslenerek,
“Sude’cim bu aylak insanların ayaklarını buradan kes.
Burada yapılan ve yapılması gereken işleri görüyorsun.
Ona göre bizimkilerden ustalar rolünde birilerini ayarla.
Ben haber verdiğimde organize ederek onlara bu işi devredelim ve hem güzel hem de hızlı bir şekilde bitirelim.”
dedi.
Sude peri,
“Anladım Efendim, ben ilgileniyorum siz misafirlerle ilgilenin.” dedi
Ve Ela öylesine oraya buraya bakıyormuşçasına biraz dolandıktan sonra Burcunun telefonu çaldı.
Burcu biraz dinliyor, sonra sinirli sinirli bir takım sözler söylüyor ve en sonunda da
“Sizin bu işi yapacağınız yok.
Lütfen yapılanları hesapladıktan sonra sizi ödediğimiz paranın geri kalan kısmını gün içerisinde bize geri
gönderin ve daha bir daha buraya da ayak basmayın” dedi ve kapattı telefonunu.
Sude peri Ela'ya,
“Merak etmeyin Efendim.
Farklı durumlar ortaya çıkartarak bu insanların buraya gelmesini imkânsız hale getirdik.
Büyük bir iş için bizim çocuklar onlara, elinizdeki işin parasını iade edip bırakın ve sabah burada başlayın
dediler.
Onlara fazla zarar vermedik.
Tek zarar görecekleri konu işlerini eksik ya da baştan savma yaparlarsa iş sahibi mafya evi ki onları meletir.
Sonunda hayatlarında ilk defa tam bir iş yapmış olurlar.
şimdi siz olayın akışına göre bize vereceğiniz talimat çerçevesinde yeni durumu oluşturabiliriz” dedi.
Burcu burnundan soluyan kızgın bir boğa gibi annesi Dilek Hanım'ın ve Ela'nın olduğu tarafa geldi.
Bir yandan da söyleniyordu.
”Anne bunlar insan değil.
Onca söz verdiler, pazarlık bile etmedik.
Fakat yine de işe yarım bıraktılar.
Bilmiyorum ne olacak bu işler?
Nasıl bitecek aklım almıyor.” dedi.
Annesi,
“Üzme kızım canını bir çaresi bulunur.
Hiç kimseyi aldatmadık, kimsenin de hakkını yemedik.
Allah yardım eder...
Hele bir dur bakalım.” derken Ela söze girdi…
“Efendim haddim olmayarak, biz size göre bu mahallede epeyce bir eskiyiz.
Kaldı ki benim bebekliğim de burada geçti.
Yani bir çevremiz var.
Çevremizin de çevresi var...
İzin verirseniz yeni usta bulma ve iş yaptırma olayını ben devralayım.
Elbette ki sizin istediğiniz şeyler, istediğiniz şekilde olması çizgisinde talimatları yine siz verirsiniz ama ben
konsepti bir oluşturayım, sonra size bırakayım izniniz var mı?” dedi.
Burcu,
“Ela sen suda boğulmak üzeri olan birisine sana can simidi atayım mı diyorsun.
Elbette ki bunu hiç kimse reddedemez ve ben de diyorum ki madem böyle bir imkânın var ne duruyorsun, hadisene...”
dedi ve yine muzipçe bir küçük kıkırdamayla bitirdi konuşmasını.
Ela köşeye çekildi ve birkaç yere telefon ediyormuşçasına Sude periye,
“Yapılanlar ve yapılması gerekenler belli.
Elbette ki belli olanın ötesinde mükemmel bir çalışma istiyorum.
Hatta onların zevk ve isteklerini bozmayacak şekilde daha detaylı ve güzel bir çalışma bekliyorum.
Bizim ustaları, takımları ve malzemeleri ile birlikte gönderebilirsin Sude’cim.” dedi.
Sude peri,
“Anlaşıldı Efendim, bundan sonrası bende.” diyerek konuşmayı sonlandırdı.
15-20 dakika kadar geçmiştik ki kapının önüne gayet modern araçlar ve cihazlar gelmeye başladı.
Ustalar, çalışan elemanlar ve hatta bir bayan mimar ile bir de onunla birlikte inşaat mühendisi de gelmişti.
Burcu şaşkın bir vaziyette,
“Biz ufacık bir tadilat yaptıracağız.
Öyle mimarların, mühendislerin, bu kadar alet ve edevat, personel ekipmanının ücretini biz karşılayamayız.
Ne yaptınız siz” dedi.
Mimar olan bayan bu tarafa döndü ve
“Efendim ne parası...
Biz Ela Bey’in hatırı için buradayız.
Herhangi bir para konuşmadık, konuşmayacağız da.
Uygun gördüğünüz rakam bizim için uygundur.
Hatta hiçbir rakam önermeyip para vermeyeceğiz deseniz dahi, bu da bizim için uygundur.
Çünkü Ela Bey’in hatırı var.
Onun bize yaptığı iyilikleri zaten biz ödeyemiyoruz.
Öyle bir fırsat çıktığı için davullarla zurnalarla sevine sevine geldik.
O nedenle lütfen bize engel olmayın.
Lütfen kenara çekilin biz işimizi yapalım.
Bir an önce bitirelim” dedi.
Burcu Ela'ya dönerek,
“Atı alan Üsküdar’ı geçmiş.
Her ne kadar Üsküdar'da bulunsak da Üsküdar’ı geçmiş durumda Üsküdar'da bulunmaktayız.
Bu ne iş Ela Bey”…
Ela,
“Yok be Burcu abartıyorlar.
Vakti zamanında birkaç sorun yaşamışlardı.
Ben de onlara destek vermiştim.
Hepsi bu.
Onlar olayı minnettarlık boyutuna taşımışlar, o da onların güzelliği.
Burcu,
“Güzelliği derken...” dedi.
Ela Burcu'ya,
“Lütfen Savaş baltasını gömer misin?
Ne demek istediğimi gayet iyi anladın.
Ard niyetlerde dolaşmayalım.” dedi.
Burcu,
“Tamam tamam Savaş baltasını gömdüm.
Hadi bakalım ustalara refakat edelim.
Ne yapılıyor ne yapılacak biz de olayın içinde olalım.
Bir an önce tamamlansın bu iş.” dedi.