ELA 1.Kitap 17.Kısım
ELA 1.Kitap 17.Kısım
Sihir, büyü, cadılık, sihirbazlık o zamanın işleri…
Tabii daha sonra bunu bir miktar devam ettiren bir noktaya kadar yapanlar da mevcuttu.
Musa peygamber zamanında Tevrat indiğinde Âdem peygamberden beri var olan Esma’nın nuru ilk defa Tevrat’la birlikte yeryüzüne indi.
Bu andan itibaren olaylar farklı bir boyuta ulaştı.
O Esma’nın İlkel haliyle yapılan Xiulian uygulamaları Esma’nın nuru indikten sonra frene bastı.
Yani o Nur’un engeli ile karşılaştıkları için başıboş bir şekilde at koşturamaz hale geldiler ve yavaş yavaş
tükendi.
Daha sonra İsa peygamberle birlikte İncil indi.
İncil ile birlikte Esma’nın nurunun üstüne sıfat nuru yeryüzüne indi.
Bu noktadan itibaren Xiulian uygulamaları iyice kabına çekildi.
Sıfat nurunun karşısında fizik kuralları oturmaya başladığı için fizik dışı dersek yanlış olur ama fizik üstü bir
uygulama olan Xiulian uygulamaları…
Ya da şöyle söyleyeyim, yani bizim şu an yaşadığımız fizik dışı görünür bir olay yok gibi…
Xiulian uygulaması yapanların yaptıkları da yine fizik dahilinde gibi görünse de bizim fizik kurallarımızın
üstünde, şu an için bilmediğimiz birtakım fizik kurallarını da içeren üst bir faaliyet.
Neyse sonuçta Peygamber Efendimiz dönemine gelindiğinde Kur'an ve Kur'an nuru olan Allah'ın Zat nuru yeryüzüne teşrif etti.
Kur'an'da yazılan ayetler her ne kadar bir kâğıt ve bir yazı gibi görünse de aslında bir ruha sahiptiler, hem de zat nuruna sahiptiler ve her bir ayet, her bir kelam canlıydı ve emredildikleri şekilde davranış gösteriyorlardı.
Bu devirde de birtakım cadılar, sihirbazlar, büyücüler Kur'an'a ait olan bu ayetleri kullanarak bir takım Xiulian
uygulamaları yapmak ve büyülerini sihirlerini bunun üzerine kurmak istediler.
Başarılı da oldular.
Neticede bazı ayetleri bazı ayetlerle yer değiştirip, bazı ayetleri tersten okuyup, oradaki ses ve tınlamaları farklı şekillerde bir araya getirerek bu kara büyü dediğimiz yasaklanmış işi yaptılar.
Peygamber Efendimizin emri ile Hz. Ebubekir Efendimiz Kur'an ayetlerini iniş sırasına göre değil, farklı bir sıralamayla yeniden düzenledi ve zincir bir yapı içeren bir formasyon çerçevesine oturturdu.
Bugün elimizde olan Kur'an, sure sıralamaları veya sure içindeki ayet sıralamaları olsun, Peygamber Efendimizin emriyle Ebubekir Efendimizin düzenlemesi sonucu ortaya çıkan Kur'andır.
Ve iş böyle olunca da bu zincirleme düzenlemeleri ve formasyon etkisi yani buradaki formasyon doğa üstü bir savunma kalkanı ki bunun çerçevesinde Kur'an ayetlerini kullanarak sihir ve büyü yapılmasının büyük miktarda önüne geçilmiş oldu.
Tamamen ortadan kalktı mı?
Tamamen ortadan kalktı diyemesek bile var olanlar bile bir zincir altında olduklarından, eski Kara büyü etkisine
sahip olmadıklarından, doğa kanunlarını, fizik kurallarını ya da tabiatı değiştirecek türden değildiler.
Bunlarla ancak birtakım hissiyat değişiklikleri, halüsinasyonlar ya da nasıl söylenir kişinin bilinçaltını etkileyen etkiler ortaya çıkartacak kadarı faaliyet gösterebildi.
Aslında o formasyonun içerisinde bu faaliyetleri engelleyici parçacıklar mevcuttu ve insanlar işte ne bileyim nazara karşı, şuna karşı, buna karşı Felak ve Nas surelerini okuyun dedikleri gibi birtakım şeyler okunarak bu etkilerin ortadan kaldırılması gibi durumlar var oldu ve varlığını sürdürmeye devam etti.
Buralar çok önemli değil çünkü hadis-i Şerif’te gece yatarken bir tane Ayet-el Kürsi okuyup Yaradana sığınarak uyursanız melekler sizi gece boyunca korur diyor.
Yani herhangi bir sihrin büyünün etkisi altına melekler sizi koruduğu müddetçe girmiyor, emin olarak korunuyorsanız, bunu gün içerisinde de güzel ahlakınız ve insanlığınızı sürdürdüğünüz müddetçe, yani şunu söylemeye çalışıyorum melekleri sizden uzaklaştıracak hareketlerde bulunmadığınız sürece o melekler sizinle birlikte olduğu müddetçe, koruma altına girmiş olarak hayatınıza devam edeceğinizin bir işareti.
Konumuza dönecek olursak işte bahsettiğimiz Xiulian uygulamaları öncelikle bir psişik enerji veren maddenin elde edilmesi, daha sonra bu enerji veren maddenin vücuda yedirilerek meridyenlerin açılması ve şekillenmesine yardım ederek ve de sonrasında da bu meridyenler açıldığında, onlara birtakım egzersizler yaptırarak kalıcı olmalarını sağlama noktasına ulaştırıp olay bitiyor.
Şimdi bunu bir detaylandıralım…
Demek ki bir psişik enerji veren madde elde edilmesi gerekiyor.
Psişik enerji Ruh gücünü artıran bir madde.
İşte geçmiş zamanda bunu simya dediğimiz Xiulian uygulamalarını kullanarak, bir fırın vasıtasıyla, doğada bulunan birtakım maddeleri birbiriyle karıştırıp, bugünkü bildiğimiz hapların benzerlerini oluşturmak suretiyle elde ediliyor.
Daha sonra bu yutuluyor ya da onunla aynı ortamda meditasyon yapılarak vücudunuza giriş yapması sağlanıyor.
Bu kullandığımız enerji veren hapın meridyenlerimize ulaşması için uzun bir meditasyon dönemine giriliyor ki bu dönem üç ayla 10 yıl arası değişebiliyor.
Yapılıyor, ediliyor dedik ama yani o konuşma öyle gittiği için söylenmiş bir söz…
Yoksa günümüzde böyle bir uygulama söz konusu değil.
Farklı bir şekli mevcut.
Sonrasında da dediğimiz gibi bu meridyenler uzun bir meditasyon sonunda açılıp şekillendikten sonra onun kalıcı olması için bir takım egzersiz vücut hareketleri yapmamız gerekiyor ki bu da nedir işte o zamanlar kılıçla birtakım hareketler yapıyorlar gibi.
Bizim çin harflerini benzeterek dilimizi hat yazısı olarak uygulamamız sadece estetikten ibaret.
Oysa çin harflerinin bazıları kılıç hareketlerinin bir kum havuzu üxerinde sopalarla çalışırken oluşturulması
sonucu çıkmıştır.
Diğer harflerindeki her bir çizgi de bir anlam ifade etmektedir...
Evet şimdi günümüze gelelim.
Bu olağanüstülük günümüzde de yapılıyor ama nasıl oluyor?
Şimdi bu iki türlü gerçekleşiyor.
Birisi Allah'ın izin verdiği bir yol.
İkincisi de yasakladığı ve ısrar edildiğinde lanet ile verildiği bir yol.
Yasakladığı yola İstidraç adı veriliyor.
Aralarındaki Temel fark, Allah'ın izin verdiğinin Allah'ın Cemal sıfatından gelen nur ile şekillendirilmesi ki bu Nur Esma Nur’u sıfat Nuru ve yerine göre Zat Nuru olarak değişkenlik göstererek o anki ihtiyaca göre şekilleniyor.
İkincisi ise Allah'ın lanetlediği bir yol.
Diyeceksiniz ki nereden geliyor bu enerji yani şunu bir kere kabul etmek lazım.
La ilahe illallah.
Yani Allah'tan başka ilah yoktur.
Her ne geliyorsa gelsin Allah'tan gelir.
Şeytan-ı lâin kötülük yapıyor.
Bu kötülüğü yapması için gücü nereden alıyor diye çok kafa yormuşlar.
Fakat kafayı yoracak bir şey yok.
O da Allah'tan alıyor.
Çünkü o gücü, kudreti verebilen tek ilah Allah.
Şöyle örnek vereyim,
Hani birisi sizi bunaltır…
Sizden bir şeyi hak etmediği halde vermeniz için o kadar çok ister ki…
Hiçbir sebep olmadığı halde vermeniz için o kadar çok ister ki yapışır kalır size…
Rahatsız eder, sürekli rahatsız eder, artık öyle bir hale gelirsiniz ki…
O istediği şeyin sizin için zaten bir önemi yoktur ama onunla muhatap olmak da istemiyorsunuzdur.
Çünkü sizin ona karşı bir sevginiz yok.
O da zaten size karşı bir sevgi ya da saygı duymuyordur.
Fakat arzu ve istekleri, çıkarları doğrultusunda onu bana ver diye sizi zorluyordur.
Artık öyle bir an gelir ki illallah edersiniz ve al al dersiniz lanet olsun al.
Alır gider siz de kafanızı dinlersiniz.
İşte istidraç’ta Celal sıfatından gelen de böyle bir şey.
Allah o karanlık enerjiyi çok zorladığınız ve istediğiniz için size veriyor fakat “al lanet olsun al git” diyor.